10.BÖLÜM " KAHVE "

49 10 2
                                    

Midemin dinmek bilmeyen bulantılarıyla beraber, Elif ile bilgisayarın karşısındaydık. Elif'e yardım etme kararımın ardından hemen araştırmaya başladık. İlk önce ona bu iğrenç şeyi yapanı bulmalıydık. Elif işine tam odaklı bir şekilde hiç konuşmuyordu. Bazı sitelere giriyor, bir takım notlar alıyordu. Açılan yeni ekrana isim ve soyismi yazarken bu adı nereden anımsadığımı hatırlamaya çalışıyordum. Kemal Kara. Çok iyi bildiğim bir isim diye düşündüm. Ama nereden?
" Bu isim... "
Dedim ve konuştuğum anda ekranda Kemal Kara'nın resmi belirdi.
" Özel ilgi kolejinin sahibi. Aynı zamanda müdürlüğünü de yapıyor. Ah birde fizik öğretmenimdi "
Elif ruhsuz bir şekilde zaten bildiğim tüm o bilgileri sıraladı.
" Neden onu arıyoruz? " dedim.
" Çünkü..."
Konuşmakta zorlandı. Boğazının kuruduğunu hissettim. Yutkunma ihtiyacı duydu. Bende o an zihnimde ki korkunç düşünceyi dile getirdim.
" O mu? "
Başını aşağı yukarı salladı. Yutkunma ihtiyacı artık benim boğazımdaydı.
" Nasıl? " diye sordum bu sefer.
Elif uzanıp elimi tuttu.
" Dinlemek istediğine emin misin? " dedi.
Emin miydim? Bilmiyorum. Duyduklarımı nasıl sindirebileceğim hakkında hiç bir fikrim yoktu. Tek istediğim aramızda artık bir şeylerin gizli saklı kalmamasıydı. Beraber savaşacaksak eğer sırlar olmamalıydı. Bütün gücümü toplayıp
" Eminim " dedim.
Elif acı bir tebessüm ile konuşmaya başladı.
" Lisenin ilk yılındaydık. Annem ve babam bizi daha iyi bir eğitim alabilmemiz için koleje yazdırmıştı. Aslında hayatımı kararttıklarını bilmeden "
Duraksadı Elif. Dalgın bakan gözlerini bana çevirdi.
" Buraya kadarını zaten biliyorsun. Ön hazırlık yaparak kendimi rahatlatmaya çalışıyorum " dedi.
Derin bir nefes olarak devam etti.
" İlk gün sen gelmemiştin okula. Ben çok heyecanlıydım. Liseye geçmiştim. Artık genç kızdım sayılırdım. Babam ile beraber müdürün odasına geçtik. Kemal Bey bizi ayakta karşıladı. Babam ile el sıkışıp bana döndü. İğrenç bir şekilde süzdü önce beni. Sonra ne kadar da güzel bir kız dedi. Babam tabii ki rahatsız olmadı. Ona göre bu yetişkin bir adamın bir çocuğu sevimli bulma şekliydi. Ama ben o bakışları yakaladığım için korktum ve babamın arkasına sığındım. Sonraki günlerde ne zaman karşılaşacak olsak beni durdurup, nasıl olduğumu soruyordu. Kısa cevaplar vererek yanından uzaklaştım her seferinde. Bir iki ay sonra fizik dersimize girmeye başladı. Bazen sıramın yanına gelip, cevap gösterme bahanesiyle iyice eğiliyor ve kokumu içine çekiyordu. Bana bakarken gözleri koyulaşıyordu adeta. Ayrı sınıflarda olduğumuz için sana hiçbir şey söyleyemedim. Ben yanlış anlıyorum diye kendimi ikna etmeye çalıştım. Sonra o lanet gün nöbetçi öğrenci tarafından bodrum katta ki ardiye odasını temizlemem gerektiğini öğrendim. Hiç bir şeyden haberim yoktu. Tek başıma indim bodrum kata. Sonra... "
Artık mide bulantım son aşamasındaydı. Ellerim karıncalanıyor, görüşüm bulanıklaşıyordu. Elif doğru söylemişti. Onun yaşadığı tüm o şeyleri ben dinlemeye bile dayanamıyordum.
" Sonrası önemli değil " dedim.
" Beni suçlamanı istemiyorum Ela. Sonuna kadar dinlemeni istiyorum bu yüzden. O adam bana kafayı takmıştı. Eğer gitmeseydim peşimi bırakmazdı " dedi.
Ve ağlamaya başladı. Sıkıca sardım kollarımı Elif'in boynuna. O güzel kokusunu içime çektim.
" Saçmalama " dedim.
Kendisine yapılan o korkunç şeylerden dolayı asla suçlamazdım onu. Kimse yapmazdı böyle bir şeyi. Öyle yapmayacağımı bildiği halde masum olduğunu başkasından duymak istiyordu. Kendide inanmak istiyordu. İkna edilmeye ihtiyacı vardı. Ve ben bu görevi seve seve üstlenirdim.
" Bana ne dedi Ela biliyor musun? Seni seviyorum dedi. Çığlık atmamı eliyle engellemeden hemen önce. Beni seviyormuş. İnanabiliyor musun? Bembeyaz tenimi tüm günahları ile siyaha boyayan adamdı bunu söyleyen "
Gözlerimin kararmaya başlaması ile ağzımdan birkaç kelime ancak dökülebilmişti.
" Yalvarırım sus Elif. Dayanamıyorum "
Hatırladım son görüntü ise Elif'in gözyaşı ile yıkanan bedenimdi.
              ~~~~~~~~~~~~~~~~~
Gecenin karanlığına alışmış gözler ile odamın penceresinden koca çınar ağacını izliyordum. Bir anlık sinir boşalması ile bayılmış ve ardından bir saat sonra uyanmıştım. Uyandığımda Elif odada değildi. Bunu fırsat bilerek biraz yaşadıklarımızı, ya da yaşayacaklarımızı düşünmeye başladım. Elif henüz kafasındaki planlan bahsetmemişti. Planı ne olursa olsun ona yardım edecektim. O pislik cezası bulacak, gereken neyse o olacaktı.
Odamdan içeri dolan hafif ışık ile Elif'in geldiğini anladım.
Arkamda durup elleriyle boynumu sardı. Çenesini omzuma dayadı.
" Nasılsın? " dedi.
Acı bir şekilde tebessüm ettim. Elif bir dağ misaliydi. Darbelere aldırmayan, daima dimdik ayakta duran. Ben ise cılız bir ağaçtım. Her rüzgarda yıkılıp, dalları kırılan.
" Yanımda olduğun müddetçe iyiyim " dedim.
Kollarını çekti ve gelip yanıma oturdu. Yüzümü dikkatli bir şekilde inceleyip
" Devam edebilecek misin? " dedi.
Anlayamayarak sordum
" Neye devam edeceğim? "
Elif aniden ayağa kalktı. Elleriyle saçlarını çekiştiriyordu. Sinirle bağırıp odada dolanmaya başladı.
" Oyun mu oynuyoruz? Bir saat uyuduğunda unutabileceğin bir şey mi bu? Ne kadar acı çektiğimi görmüyor musun? "
Deli gibi davranıyordu. Onun en hassas olduğu nokta buydu. Yalnız geçirdiği beş yıldan sonra her şeyine ortak istiyordu. Bilmiyordu ki ben onun yükünün yarısını o daha istemeden çoktan üstlenmiştim.
" Özür dilerim. Yemin ediyorum sen hayatıma tekrar girdiğin günden beri ben yokum biz varız. Gel yanıma lütfen "
Ellerini saçlarından çekerek yanıma geldi.
" Lütfen daha düşünceli ol. Biliyorsun yaşadıklarımı " dedi.
" Biliyorum gel hadi "
Yanıma geldi ama oturmak yerine beni bilgisayarımın yanına götürdü. Oturup pc'yi açtık. İşte yeniden başlıyorduk.
" Şimdi Kemal Kara'dan  intikam almak istiyorsam bunu fiziki acılar ile yapamam. Adam zaten psikopat. Karısı evliliklerinin ikinci yılında ölmüş. Medya o zaman Kemal Kara'nın üzerine çok gitmiş ama parası ile herkesi susturmuş "
Merakla Elif'i dinliyordum. Aklıma takılan şey ile
" Neden karısını onun öldürebileceğini düşünmüşler? "
" Karısı zengin bir ailenin tek çocuğu. Kemal ile üniversitede tanışıyorlar. Sonra Kemal onu bir tarikat ile tanıştırıyor. 1980 lerin sonunda kurulan bir tarikat. Tarikat Avusturalya'da kuruluyor ama hızla bütün dünyaya yayılıyor. Türkiye'de bu tarikat ile üyelerinden birinin ziyarete gelmesi sebebiyle tanıştı. Sayıları çağlamadan da gizli kişiler tarafından engellenip yok edildi. Kemal Kara karısı Sema'yı bu tarikata soktu. Zavallı Sema Kemal'i sevdiği için ses çıkaramadı. Kemal'in o tarikata girmesi için para lazımdı ve Sema bunun için gerekliydi. Tarikatının amacı şu. Başkalarına acı çektirerek onları Tanrı'ya kurban etmek ve kendilerine acı çektirerek günahlarından arınmak. Küçücük çocuklara tecavüz ederek masumluklarını Tanrı'ya hediye ediyorlardı. Hamile kadınlara kürtaj yaptırıp, doğacak olan canları Tanrı'nın gücünü arttırması için yok ediyorlardı "
Duyduklarım ile dehşete düştüm
" Ama bu korkunç "
" Evet öyle. İsmi bir zamanlar sıkça duyuluyordu bu tarikatın. Scientology tarikatı. Şimdilerde yine gündemde.
" Peki sonra ne oldu? Hala anlamadım neden karısını öldürebileceğini "
" Tarikatı girdikten bir müddet sonra hamile kalmış. Ama kocasından koktuğu için sesini çıkaramamış, hamile olduğun saklamış. Kemal öğrendiğinde beş ayı geçiyordu. Kürtaj mümkün değildi. Sema dört ay sonra bir erkek çocuk doğuruyor.
Ve gayet sağlıklı bir doğum olmasına rağmen Sema bir hafta sonra kan kaybından ölüyor. Hamileliğini saklayan Sema oğlu için kendi canından oluyor. Kemal böylece karısını günahsız bir şekilde tanrıya gönderiyor "
" Karısını sevmiyormuymuş yoksa? " dedim.
" Hayır Kemal karısına adeta tapıyordu. Sorunda bu zaten. Karısını o kadar çok seviyordu ki günahkar bir şekilde yaşamasındansa, masum bir şekilde Tanrı ile beraber olmasını tercih etti "
" Sonra peki? Oğluna ne oldu? "
" Söylemiştim tarikat çok büyümeden dağıldı diye. Kemal'de karısından sonra sadece oğlu için yaşamaya başladı. Bir daha da evlenmedi. Düzgün bir insan olmaya çalıştı ama içindeki canavar hala yaşıyordu. Sadece sessizce geri döneceği günü bekliyordu. Şimdi sana bir şey göstereceğim "
Dedi ve klavyede bir şeyler yazmaya başladı. Ben ise Elif'in yüzüne yansıyan ekran ışığına takılmıştım. Karanlık bir odada yüzünün sadece bir kısmını aydınlatan, diğer kısımlarını ise daha de fazla gölgeyle kaplayan ışık. Ruhu da yüzü gibiydi şu an. Aydınlık yerlerine inat karanlık alanlar daha çok, daha aşikar. Gözlerimi yavaşça yüzünden alıp ekrana çevirdim. Gördüğüm şey ile vücudum buz kesti.
" Bu..."
" Sema Aslan. Kemal'in karısı "
" Ama..."
" Bana benziyor değil mi? Yani bize "
Elif'e bakıyor ve olanları anlamaya çalışıyordum. Kemal'in karısı Elif'e benziyordu ve Kemal Elif'e bunun için...
" Kemal Kara karısının ölümünün ardından 17 sene normal bir insan gibi yaşadı. Dışarıdan bakılınca örnek bir baba, harika bir iş adamı. Sonra bir okul açtı. Sevgi dolu her insanın yaptığı gibi çocuklar ile ilgilenmek istedi. Ama hesaba katmadığı şey bir gün tekrar takıntılı kişiliğinin geri döneceğiydi. Beni gördükten sonra içinde olan aşkı canlandı. İlk gördüğü andan itibaren saplantı oldum onda. Onun gibi bir hayvan dokunmadan sevemeyeceği için her zaman bana yaklaşmaya çalıştı. Ben kaçtıkça o çıldırdı. Sadece uzaktan bakmak, gelip kokumu içine çekmek yetmedi. O gün bana o iğrenç şeyleri yaparken defalarca kez beni sevdiğini tekrarladı. Beni bir kez bıraktığı için bir daha asla gitmeme izin vermeyeceğini söyledi.
Elif'in ağzından bir hıçkırık çıktığı anda ağlamaya başladığını anladım. Bende kendimi zor tuttuğum için hemen rahat bıraktım gözyaşlarımı.
" Ben iğrenç bir insanım Ela. O günlerde neden bana taktığını sorguladım hep. Neden sen değil de ben? Oysa ki biz aynıydık. Ama o beni yok etmeye seçti. İçten içe o kişinin sen olmasını istedim. Affet beni. Sen asla böyle bir şey yapmazdın. Ama ben yaptım. Nefret etme benden ne olur. Sadece sen kaldın bende. Sende gitme "
Haklıydı, ben asla böyle bir şey yapmazdım. Başka bir konu olsa belki şu anda ona bağırıyor olabilirdim ama o karşımda böylesine pişmanken bunu yapamazdım. Bunun için susmayı tercih ettim.
" Beni suçluyorsun biliyorum. Ama haklısın "
Ben susmaya devam ettikçe o iyice küçüldü karşımda. Elif benim aciz yanımdı. Asla dayanamadığım, asla kıyamadığım.
" Hadi devam edelim " dedim.
Elif elleri ile gözyaşlarını silip
" Teşekkür ederim " dedi.
Sonra boğazını temizleyip devam etti.
" Kemal Kara sadece oğlu için yaşamaya devam etti. Uğruna ölebilecek kadar çok seviyordu onu "
Sözünü kesme ihtiyacı hissettim.
" Her anne baba öyle değil midir zaten? "
Gözlerine düşen hüznü saklamaya çalışarak devam etti.
" Mecazi anlamda ölümden bahsetmiyorum. Küçük Kara bundan üç yıl önce ilik kanseri oldu. Babası hiç düşünmeden ona ilik verdi. Sonrasında Kemal'in vitamin takviyesiyle vücudunu toparlaması gerekiyordu ama o oğluna öylesine odaklandı ki kendi tedavisini ihmal etti. Ve bir müddet sonra böbrek yetmezliği yaşadı. Uygun bir donör bulamadı. Tek böbrek ile yaşamaya başladı "
" Günahlarının bedelini ödedi yani "
Elif başını olumsuz anlamda iki yanına salladı.
" Geçen senede kanser oldu "
Cidden ilahi adalet muazzam ilerliyordu.
" Bütün cezasını dünyadayken çekmiş"
Elif konuşmaya başladığında sesli düşündüğümü anladım.
" Bu kadar basit değil Ela. Yaptıklarına karşılık bunlar çok basit. Daha fazla acı çekecek. Sana söyledim fiziki acılar onu yıkmaz. Onu kalbinden vuracağım "
" Ne yapacağız? "
" En sevdiğini üzeceğiz " dedi.
" Kimi? " diye sordum.
Elif gözlerini devirerek devam etti.
" Bir saattir ne anlatıyorum ben? Bütün hayatını oğluna adadı. Biz de ondan hayatını çalacağız "
Elif'in gözleri anlatırken adeta parlıyordu. Sanırım bu parıltılar beni korkuluyordu.
" Aklında ne var? "
" Şimdi beni iyi dinliyorsun Ela " dedi.
Tekrar klavyede bir şeyler yazmaya başladı. Açılan resme bakmam için gözleri ile ekranı işaret etti. Ekrana baktığımda ilk karşılaştığım; Siyah kapkara gözler, sinirli bir bakış, soğuk bir duruş. Bu çehrenin sahibini tanıyordum. Beni evsiz çocukların elinden kurtaran, defalarca kez önünde küçük duruma düştüğüm çocuktu bu.
" Rüzgar Kara. Kemal Kara'nın oğlu. Ve şansa bak ki şu an sizin kampüste okuyor "
Hâlâ Rüzgar'ın o kara gözlerinin etkisindeydim. İstemsizce mırıldandım.
" Demek adı Rüzgar'mış " dedim. Elif;
" Onu tanıyor musun? " dedi.
Elif'e dönerek
" Hayır, hayır. Sadece okulda bir iki kez karşılaşmıştık "
" Güzel bu işimizi kolaylaştırır. Rüzgar'ı kendine aşık edeceksin "
Söylediği sözler ile gözlerimi yuvalarından çıkacak kadar çok açtım.
" Dalga mı geçiyorsun? Bu çocuk bana bakar mı? Okulda gayet havalı. Etrafında ki kızlar miss turkey sanki. Benim boyum kadar bacakları var kızların "
" Ela'cım tabi ki bu tipinle sana aşık olacak demiyorum. Ama sana yardım edeceğim. Rüzgar annesini henüz bebekken kaybetmiş. Yani anne sevgisi görmemiş. Bu tarz çocuklar dışarıdan ne kadar sert ve soğuk görünsede içlerinde küçük bir çocuk taşırlar. İlgiye açtırlar. Sevilmek ve sahiplenilmek isterler. En kolay erkek tipi budur "
Son cümlesi ile beraber bana ne yaptığını iyi bilen bir kişi edasıyla göz kırptı.
" Tamam. Hadi diyelim Rüzgar bana aşık oldu. Babası buna üzülmez mutlu olur "
Elif umutsuz vakaymışım gibi yüzüme baktı.
" Cidden anne karnında bütün zeka genlerini ben almışım. Sende çıkmadan kalan kırıntıları toplayıp öyle çıkmış gibisin "
Koca bir nefes dışarıya boşalttım.
" Sağol çok moral verdin bana şu an. Zaten öz güvenim tavan durumda "
" Merak etme benim egom ilimize de yeter. Şimdi ikide bir sözümü kesmede dinle "
" Tamam dinliyorum devam et " dedim.
" Rüzgar sana aşık olacak ve seni babası ile tanıştırmak isteyecek. Babası oğlunu ne kadar çok seviyorsa, oğluda babasına o kadar aşık. Kemal Kara seni görünce büyük bir şok yaşayacak ama oğluna bir şey diyemeyecek. Son günlerini, senin oğlu ile intikam için birlikte olduğunu düşünerek kabus gibi geçirecek. Ama o canavara buda yetmez. En sonunda Rüzgar'ı terk edeceksin ve o yıkılacak. Temeli yıkılan Kemal ise acıların en büyüğünü yaşıyarak son nefesini verecek. Mükemmel bir plan değil mi? "
Elif kin doluydu. Bunu biliyordum ama bu anlattıkları sanki çok fazlaydı. Arada masum biri vardı. Evet Rüzgar Kemal Kara'nın oğluydu ama bu onu suçlu yapmazdı.
" Rüzgar'ı neden bu oyuna katıyoruz? Onu üzmeye hakkımız yok. Onun suçu yok Elif "
Elif ayağa kalkıp camın önüne gitti. Arkası bana dönük olduğu halde konuşmaya başladı.
" Oda en az babası kadar kötü. Hakkında pek iyi dedikodular yok. Bir kaç ay üzülür sonra toparlar merak etme "
Ve bana doğru döndü.
" Son kez soruyorum. Var mısın? "
Elif'e katılmıyordum belki ama onu yanlız bırakmayacaktım. Bir daha asla bunu yapmayacaktım.
" Varım " dedim. "Sonucu ne olursa olsun varım "

YANSIMA (İçimde ki ben)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin