'Sonun her şeyi öğrendin' dedi. Başını aşağı doğru eğerken, kendi ses tonundan çok başka bir sos tonunda konuşarak, 'Emrindeyim, lordum' dedi, kafasını kaldırdığında, gözlerinin beyazı dahil bütün gözü, masmaviydi.
Şaşkınlık içinde ona bakarken, Jane gözlerini kapatıp açınca, tekrar kendi yeşil gözleri belirdi. Şaşkınlık içinde bir kez daha ürkerken, sırtımı koltuğa verdim.
'Benden korkma Will. Biz en yakın arkadaşız' dedi yerinde doğrulurken.
'Ne demek oluyor bu? Sen...' dedim şaşkınlık içinde. Beklediğim en son şeydi onun doğaüstü çıkması. Elbette buraya gelişinde bir şeyleri biliyor gibi çıkıp gelmişti bir anda. Bunları bilmesi imkansız gibi gelse de, sadece arkadaş içgüdüsü ve bana olan sevgisinden bunların olduğunu düşünmüştüm. Buraya gelişinde cadı özelliklerinin etkili olduğu bariz belliydi.
'Buraya gelirken, beni izledin değil mi?' dedim.
'Elbette seni izledim. Seni hep izliyordum' dedi.
'Ne demek bu?' dedim.
'Büyükbaba, benim senin yanına gitmemi onaylamıyordu ama ben bana ihtiyacın olduğunu biliyordum. Cadın olarak olmasa bile arkadaşın olarak yanında olmam gerektiğini bilerek geldim buraya' dedi.
'Beni takip edebiliyor muydun?' dedim.
'Evet, ama şu dört aylık süreçte seni bulamadım' dedi.
'Ejderlerin olduğu tarafta olduğu için' dedi büyükbabam.
'Ne demek bu?' dedi Jane büyükbabama dönerken.
'O kısmı göremiyor olman normal' dedi büyükbabam.
'Asla mümkün değil. Biz yarattık onu' dedi Jane.
Ejder lordları, saldırıya uğrayan cadılar tarafından oluşturulmuştu ama Jane'in bu kadar kendinden emin olması beni şaşırtmıştı.
'Ne demek bu?' dedim.
'Ben o ilk cadıların soyundan geliyorum Will' dedi Jane, yanımda ki koltuğa çökerken, bedenimi ona döndürerek konuşmasını bekledim.
'Sizi yaratan o cadılar, benim büyük büyük annelerim' dedi.
'Peki seni hissedemeyeceğim kadar güçlü müsün? Bir an bile kalkanını kaldırmadın mı?' dedi Ariana.
'Asla kontrolü elden bırakamazdım. Will'in üzerine bütün delileri çekecek bir gücü salsaydım, şu an yaşıyor olmazdı' dedi Jane.
'Ne demek bu?' dedim.
'Şu an bile benden gelen cadı gücünü hissedemiyor. Aslında doğaüstü varlıkları sende hissedebilirsin Will' dedi.
'Evet ama nasıl olacağını bilmememden olabilir'
'Bilmek zorunda değilsin. İçgüdülerine biraz olsun kulak versen, gözünü kapatmanla bile bir çok insanı yok edebilirsin' dedi Jane.
'Birilerini yok etmek istemiyorum' dedim.
'Biliyorum. Ama mecbur kaldığında, içgüdülerinin ve tüm güçlerini kullanmak zorunda kalacaksın' dedi Jane.
'Böyle bir durumla mı karşı karşıyayım?' dedim.
'Matthew denen şu çocuğun ülkesi' dedi büyükbabam. Yorgun görünüyor olsa da hala olaylara hakim duruşuyla koltukta yayılmıştı.
'Onlara karşı gelmek zorundasın Will' dedi Jane.
'Evet ama onlara saldırmak filan istemiyorum' dedim. Kimseyi incitmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Lordu
Fantasy19 yaşında ki William, dedesinin apar topar kendisini evden uzaklaştırması, yeni bir okula ve insanlara adapte olmaya çalışırken, vücudunda ve beyninde gerçekleşen değişikliklere, kendi kendine çıkan dövmelere anlam vermeye çalışırken aynı zamanda g...