Ejderhanın görüntüsünden sonra sanki tekrar şimdiki zamana gelmişim gibi, Ariana'nın yatak odasındaydım. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Önce Ariana'ya baktım. O da benim gibi şaşkın duruyordu. Sanki o da bu olaylardan haberdar değil gibiydi. Ki büyük ihtimalle değildi de. Ama babası, her şeyin farkında duruyordu. Sanki bana her an açıklama yapmaya hazırdı, ama büyük ihtimalle benim gördüğüm saçma halüsinasyonlardan haberi yoktu. Beni deli ya da aklını kaçırmak üzere olan biri olarak görüyordu, sakin olmak için kendini zorluyor olmalıydı. Zaten uyandığımdan beri, otoriter duruşundan ödün vermemişti. Yani adam ne olduğunu biliyor olsaydı bana söylerdi. Neden onun bunu biliyor olma ihtimalini düşünüyordum ki.
Kendime olan inancım, kendimden emin duruşumun uyandığımdan beri üzerimde olan yorgunluktan dolayı olmadığını hissediyordum. Bu benim için kendimi çok kötü hissetmem için bir sebepti. Neden böyle oluyordu, gözümün önüne gelen o görüş neydi? Uzun zamandır uyumamın verdiği bir durum muydu? Her şeyin açıklamasını bulsam da elimin üzerinde ki bu dövmemsi karartının açıklaması ne olabilirdi ki?
'Buraya ne olmuş olabilir?' dedim. Tekrar elimin üzerine dokunmaya korkuyordum. Çünkü az önce yaraya dokunduğumda olmuştu. Bir tesadüf olabilirdi. Ama aynı hissi tekrar yaşamak istemiyordum. Delirmiş olma ihtimali beni korkutuyordu.
'Belki düştüğünde olmuştur' dedi Ariana hemen yanıma gelip elime doğru eğildi. Ama elimi dokunup dokunmamak arasında gidip geldi. Kafasını hemen babasına çevirdi. 'Öyle değil mi babacım?' dedi. Onay bekleyen bir soru değildi. Öyle olması için yalvarır gibi duruyordu. Kaşlarını çatmış babasına bakıyordu. Babası bir elime bir Ariana'ya baktı.
'Başka ne olabilir Ariana' dedi gayet düz bir sesle. Sanki sinirleri alınmış gibiydi.
'Daha önce gördüğümüz bir şeye benzettiğimi sandım da' dedi Ariana. Hala bakışlarını babasından çekmemişti. Babasına bakmayan çekiniyordum. Bu yüzden sessizce elime ne olduğu hakkında konuşmalarına izin verdim. Elime bakmaya devam ederek, bakışmalarının, belki de sessizce konuşmalarının bitmesini bekledim.
'İstersen üzerini saralım Will?' dedi Ariana düşünceli bir şekilde. Parmaklarımı oynattım. Ama elim değil, kolumdan itibaren bütün omurgam ağıryordu.
'Ağrın var mı?' dedi Ariana'nın babası.
'Evet, ama elimde değil. Kolumda ve belimde var' dedim.
'Belki de doktor çağırmalıyız' dedi Ariana hemen babasına bakarak. Benim için bu kadar endişelenmesi beni şaşırtıyordu. Bayılmamdan önce, benimle artık görüşmek istemediğini üstüne basa basa defalarca söylemişti. Şimdi evinde olduğum için mi bana böyle davranıyor yoksa gerçekten benimle ilgileniyor mu bunu anlayamıyordum. Vücudumda ve başımda ki ağrı sanki bir şeyleri anlamamı engelliyordu. Analiz etme yeteneğimi kaybetmiştim.
'Gerek yok Ariana' dedi Ariana'nın babası tok sesiyle. Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. Sonuçta ağrım vardı. Artık benimle ilgilenmek zorunda değildi elbette ama böyle sert tepkiler vermesi, zaten kimsesiz kalan kalbimin ezilmesine sebep oluyordu. Kendimi yalnız hissediyordum.
'O halde büyükannemin şifalı otlarından bir çay yapayım da içsin. Hem aklı da başına gelir. Nezaket değil. Bize muhtaç olanlara biz böyle davranırız çünkü, öyle değil mi baba?' dedi Ariana. Gerçekten çok sinirlenmişti. Onu böyle görmemiştim. Bana sinirlendiğini zannettiğim zamanlarda bile bana böyle tepki göstermemişti. Gözbebekleri büyümüş, kaşları havaya kalmış, ağzı seğirmişti. Saniyenin onda birinde bana döndü, yüzü hemen sevecen bir hal aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Lordu
Fantasy19 yaşında ki William, dedesinin apar topar kendisini evden uzaklaştırması, yeni bir okula ve insanlara adapte olmaya çalışırken, vücudunda ve beyninde gerçekleşen değişikliklere, kendi kendine çıkan dövmelere anlam vermeye çalışırken aynı zamanda g...