Baekhyun'un söylediklerini sürekli düşünüp duruyordum. Chanyeol'un yaptığı aptalca planı uygulayamamıştım. Baekhyun'un sevdiği kişi başka bir kızken, nasıl olurdu da ben onu kıskandırabilirdim?
Elime hediye poşetini alıp aşağıda beni bekleyen Yun'un yanına yavaş ama emin adımlarla indim. Anneme partiye gideceğimi söyleyip dışarı çıktım.
"Selam," dedi Yun her zamanki neşeli sesiyle. "Geldiğin için teşekkür ederim, tek başıma o kadar insanın içerisinde tuhaf görünürdüm." Sanki çok saçma bir şey söylemiş gibi kafasını iki yana salladı.
Gülümseyerek karşılık vermeyi seçtim. Hala Baekhyun'un bana söylediklerini düşünüyordum. Yun düşünceli halimi fark etti; fakat her zaman yaptığı gibi beni teselli edecek yöntem olan fark etmemiş gibi yapmayı tercih etti. Ona ne kadar minnettar olduğumu bir kez daha hatırladım ve beraber Yoon'un evine doğru yürüdük.
Kapıyı Yun çaldı, Yoon'la da Yun konuştu. İkisinden birine seslendiğinizde ikisinin de dönüp bakması gülünçtü; sonuçta ikisinin adı da aynı şekilde okunuyordu. Tabii ki gelip geçen dalga geçmeden bırakmadı.
Yoon yüzüme bile bakmayınca, ben de o taraflı olmamaya karar verdim. Yun'la parti odasına geçip birer içecek aldık.
Neredeyse tüm okul oradaydı ve baya eğleniyorlardı. Burnuma gelen alkol kokusundan birilerinin fena şekilde sarhoş olduğunu anlayabiliyordum. Gördüğüm en boş koltuğa oturdum ve Yun'la havadan sudan sohbet etmeye başladık.
"Ee," dedi Yun. "Yoon'a ne aldın?"
Elimdeki poşeti gözlerimle tarttım. Baekhyun bana direkt olarak hediye paketiyle gönderdiği için açıp da tekrar paketlemekle uğraşmak istememiştim, yani Baekhyun bana söz verdiği imzalı albüm yerine kirli iç çamaşırı falan göndermiş olmasın, diye panikledim. "Baekhyun'dan Suho imzalı albüm istedim, Yoon'un biası oydu, değil mi?" diye sordum.
Yun sırıttı. "Evet, Suho. Tanrım, Yoon'un yüzündeki ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum. Kızı baya şey edeceksin." İkimiz de güldük.
Başka saçma şeylerden konuşmaya devam ederken, Nayong içeri girdi. Gözleri kısa bir süre odada dolaştıktan sonra beni görüp yanımıza geldi. "Selam," dedi oturacak yer bulamadığı için ayakta dururken.
"Selam."
"Selam enişte." Yun, anında ikimizle dalga geçmeye başladı. "Okulun favori shipi olduğunuzu duydum? Fanların ne dedi bu duruma, ENİŞTE?" dedi 'enişte'yi vurgulayarak; biraz da yüksek bir sesle.
Nayong hiç bozuntuya vermeden kahkaha attı. "Olmayan fanlarımdan bahsediyorsun herhalde?"
"Tüm okulun sana hayran olduğunu üçümüz de biliyoruz," dedim biraz da kıskanç çıkması için çabaladığım bir sesle. "Yoon'dan da bu yüzden korkuyorum; senin kendisine ait olduğunu iddia edip kıyafetime içecek falan dökecektir."
Yun'unki endişeli de olsa, ikisi de yüzlerine bir gülümseme yerleştirdiler. "Buna izin vermem," dedi Nayong kesin bir sesle. 'Kadınıma bulaşılmasından hoşlanmam,' gibi klasik bir replik söyleyeceğinden endişelenerek bekledim; ama çok şükür ki söylemedi.
Sonunda Yoon, bizi bekletmeyi bırakıp hediyeleri açmaya karar verdiğinde, yaklaşık yarım saattir o rahatsız koltukta oturuyordum. Herkesin hediyesini ortada topladı ve açmak için hareketlendi. Ben de kendiminkini bırakmak için ayağa kalktım, ne yazık ki Yoon'un dibinden geçmem gerekiyordu. Tam da tahmin ettiğim gibi klişe bir hareketle, elindeki kolayı üstüme döktü.
"Ah, Haneul!" diye bağırdı yapmacık bir panikle. "Çok üzgünüm! Bilerek modası geçmiş, çirkin bluzünün üstüne kıymetli kolamı dökmek istemezdim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
× Five Months × Byun Baekhyun
FanfictionYanlışlıkla aradığım numarayı hiç tanımadığımı düşünürken, aslında tüm kirli çamaşırları gözümün önünde olan biriydi o. Ve ben beş ay boyunca ona katlanmak zorundaydım.