"Bugün konser efsanevi olmuş yalnız," dedi Jung, istemsiz bir sesle. "Keşke biz de..." Yun'un ona kötü kötü bakması sonucu sustu.
Televizyondan izlediğimiz konser, bana acı vermiyor değildi ama gözlerimi ondan ayıramıyordum ki. Konserin ilk yarısında oldukça yorgun gözükse de, ikinci yarıda neşesi yerinde gibiydi. Aptal olduğum için güldüm; çünkü mutluydu. Mutlu olması da beni yine aptal olduğum için mutlu etmişti.
Tebessümüm Hana'nın gözünden kaçmadı. "Sehun ve Kai'n Baby Don't Cry şarkısında ağlaman baya şüphe uyandırdı, haberin olsun," dedi kaçamak bakışlarla. Jung kıkırdadı.
"Neden konseri izliyoruz ki?" diye sordu Yun. "Bir film falan açsaydık ya..." Gözlerini bana çevirince, onaylayan mırıltılar yükseldi ve herkes kanalı değiştirmek için davrandı ama reflekslerim sayesinde erken davranıp kumandayı kaptım tabii ki.
Sesini daha da açarken, "Onu özledim," dedim. "İzlemek istiyorum."
"Zavallısın." Bu karşılığın Yun'dan geldiğini anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Hana ona dirsek salladı fakat tabii ki canını acıtmak değil, uyarmaktı amacı.
O esnada Baby Don't Cry bitti ve Chanyeol'le Baekhyun sahneye çıktı. Birkaç şakalaşmadan sonra, Baekhyun, alakasız bir konuyla ilgili konuşmaya başladı. "Bugün, konsere bilet alıp da gelmeyen bir hayranımız olduğunu öğrendik." Seyircilerden hayal kırıklığı dolu bir ses yükseldi. "Biliyorum, Kkaebsong. Kendisi beş ay kadar bir süre önce hayran olmuş ve o süreden beri mesajlarıyla beni bir dakika bile yalnız bırakmadı, biası benmişim de." Sırıttı.
Yun'un bakışları anında bana döndü. "Beş ay? Bu..."
"Şşşş!" Hana onu hemen susturup ekrana geri odaklandı.
"Ama son bir haftadır bir şey oldu anlaşılan, ne mesaj atmış ne de konsere gelmiş. Kendisi görmeye alıştığım bir sima olduğu için, onu bulamayınca çok... Üzüldüm açıkçası." Hepimiz nefes dahi almadan ekrana odaklandık. "Ona ağır konuşanlar, sasaeng olduğunu söyleyenler, defalarca beraber yürüdükleri yolda, engel üzerinde bırakıp gidenler olmuş. Kaç kere hayal kırıklığına uğradı, bilmiyorum. Ama ne olursa olsun, pes etmemeli. Mutlaka kucak açan birini bulacaktır, hatta belki de bulmuştur bile." Direkt olarak kameraya baktı. "Haneul, ne olursa olsun o yolda yürümeye devam et, tamam mı?" Etrafta ağır bir sessizlik olunca hızla devam etti. "Bu bütün EXO-L'ler için geçerli. Sakın umudunuzu kaybetmeyin, sizi seviyorum. Sırada bizim Channimiz All Of Me'yi söyle..."
"Aman Tanrım!" Yun ayağa kalktı ve ellerini çırptı. "Yol mol, ne dedi anlamadım ama resmen milyonların önünde senden özür diledi! Omo! Haneulllll, kalk çabuk konsere gidiyoruz!!" Heyecanla bir o tarafa bir bu tarafa koştururken, Hana onu susturdu.
"Bu Haneul'ün kararı."
Baekhyun, sadece benim anlayabileceğim bir şekilde konuşmuştu. Onunla birlikte yürümek istediğim yoldan bahsediyordu, ona çektiğim videoda bahsettiğim yoldan. Ona geri dönmemi istiyordu. Kalbim hızlandı bir anda. Ne yapmalıydım?
"Siz olsanız ne yapardınız?" diye sordum kızlara.
"Ona giderdim," dedi Jung. "Bir fanım, evet, ama aynı zamanda senin dostunum. Onunla olduğunda ve olmadığında nasıl değiştiğini görebiliyorum. O, senin gerçek aşkın, Haneul. Gitmelisin."
Gözlerimi Hana'ya çevirdim. "Ben beklemen gerektiğini düşünüyorum. Sadece bekle." Kaşlarım çatıldı, bunu istemiyordum. Hana'nın yüzünde kendini beğenmişlik belirdi. "Bu tepkiyi vereceğini biliyordum, bu yüzden gitmelisin işte. Onsuzluğa dayanamıyorsun, değil mi?" Gülümsedim, beni iyi tanıyordu.
"Söylememe gerek var mı?" diye sordu Yun. "Onu sevdiğim söylenemez ama aşıksan, böyle ufak acılar çekmek zorundasın. Bu da bir gerçek. Git, Haneul. Böyle istediğini biliyordum."
Hepimiz ayaklandık, artık daha fazla beklemek istemiyordum. İçim içime sığmazken odama gidip üstümü değiştirmek için koşturdum. Rastgele bir tişört ve pantolon çıkarttım yatağımın üstüne. Ben üstümü değiştirirken, aşağıdan bir bağırış geldi.
Hızla tişörtümü de geçirip aşağı indim. Üçü de gözleri kocaman açılmış, televizyona bakıyorlardı. Televizyondan bir sürü fan çığlığı yükseliyordu. Neler oluyordu?
Ekrana yaklaşıp neler olduğunu algılamaya çalıştığım anda betim benzim attı. Baekhyun olmamasını umduğum bir kişi, birkaç görevli tarafından taşınıyordu. "Bu da..." Yun telefonunu çıkartıp birini aradı ve konuşmaya başladı ben ekrana bakarken. Baekhyun'a ne olmuştu? Neden bir ambulansa taşınıyordu? Ona ne olmuştu? "Ona ne..."
"Shim Hastanesi," dedi Yun, telefonu kulağından çekerek. "Baekhyun'un ciddi bir şeyi yok, tamam mı? Hemen Shim hastanesine git, hadi!"
Ondan sonra nasıl koştuğumu hatırlamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
× Five Months × Byun Baekhyun
Fiksi PenggemarYanlışlıkla aradığım numarayı hiç tanımadığımı düşünürken, aslında tüm kirli çamaşırları gözümün önünde olan biriydi o. Ve ben beş ay boyunca ona katlanmak zorundaydım.