Medya Pamir. İyi okumalar. Arkadaşlar medyaya koyduğum kişiler 17 yaşındaki kişilere göre büyük kaçıyor farkındayım.o yüzden onları 17 yaşında gibi düşünün lütfen.
Pamir'le kalbimi sıkıştıran dakikalardan sonra hastaneye geri döndüğümüzde herkes bir köşeye çekilmiş bu korku dolu dakikaların geçmesini bekliyorlardı. Ve umut dolu bakışlarla yoğun bakımın camına bakıyorlardı. Camın kenarına gittiğimde rüzgar'a baktım. Her tarafında kablo,ağzından burnundan girmiş tuhaf aletler. Bu çok korkunç birşey. Hayatta olduğunu anladığım makineye baktığımda dalgalı çizgiler yavaş yavaş düz hale gelmeye başlamıştı. Bu- bu ne demek? Yoksa... Hayır olamaz! "DOKTOR" diye bağırdım. "doktor çağırın birşeyler oluyor."
Rüzgâr'dan..
Sabah evden çıktığımda her zaman ki gibi mahalleliyle uğraşıyor, oyun oynayan küçük çocukların oyunlarına giriyordum. Benim olayım bu arkadaş. Şu beş kuruşluk dünyada küçüğünden büyüğüne içten gülen neredeyse kimse kalmamış. Şebekliklerimle belki biraz gülümserler diyedir bu şebekliklerim. İnsanları mutlu etmeyi seviyorum. Okula giderken üç beş sokak serserilerinin dalaştığını gördüm. Olaya müdahele etmek için yanlarına giderken bizim mahalleden bir çocuğa dalaştıklarını gördüm. Artık yürümüyor koşuyordum. Serserileri ayırdıktan sonra birisine yumruk attım. "siz adam mısınız lan? Küçük çocuğa beş kişi dalıyorsunuz." dedim. Çok sinirliydim. Bunu yapmamalılardı. Bana etrafımdakiler ne kadar şebek derlerse de böyle bir şeye göz yumamazdım. "Sen karışma bu iş senin boyunu aşar." dedi aralarında ki biri. Uzun boylu esmer bir tipi vardı. Tipik serseri işte. "neresi benim boyumu aşar lan gavad adam mısınız lan siz? Küçücük çocuğu dövmek Ne demek?" şuanda gözlerimden ateş çıkıyor diyebilirim size. "sane ne lan karışma dedik belanı mı arıyorsun piç kurusu." işte bunu söylememeliydi. "seninle sonra görüşçez lan piç bunu söylememeyliydin işte yarın gel okula halledeyim bir seni orada." dedim. Şuanda çok ağır bir küfür söylesede 5 kişiye tek dalamazdım. "Tamam lan kim kimi hallediyor göreceğiz." dedi. Göstereceğim ulan sana. "hadi git sen mahalleye Ahmet koş bir daha da bunlara bulaşma!" dedim sert bir dille. "Tamam abi saol" dedi. Korku gözlerinden okunuyordu. Kafamı ahmet'ten çekip Serserilere döndürdüm ve son kez bakıp yanlarından ayrıldım.Okula geldiğimde bahçede bir topluluk gördüm. Merak edip yanlarına gittiğimde sabah kavga ettiğim serseriler birkaç adam toplayıp okula gelmişler. Bunlar yürek yemiş galiba! Benim okulumda beni dövebileceklerini sanıyorlar sanırım. Komik. Yanlarına gidip "yarını bekleyemediniz mi dayak yemek için?" diye sordum alaylı bir tavırla. Sadece sırtıp yanıma geldi esmer olan ve kulağıma eğildi. "seni kendi okulunda herkesin içinde döveceğiz dövmeklede kalmayıp buraya gömeceğiz." dedi. Sadece güldüm bu imkansızdı. Yarını beklemeye gerek duymadan geçirdim yumruğu elmacık kemiğine kavgayı görenler bir hışım yanımıza geldi. Bazıları benimle birlikte çocuklara dalıyor,bazıları ise uzaktan izlemeyi tercih ediyorlardı. Kızlar ise çığlık atıp koşuşturuyorlardı.ah şu kızlar bağırmayı Ne de çok seviyorlar! Kavga sırasında gözüme hoşlandığım kız çarptı. İşte o zaman karnımın biraz üst yerlerinde keskin bir acı hissettim. Elimi oraya götürdüğümde sıcak bir sıvı hissettim. Bu piçler yanlarında bıçak getirmişlerdi.ah bunu nasıl düşünemem salak kafam. O acıyla yere düştüm. Kavgaya gelen pezevenkler kaçmaya başladı. Çok canım acıyordu. Bune böyle Allah'ım? Bu nasıl bir acı? Bilincim kapanmadan önce hatırladığım tek şey Toprak'ımın bağırışlarıydı.
Gözlerimi açtığımda uçsuz bucaksız bir bahçedeydim. Yemyeşil çimenler,rengarenk çiçekler mis gibi kokuyordu. Allah'ım burası harika bir yer. Ama burası neresi? Ben en son okulda kavga ediyordum ve bıçaklanmıştım. Yoksa.. Ben ölmüşmüydüm...
Doruk'tan..
Toptak'ın bağırışıyla hepimiz yanında almıştık soluğu. Çisem koşarak doktor çağırmaya gitmişti. Ben ise olduğum yerden kıpırdayamıyorum. Pamir yere yığılan toprak'ı tutuyordu. Sertap teyze bir köşeye çekilmiş hıçkırarak ağlıyor aynı zamanda da dua ediyordu, ali amca ise yoğun bakım camına yapışmış neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Çisem koşarak doktorla geldiğinde yanıma gelip sarıldı ve başını göğsüme yasladı destek arıyordu aynı benim ki gibi. Bende ona sıkıca sarıldım teselli vermiyordum. Tutulmuştum sanki konuşamıyordum. Doktor koşarak içeri girdiğinde hemen müdahele yapmaya başladı Rüzgar'ın direnci gittikçe düşüyordu. Ve ben,burada ki herkes elimiz yüreğimizde Rüzgar'ın uyanmasını bekliyorduk. Doktor yarım saat sonra odadan çıktığında hepimiz başına üşüşmüştük. Sertap teyze doktorun yakasına yapışmış "oğlumu kurtar ölmesine izin verme." diyordu. Doktor Sertap teyzeden kurulduktan sonra "hastayı kurtardık. Tansiyonu çıkmış. Bu durumları bazı hastalarda görüyoruz ilaçlar ağır gelmiş olabilir. İlaçlarının dozunu düşürdük ve kalp ritmini eskisine döndürdük. Önümüzdeki 12 saat boyunca bir sorun çıkmazsa normal odaya geçebilir. Şuanlık korkulacak bir şey yok iyi günler. Geçmiş olsun." doktorun bu açıklamalarından sonra hepimiz derin bir nefes almıştık. Bir an sadece bir an can dostumu kaybedeceğimi zannettim. Ve bu düşünce çok korkutucuydu. Size yemin olsun ki kardeşime bunu yapanları bulup hepsinin hesabını soracağım.Hepimiz bir rahatlamayla oturmuştuk. Aklıma annem geldi şimdi nasılda meraklanmıştır. Hemen annemi arayıp haber verdim. Durumu anlattığımda çok telaşlanmış ve gelmek istemişti. Ama onu durdurdum. Zaten kalabalıktık daha fazlasına gerek yoktu.
Çisem'den..
Toprak'ın bağırışıyla neye uğradığımı şaşırmış ve hemen doktor çağırmaya gitmiştim. Rüzgar.. En değerlim az kalsın kaybediyordum onu ve elimden hiç birşey gelmiyordu. Yapabildiğim sadece ağlamaktan ve dua etmekten ibaretti. Toprak'a Doruk'a hiç teselli veremiyor, yanlarında duramıyordum. Benim daha kendimden bile haberim yoktu ki. Şimdi Allaha çok şükür ki rüzgar kurulmuştu. Sonunda biraz olsun nefes alabilmiştim.Toprak'tan..
Hayat makinesine baktığımda sanki bende ölecektim. Şimdi çok şükür rüzgar kurtulmuş ve iyileşiyordu. Ne olduysa kendimi yine Pamir'in yanında bulmuştum. Yanına nasıl geldim? Kafamı ne zaman göğsüne koydum? Haberim yok. Ama bana bir şekilde iyi geliyordu. Bu sırada telefonum çalmış cebimden çıkarıyordum. Eyvah saat 10 olmuş ve arayan abim. Korkarak telefonumu cevapladım. "alo abi!" dedim. Sesim titriyordu. "neredesin sen toprak? Saat kaç abicim?" sesinde sakin olmaya çalışır bir ton vardı. "abi ben hastanedeyim." dedim. "ne hastanesi? Hangi hastane? Ne işin var orada senin toprak?" sesindeki endişeyi duymuştum. "abi dur bir sakin ol" dedim burnumu çekerek ve devam ettim. "yakın bir arkadaşımı okul kavgasında bıçaklamışlar apar topar geldik hastaneye özür dilerim size haber veremedim telaştan." dedim. "Tamam abicim geliyorum ben hemen." dedi şimdi sesi yumuşamış geliyordu. "Tamam" dedim bende yorgun bir sesle. Telefonu kapattıktan sonra Pamir'e döndüm. "sana da teşekkür ederim Pamir hep yanımdaydın. Hep yanımızdaydın. Çok yoruldun git istersen." dedim. Pamir bu sözlerime kaşlarını çalarken cevap vermişti. "saçmalama toprak hiç bir yere gitmiyorum. Tabi ki senin, Sizin yanınızda olacağım. Sizi yeni tanımış olsamda benim için değerlisiniz özelliklede sen toprak. Bu saçma düşüncelerini def et lütfen." dedi. Pamir'in sözleri kalbimin ritmini bozarken yüzümde ki gülümsemeye engel olamadım. Ve o an içimden geleni yapıp sımsıkı sarıldım ona. Şaşırdı ama o da karşılık verdi bana ve sımsıkı sarıldı. İşte abimin kollarından sonra ilk defa huzur bulduğum yer. Bu çok değişik birşey. Sanki ilk defa hissediyormuşum gibi kalbimin buzları onun kollarıyla erimiş toprağa karışmış gibi. İşin kötü tarafı ben bunu çok sevdim.Umarım beğenirsiniz oy ve yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar. Kocaman öpüldünüz. :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutluluğu Yakaladım Derken
Teen FictionAilesi dağılmış baba sevgisi nedir bilmeyen bir kız. Annesi ölmüş, babasıyla arasında soğukluk olan bir çocuk. İki yaralı kalbin aşkı... "Seni Seviyorum Toprak" dedi Pamir bağırarak. Yağmurun altında itiraf etti büyük aşkını. Kızın buz tutmuş kal...