Medya toprak iyi okumalar.
Pamir'den
Büyük bir baş ağrısıyla başladım yine güne. Yataktan kıvranarak kalktım. Annem vefat ettikten sonra başladı bu baş ağrıları. Sanırım bana annesiz bir hayatın zor ve ağrılı geçeceğinin bir mesajıydı bu çektiğim ağrılar. Dolabın karşısına geçtim ve kıyafetlerime bir göz attım üstüm başım dağınık bir şekilde. Artık kendimi tamamen salmıştım. Eskiden olsa kendime,kıyafetlerime,davranışlarıma çok dikkat ederdim. Ama şimdi kendimi çok eksik hissediyorum. İçimden annemsiz hiç bir şey yapmak gelmiyor. Öylesine siyah bir kot ve beyaz t-short geçirdim üzerime. Ayaklarımı sürüyerek odamın çıkışına yürüdüm. Ben dik merdivenlere bakıyordum. Merdivenler ise bana bakıyordu şimdi. Yavaş yavaş indim merdivenlerden. Salona gittiğimde yardımcılarımız kahvaltı masasını eksiksiz hazırlamışlardı her zaman ki gibi.
-Günaydın Ayşe abla.
-Günaydın Pamir gel otur bakalım baban birazdan aşağıya iner.
Sadece kafamı salladım. Konuşma gereği duymadan. Masaya geçip oturdum. O sırada merdivenlerden terlik sesleri gelmeye başladı anlaşılan babam kalkmıştı. Masaya geldiğinde hiç bir şey demeden oturdu en baş köşeye her zaman ki gibi. Onun yanında ki sandalyeye her zaman annem oturur karşısına ise ben otururdum. O zamanlar sohbet ederek başladık sabah kahvaltımıza. Gülerek bitirirdik günümüzü. Düşüncelerimi babamın annemin ölümünden bu yana kullandığı soğuk sesi böldü.
-Pamir sana bir şey söyleyeceğim.
-Efendim baba?
Dedim bende aynı ses tonuyla. Annem melek olduktan beri böyleydik. İkimizde toparlayamamıştık kendimizi.
-Buradan taşınma kararı aldım. Artık işlerime Ve hayatımıza İstanbul'da devam edeceğiz.
Nasıl yani? Anılarımızı,annemi burada bırakıp gidecek miydik?
Konuşmaya başladım. Babama donuk gözlerle bakarken.
-Nasıl yani herşeyimizi bırakacağız mı baba? En önemlisi annemi bırakacağız mı?
Babam hüzünlü gözlerle bakarak konuştu. Ne zaman annem desem hemen gözleri dolar ve dudaklarında buruk bir gülümseme belirirdi.
-Bak oğlum ben yapamıyorum artık. Deniz'imsiz İzmir'in,çalıştığım işimin, anılarımın,bu evin hiç bir anlamı kalmıyor. Sadece büyük bir acıyı,eksikliği hatırlatıyor. İstesende istemesende gidiyoruz Pamir! Eşyalarını topla bugün yola çıkacağız orada herşey hazır.
Sinirden kıpkırmızı olmuş babamı dinliyordum. Bana söylenecek hiçbir şey bırakmamıştı zaten. Sinirle sandalyeyi çekip hızla merdivenleri tırmanmaya başladım. Odamın kapısını sert bir şekilde vurarak kapattım. Yatağımın kenarına sinirle bir tekme geçirdim. Bu kadar bencil olamazdı değil mi? Sadece kendini düşünen benim düşüncelerime önem vermeyen bir adama dönüşmüştü artık. Ah be anne neden gittin ki? Ben sana daha doyamamıştım bile doğru düzgün. Bavulumu alıp kıyafetlerimi sinirle tepiştirdim içine. Başka hiç bir şeye dokunmadım. Varlıklı bir aileydik gerisini babam yaptırırdı nasıl olsa. Bavulun tekerleklerini sürükleyerek aşağı indim. Babam kapıda bir kaç eşyasıyla beni bekliyordu. Hiç birşey demeden geçtim yanından. Bavulumu bagaja koyup oturdum ön koltuğa. Babamda işlerini hallettikten sonra şoför koltuğuna. Artık bitmişti. Bu kadardı işte anılarım. Uzaklaşıyordum annemden, doğup büyüdüm evden, şehirden.Gözlerimi açtığımda babam konuşmaya başladı.
-Hadi kalk geldik.
Kafamı sallayıp doğruldum. Arabadan indiğimde İstanbul'un sert rüzgarı içimi ürpertti. Yeni evimize baktığımda iki katlı, büyük bir bahçesi ve güvenliği olan beton yığınından ibaretti. İki katlı olsa bile geniş ve büyük gözüküyordu. Eve doğru yürüyüp güvenlikten geçtim. Kapıya ulaştığımda Zile bastım. Çalışan yardımcılarımız çoktan gelmiş evi düzenlemişlerdi bile. Babamı beklemeden içeri girdim salona girdiğimde kocaman bir televizyon,etrafında iç açan renklerde koltuklar -aynı annemin sevdiği gibi- koltukların arkasında ise gösterişli yemek masası dizilmişti. Salonu incelemem bittiğinde Ayşe ablaya dönüp odamı sordum üst katta en sondaki geniş odaya doğru yol aldım. Merdivenlerden çıktıktan sonra karşıma uzun ve karanlık bir koridor çıktı. Yavaş ve düşünceli adımlarla yeni odama doğru yürüdüm. Odaya girdiğimde bütün eşyalarımın yenilendiğini Ve özenle yerleştirildiğini gördüm. Kapının hemen yanında kocaman bir kıyafet dolabı, Onun yanında iki kişilik bir yatak, yatağın karşısında küçük bi televizyon, yanlarına sevdiğim türlerden filmler, yatağın çaprazında küçük bir banyo ve koltuk vardı. Aynı zamanda baş ucumda gitarım. Bu gitarı annem 14. Yaş günümde almıştı. O gün bu gündür yanımdan ayırmam. Saks mavisi Ve siyah detayları olan bir gitar. Manevi değeri olan. Daha fazla incelemeyip siyah çarşaf serili yatağıma yattım dinlenmem lazım biraz. Uyumalıyım artık. Yarın yeni kişilerle tanışacağım nasıl olsa(!)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutluluğu Yakaladım Derken
Teen FictionAilesi dağılmış baba sevgisi nedir bilmeyen bir kız. Annesi ölmüş, babasıyla arasında soğukluk olan bir çocuk. İki yaralı kalbin aşkı... "Seni Seviyorum Toprak" dedi Pamir bağırarak. Yağmurun altında itiraf etti büyük aşkını. Kızın buz tutmuş kal...