Meraba arkadaşlar geçen bölümde bazı eksikler var. Kusura bakmayın kontrol etmeden koymuştum inşallah hikayemi beğenmişsinizdir. İyi okumalar..
Sınıfa giren kişi daha demin çisem'le kestiğimiz çocuktu. Simsiyah saçları asi ruhunu temsil ediyordu sanki. Yemyeşil gözleri siyah saçlarına uygun yaratılmış havası veriyordu. Aynı asilik gözlerinde de vardı. Beyaz teni gözleri ve saçlarına tezat çok masum duruyordu. Küçücük bir burnu ve keskin yüz hatları vardı. Uzun boyu ve yapılı bir vücudu bütün dikkatleri üzerine çekiyordu. Eminim diğer kızlarda benim düşündüğüm gibi düşünüyorlardır. Ki ben şu güne kadar nerdeyse kimseyi bu kadar dikkatli incelememişimdir. Aslında buna vaktim kaldı diyemem. Ben yaşıtlarımdan daha büyüğüm. Büyümek zorunda kaldım çünkü. Babam sağolsun. Yaşıtlarım derslerine çalışırken ben işte çalışıyordum. Çalışmak zorundaydım. Babam evde keyif sürerken abim ve ben çalışıyorduk. Neden çünkü babam bizim için kendini yoramazdı. Sonradan abim benim çalışmamı istemedi ve sadece kendi çalışmaya başladı. Bir zamandan sonra babama ne olduysa o da çalışmaya başladı. Hala daha nedenini bilmiyoruz. Zaten benim umrumda da değil onun suratını görmekten daha iyidir.
Çocuk Aylin hocadan izin alıp boş bir yere geçti. Aylin hoca "hoşgeldin kendini tanıtır mısın lütfen? " dedi. Çocuk gülümseyerek yerinde doğruldu ve onaylar biçimde kafasını salladı. "Merhaba hocam adım Pamir soyadım Demirkan. İzmirden geldim. Gelme sebebim babamın yeni işinin burda olması. Sanırım bu kadar yeterli." dedi. Açıklamasını bitiren Pamir tekrar yerine oturdu. Açıkçası son söylediği şeye biraz şaşırmıştım. Galba gözüktüğü gibi aksi biriydi biraz.
Zil çaldıktan sonra bizimkilerle kantine gittik. Bir köşeye geçip oturduk. Bütün gün aynı şekilde devam etti. Pamir çok sessiz duruyordu sanırım biraz yabancılık çekmişti. Rüzgar ve Doruk'a dönüp "rüzgar ve Doruk biraz Pamir'in yanına gitsenize siz bakın çocuk yabancılık çekiyor aranıza alında alışsın." dedim. Çisem de beni kafasıyla onayladı. Doruk "Tamam hadi rüzgar gidelim de tanışalım pamir'le" rüzgar'da onayladı. Bizde çisem'le sınıfta oturmaya devam ettik. Bu teneffüsten sonra son derse girecektik. Zil çaldığında bizimkiler geldi. Ben hemen "ee çocuklar nasıl biri iyi mi anlaşabildiniz mi?" diye ard arda sorularımı sorarken Doruk eliyle ağzımı kapattı. Rüzgar " bi sakin ol toprak iyi anlaştık. Buralarda bir yerde oturuyormuş." dedi. "tamam" deyip önüme döndüm. Ders edebiyattı en sevdiğim derslerden biriydi.
Ders bittikten sonra hızla toparlanıp sınıftan çıkıyordum. Bir yandan da telefonumla ilgileniyordum. Tam kapıdan çıkarken biriyle çarpıştım. Kafamı kaldırdığımda pamir'le karşılaştım. "özür dilerim Pamir göremedim seni." dedim. "önemli değil bu arada tanıştığıma memnun oldum toprak. Arkadaşların yanıma geldiklerinde bahsettiler biraz gerçi birtek senden değil bütün sınıftan." yüzüne bakıp gülümsedim bende. Demek bahsettiler bizimkiler. "bende memnun oldum yeniden hoşgeldin." kafasıyla selam verip sınıfa girdi. Bende okuldan çıkıp otobüse bindim.
Eve geldiğimde içeriden bağrışmalar geliyordu. Koşarak eve girdim. Babam yine annemle kavga ediyordu. Hemen aralarına girdim. Annemi arkama çektim. Babam tam elini kaldırdığında elini tutan abimin eli olmuştu. "eğer o elin bir daha kardeşime ve anneme kalkarsa seni buna pişman ederim." dedi Ah be cesur abim benim yine bizim için dalmıştı olayın ortasına. Babam "Sen kimsin lan çekil şurdan o çok sevdiğin anneni ve çok kıymetli kardeşini de al gözümün önünden. Dayanamıyorum size artık. Hayatımda yaptığım en büyük hatasınız en büyük pişmanlığım." dedi. İşte bu bende taşıran son damlaydı. "asıl sen bizim için en büyük pişmanlıksın. Kendinden ve yapmadığın babalığından utanmalısın! Karektersizin tekisin! sana baba demeye bile utanıyorum ben." babama yüksek sesle bağırırken gözümden geçmişin biriktirdiği onun önünde hiçbir zaman akıtmadığım göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Suratına bakarken yüzü şekilden şekle girdi. Bence de girmeliydi. Artık biraz da olsa utanmalıydı çünkü. Anneme baktığımda yine bir köşeye sinmiş ağlıyordu. Her zaman ki gibi bizi korumak için hiç bir girişimde bulunmamıştı. Abime baktığımda bana buruk bir gülümseme yolladı. Oda benimle aynı fikirdeydi. Abim babama dönüp "senin soyadını aldığım için utanıyorum önder karahan. Pislik herifin tekisin ve sana yapılan bütün kötü hakaretleri ve davranışları hak ediyorsun. " gayet sakin bir dille söylemişti bunu. Bağırsaydı bu kadar etkili olmaya bilirdi. Anneme dönüp umut dolu gözlerle baktım belki bizi korur diye ama hala hiç birşey demeden köşesinde ağlıyordu. Son birkez babama bakıp omzuna vurarak geçtim. Odama giderken abime yaklaşıp " abi annemi kaldırıp odasına götürüp uyuyana kadar yanında kalır mısın?" dedim. Bunu dediğime gülümseyip başıyla onayladı beni. Yanıma gelip sarıldı ve alnımdan öptü. "abicim üzülme tamam mı ben yanındayım"dedi. Gülümseyip daha çok sokuldum ona "biliyorum abiciğim." dedim.
Sabah kalktığımda saat 7.00'di daha vaktim olduğu için duşa girdim. Ilık bir su ayarlayıp altına girdim. Güzel bir düşün ardından hazırlanıp çıktım. Kimseyle karşılaşmak istemiyordum.
Okula vardığımda bahçede büyük bir kalabalık gördüm meraklanıp oraya doğru döndüğüm de gördüğüm şeyle beynimden vurulmuşa döndüm..
Bir bölümün daha sonuna geldik arkadaşlar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Umarım hikayeyi beğenerek okuyorsunuzdur. İyi geceler. Öpüldünüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutluluğu Yakaladım Derken
Roman pour AdolescentsAilesi dağılmış baba sevgisi nedir bilmeyen bir kız. Annesi ölmüş, babasıyla arasında soğukluk olan bir çocuk. İki yaralı kalbin aşkı... "Seni Seviyorum Toprak" dedi Pamir bağırarak. Yağmurun altında itiraf etti büyük aşkını. Kızın buz tutmuş kal...