6.BÖLÜM

135 10 3
                                    

Medya Aras. (Toprak'ın abisi)

Yolda usul usul giderken aklıma birden bire Pamir geldi. Şu sıralar hep aklımı meşgul ediyordu bu çocuk. Alışkın olmadığım duygular içerisindeyim. Ben sevgiyi doğru dürüst yaşamamış bir insan olarak,karşıma çıkan bu yabancıyı saçma bir şekilde benimsemiştim. Evet, koca bir saçmalıktan ibaret şu bilmediğim ama nedendir ki korktuğum benimseme... Ben ki herkese güvenmeyen, Bu kadar çabuk benimsemeyen kişi nedir ki Pamir denen yabancıyı çok çabuk hayatıma almıştım. Almıştık. Dışardan göründüğü kadarıyla Doruk ve Çisem'de aynı duyguları besliyorlardı bu yabancıya. Hatta Rüzgâr bile. Aramıza yeni dönmesine rağmen gözleri çok sıcak bakıyordu Pamir'e. Aynı şekilde Pamir'de onlara, Ve bana...

Düşünce denizimin içinde boğulurken abimin arabayı durdurup,
-Hadi in bakalım geldik.
Sözleriyle kendime geldim. Arabadan inip kapıyı kapattım. Beraber evin kapısına doğru yürürken saate bakıyordum. 11 olmuştu umarım uyumuşalardır. Çünkü şuanda hiç ilgili baba gibi gözükmeye çalışan bir babayı kaldıramazdım. "neredesin sen kaç gündür Toprak? Saat kaç? Bu saatte eve mi gelinir?" gibi saçma sapan içi boş sorular... Aslında hiç biri umrumda değil canım babamın(!) ironiye bakın ki bu kadar merak eden adam üç gün boyunca telefonuma bir mesaj bile bırakmamıştı nerede olduğumu sorduğuna dair. Annem mi? Boşversenize yine bir köşeye sinmiş, kocasının isteklerini yerine getiriyordur korkudan. Onun gözünde biz kimiz ki zaten? Sonra canım babam hız kesmeden abime dönüp hesap soracaktı. "Birde sen varsın tabi Aras. Sende gece kuşu olmaya mı karar verdin?" veya "sokaklarda sürtüp serseri olmaya mı?" gibi sahtelik kokan, ilgili biriymiş gibi görünmeye çalışan bir babanın soruları...

Aklım almıyor arkadaş. Daha üç gün önce çocuklarıyla kavgaya girmiş bir insan gelipte hangi yüzle utandığı çocuklarından hesap sorabilir? Bingo! Doğru cevap tabi ki bu, Adam kalıbına koyamadığım şerefsiz!

Düşüncelerimle boğuşurken çoktan eve gelmiştik. Allah'tan kimse rütinini bozmamış ve erkenden uyumuşalardı. Abime dönüp konuşmaya başladım.
-İyi geceler abi ben yatıyorum. Çok yorgunum. Sende yat istersen? Yoruldun.
Dedim. Gözleri yarı kapalı biçimde kafasını salladı
-Sanada iyi geceler abicim. Yatıyorum bende şimdi.
İstem dışı bu haline gülümsedim. 20 yaşında olmasına rağmen bazen çok çocukça hareketleri vardı. Şuanda olduğu gibi. Ayağa kalkmış tökezleyerek odasına gidiyordu. Yeniden tebessüm edip odama gittim. Odam, Üç gün önce ki gibiydi. Allah'tan odama girip karıştırma gibi huyları yoktu. Tek iyi özellikleri herhalde!

Üstümdekileri bir hışım çıkarıp attım yatağımın üzerine. Dolabımın önüne önüne geçip pijamalarımı çıkardım içinden ve hızla üzerime geçirdim. Elime kitabımı alıp yatağın içine girdim. Telefonumu şarja taktım ve kitabımı okumaya koyuldum. Ama odaklanamıyorum. Aklımda sürekli birilerinin simaları, dönüp duran düşünceler ve sesler. Birde Pamir. O zaten hiç çıkmıyordu aklımdan. Kitabın kapağını kapatıp telefonumu elime aldım. Mesaj yerini açtım. Pamir'e mesaj atacaktım. Yazmaya başlayacaktım ki bir şey beni durdurdu. Sonra bu fikir çok saçma geldi. Ne diyecektim? "iyi geceler Pamir. Bir türlü aklımdan çıkmadın da bir mesaj atayım dedim."Falan mı diyecektim? Tam bir salağım. Telefonu sinirle kapatıp yerine koydum. Kalktım ışığı kapattım ve yatağa geri döndüm. Kafamı düşüncelerle birlikte yastığa kodum Ve uyumaya çalıştım.

Sabah kalktığım da göz kapaklarımın üzerine adeta bir öküz oturmuştu. Zarla zorla açtım gözlerimi saate baktım sonra. Yok artık! 12'ye geliyordu. Bu kadar uyumuş olamam değil mi? Ve kendimi hala hiç uyumamış ve bitkin hissediyordum. Ağrılarla birlikte doğruldum yerimden. Yorganı üzerimden sıyırıp cama doğru yürüdüm. Camın yanına geldiğimde bir süre dışarıda ki insanların gezinmelerini izledim. Bugün hava yağacak gibiydi. Gri bulutlar çıkmıştı yine ortaya. Ağlayacaktı gök, insanların, Bizim ve benim halime. Düşüncelerimden arınıp çıktım odamdan dışarı. Mutfağa gittiğimde annem sofradakileri topluyordu.
-Günaydın anne. Bırak toplama bende atıştırayım birşeyler.
Dedim. Annem bana gülümsedi ve elindekileri gerisin geri bıraktı sofraya. Ve konuşmaya başladı.
-Sanada günaydın kızım. Gel otur. Hem biraz konuşmuş oluruz.
Dedi.
-Konuşalım bakalım.
Dedim. Ve masaya doğru yürüdüm. Masaya oturunca ağzıma peynir attım. Ve anneme bakmaya başladım. Ben konuşmayı başlatmadan konuşmayacaktı anlaşılan. Ben başladım konuşmaya.
-Ee anne ne yapıyorsun? Nasılsın?
Dedim. Tebessüm ederek konuşmaya başladı.
-İyiyim kızım. Asıl sen nasılsın? Olanları duydum. Çok üzüldüm. Abin eve geldiğinde anlattı olanları. Durumu iyi mi şimdi arkadaşının?
Dedi. Annem biliyordu. Bu iyi en azından anneme açıklama yapmaktan kurtulacaktım. Geriye birtek babam kaldı.
-Evet anne öyle bir olay oldu. İyiyim bende. Rüzgâr'da uyandı iyi. Uyandı. Zaten uyandığı için geldik. Uyanmasaydı hala orda olurdum büyük ihtimalle.
Dedim. Annemin suratı hüzünle çökmüştü.
-Geçmiş olsun kızım. Ucuz yırtmış. Neyse sen kahvaltını yap.
Dedi. Büyük bir sakinlikle. Sadece kafamı sallayıp kahvaltımı yapmaya devam ettim.

Mutluluğu Yakaladım DerkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin