Multimedia: Eymen Uras ve Doğaç
Şimdiden yazım hatalarım için özür dilerim. İyi okumalar.
Tebessüm, her kapıyı açan sihirli bir anahtardır. Yanımda oturan, sınıfımızın yeni öğrencilerinden biri olan bu çocuk bana gülümsediğinde bugünün şanslı insanı seçmiştim kendimi. Güzel bir gülümsemesi vardı. Peki ya neden saklıyordu o güzel gülümsemesini insanlardan? Yeni...Onun bir payı var mıydı gülümsememesindeki nedende? Belki de evet, belki de hayır.
Derin bir nefes alırken onunla konuşup nereli olduklarını ve ismini sormak istiyordum. Fakat sormak için cesaret gerekiyordu. İşte o cesaret denen şeyden bir gram bile yoktu bende. Öğretmenimizin gelmesini ve klasik yeni öğrencilere sorulan sorulardan sormasını beklemekten başka bir şey yapmayacaktım. Bu yüzden sınıfın duvarında duran saate kaydı gözlerim. Hocanın gelmesine en fazla 5 dakika vardı. Sadece 5 dakika sonra öğrenebilecektim aklımda ki soruların cevaplarını.
Sınıfa şöyle bir göz attığımda bir grubun hararetli bir şekilde şubat tatilinde ne yaptıklarını konuştuğunu birkaç kızın kitap okuduğunu ve Defne'nin Yeni'ye bir şeyler anlattığını gördüm. Yeni'nin gözleri ara sıra bana kaysa da Defne'yi dinliyormuş gibi bir havası vardı. Ya da dinliyormuş gibi yapıyordu. Bilmiyorum. İyi bir oyuncu olabilirdi. Gözlerimi onlardan alırken bir çift elin el salladığını gördüm. Sallayana baktığımda Kumsal'ın yanlarına gelmem için beni çağırdığını fark ettim. Yüzümü buruşturarak gitmek istemediğimi belirtsem de Mira yerinden kalkarak yavaş adımlarla sıramıza gelmişti. Yanımdaki çocuğa kaydı bakışları. Bize bakıyor olsa gerek, Mira hiç de gerçekci olmayan bir gülümseme yolladı. Bakışlarını bana çevirdiğinde kolumdan tuttu ve ayağa kaldırdı.
Bıkkınlık içinde gözlerimi devirdim ve onların sıralarına doğru ilerledim. Mira arkamdan gelirken ondan önce davranıp sırasına oturdum. Yeni ve Defne konuşmayı bırakmış, büyük ihtimal, bize bakıyorlardı. Başımı sola çevirip Kumsal'a baktım. Gözleriyle Yeni'yi gösterirken, bir kez daha devirdim gözlerimi. Üstümdeki gözlerini hissediyor, rahatsız oluyordum zaten. Bir de Kumsal'ın bunu bana göstermek istemesi daha fazla rahatsız olmamı sağlıyordu. Kumsal kulağıma doğru eğilirken bir şeyler söyleyeceğini anlayıp bende ona doğru eğildim.
"Yarım saattir bizim dedikodumuzu yapıyorlar. Yani Defne yapıyor. Ağzının payını vereceğini düşündük. O yüzden çağırdık." sabırla derin nefes alırken Mira'ya döndüm. O da onaylar bakışlar atarken nefesimi geri verdim. Sırada geriye yaslanırken, Defne'nin Yeni'ye ne anlatacağını merak ediyordum. Sanki hiçbir şey olmamış gibi gülümserken Mira'ya soru sormak için yöneldim.
"Mira senin şu Şubat tatilinde konuştuğun çocuğa ne oldu?" diyerek göz kırptım Mira'ya. O da bana gülümserken bozuntuya vermedi ve devam ettirdi oyunumu.
"Ah o çocuk mu? Sevgili edinmiş kızım o benden habersiz. Şerefsiz bir de seni istiyorum diyordu." ben kıkırdarken Kumsal kahkahayı basmıştı. Bakışlarım Kumsal'ı bulurken 'Ne var kızım?' dermiş gibi bakmıştım. Kahkahaları iç çekişlere dönerken elini kaldırarak 'Bir dakika' işareti yaptı. Gözlerimi devirirken konuşmasını bekledim. Sonunda susabildiğinde konuşmak için dudaklarını araladı.
"Mira...ya sen...şu Kaan abiyi...sevmi-" sağ elimi devamını getirmemesi için hemen kaldırıp dudaklarına örttüğümde kafasını salladı. Elimi ağzına kapattığım için boğuk çıkan sesine aldırmamış konuşmaya başlamıştı. Ne dediğini pek anlamasamda birkaç tanesini anlamıştım. 'Ne oldu be? Yalan mı?!' deyip duruyordu. Bu kız tam bir salaktı! İşi az kalsın batırıyordu! Elimin üzerine kendi elini ağzından çekmem için koyarken, tıslayarak 'Sakın konuşma sadece çeneni kapalı tut!' dedim. Gözlerindeki korku ile onaylar şekilde kafasını sallarken, gülümseyerek çektim elimi ağzından. Mira bu hallerimize tebessümle onaylamayan bir şekilde kafasını sallıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLYE
Teen FictionO küçük kalbi ile heyecan ve kaybetme korkusu içinde gözü gibi baktığı kolyesini , farkında olmadan düşürdüğü parkta bir daha bulamayan Ecrin... Sabah akşam ağlayarak, yıllarca aradı. Son bir kaç yılda ümidini kaybetmişti ki karşısına çıkan bir o k...