4.Bölüm

272 30 20
                                    

Multimedya: Cash

Melih abinin kapısının önünde beklerken pekte girmeye meraklı değildim doğrusu. Lise hayatım boyunca hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar çok girmiştim bu odaya. Melih abim ilk başlarda nasihat verip kızsada bir süre sonra alışmış ve bizimle dalga geçmeye başlamıştı. Sizde bunu az önce duyuru yaparken fark etmiştiniz.

Derin bir nefes alarak abimlere bakarken başlarıyla onay vermişlerdi kapıyı açmam için. Karşımdaki ahşap kapının demir kolunu kavrarken kapıyı tıklatmadan girmiştim içeri. Melih abi bakışlarını bilgisayardan alarak bana yönlendirirken gülümsemiştim. O da gülümserken yüzündeki gülümsemenin çok farklı bir gülümseme olduğunu kavradığım an gözlerim büyümüştü. Yüzündeki sinsi gülümseme abimler içeriye girene kadar yüzünden düşmezken, yeni öğrenciler odaya girince solmuş kaşları çatılmıştı. Kaan ve Rüzgar abim, Melih abinin çalışma masasının önünde duran tekli koltuklara kendilerini atarken, rahat bir oturuş şekli bulmaya çalışıyorlardı. Bu duruma alışık olmayan yeni okul arkadaşlarımız abimlerin rahatlığına gözle görülür bir şaşkınlıkla bakarken kıkırdamama engel olamamıştım.

Tüm yüzler bana dönerken kıkırdamama bir son vermiş ve 'Ne var?' bakışları atmaya başlamıştım. Melih abim yüzüme ağzı açık bakarken bu hali öyle komik duruyordu ki! Bir daha gülmemek için kendimi kasarken, Melih abi odadaki bu sinir bozucu sessizliğe bir son vermek istemiş ve söze başlamıştı.

"Gülebilirsin Ecrin. Kasma kendini. Siz gençler rahatınızı hiç bozmayın. Birer çay isteyeyim ben hemen Necdet amcanızdan. Sizler de yeni öğrencilerimiz öncelikle hoşgeldiniz. Ayakta kaldınız oturun şöyle. Kumsal ve Mira siz de sandalyelere oturabilirsiniz. Aras, Defne ve Ecrin siz ayakta kalın bakalım." bu sefer ağzı açık bir şekilde etrafa boş bakışlar atan bendim. Bu adam ne kadar rahattı böyle.

Gözlerimi devirerek Melih abiye bakarken suçu üstlenip buradan ayrılmak istiyordum. İlk gündü. İkinci dönemin ilk günü. Annem beni öldürecek!

Melih abi konuşmamız için bizi beklerken herkesin bakışları yine üzerimdeydi. Kavgalarda genelde açıklamayı ben yapar, suçlu isek suçlu, değilsek olmadığımızı kuzenimiz olsa bile Melih abiye saygılı bir şekilde anlatır cezamız varsa alır ve odadan çıkardık. Bu yüzden her zamanki gibi Melih abim benim konuşmamı bekliyordu. Ama bu sefer o rahatsa bende rahatım havasıyla dalga geçerek olayı anlatmayı planlıyorum. Bu düşünceme kendi kendime gülerken konuşmak için dudaklarımı araladım.

"Şimdi hocam. Olay şöyle oldu..." konuşmaya başladığımda susadığımı hissetmiş ve devam edemeden ağzım yine açık bir şekilde öylece Melih abiye bakakalmıştım. Sonra bir an canım vişneli meyve suyu çekti ve ağzımdan çıkan kelimelere kulak asmayarak Melih abiden meyve suyu istedim. "...Ben bir vişneli meyve suyu alabilir miyim acaba?" Melih abim vişneli meyve suyuna aşık olduğumu en son ona 10 koli vişneli meyve suyu aldırdığımda ve bir hafta içerisinde bitirdiğimde anlamıştı. İçmediğim bir günümde de nasıl felaket bir durumda olduğumu da en iyi o biliyordu. Bunun için gözlerinin içi korkuyla kaplanmıştı. Vakit kaybetmeden telefonuna uzanıp 5 tane vişneli meyve suyu istemiş, bir dakika içerisinde burada olmasını söylemişti.

Olayı bilen bizim tayfa kahkahalara boğulurken, olaydan bir haber olan yeni arkadaşlarımız müdürümüzün bu hallerini gördükçe dehşete düşüyorlardı. Melih abinin istediği gibi bir dakika içerisinde gelen 5 tane vişneli meyve suyunu 5 dakika içerisinde içip bitirirken derin bir nefes vermiştim. İçim rahatlarken dünyanın en güzel dakikaları ilan edecektim bu anları.

Melih abim sabırsızca beni beklerken artık konuşmam gerektiğini anlamıştım. Daha fazla zaman kaybetmeye gerek yoktu. Olayı üzerime alıp cezamı çekecek ve yeni bir güne vişneli meyve suyu içerek güzel bir başlangıç yapacaktım. Melih abi hadi dercesine elini sallarken 'Tamam be!' adlı bakışlarıma maruz kalmıştı.

KOLYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin