Multimedia: Baha ve Aras (Baha Aras'ın küçük kardeşi)
Aras arabayı havaalanının girişinde durdurduktan sonra içeride bizi bekleyen Yağız ve Melih abimi işaret etti.
"Onların yanına git. Bende arabayı park edip geliyorum." başımı sallayarak arabadan indim. Tam kapıyı kapatacakken valizler aklıma geldi ve başımı içeri geri soktum.
"Valizleri indirelim. Bekle biraz Melih abimi çağıracağım." Aras onaylayan bir şekilde başını sallayarak göz kırptı ve beklemeye başladı. Kapıyı çok ses çıkmaması için yavaş ve dikkatli bir şekilde kapattım. Aras'ın çok beklememesi için hızlı adımlarla içeride bizi bekleyen Melih abim ve Yağız'ın yanına gittim.
"Melih abi valizleri taşımamda yardımcı olur musun? Hepsini taşıyamayacağım da."
"Geldiğin iyi oldu. Az bekleyin şurada lavaboya gideceğim." Melih abide benimle aynı anda konuşunca dediklerini anlamakta zorluk çeksem de anlamıştım. Kısa bir süre Melih abinin suratına baktım.
"Ne?" verdiğim tepkiden pek hoşlanmayan Melih abi gözlerini devirerek karşılık verdi soruma.
"Ne ne Ecrin. Lavaboya kadar gideceğim kızım işte. Yağız taşısın." kaşlarım sinirle çatılırken Melih abimin bunu bilerek yaptığını biliyordum çünkü gülüyordu. Elini yanağıma getirerek makas aldı ve wc yazan tabelayı takip etti. Çatık olan kaşlarımla Yağız'a döndüğümde çarpık bir gülüş yerleştirdi yüzüne. Gözlerimi kısarak baktım bende. Omuz silkti o da. Başımı olumsuz anlamda sallayarak Aras'ın arabasına doğru yol aldım.
"İstersen yardım edebilirim." Yağız'ın ben çok uzaklaşmadan kurduğu cümleye karşı durdum. Topuklarımda Yağız'a doğru dönerek tek kaşımı kaldırdım. Az önceki gülümsemesi hala yüzünden gitmemişti. Bende aynı şekilde gülümsedim kendisine. Bu sefer o kaşlarını kaldırdı.
"Yok ben almayayım..." başımı sola doğru çevirerek arkama bakmaya çalıştım. Yanlış görmediysem Aras'ın arabasının hemen arkasına abimler arabalarını park etmişlerdi. İçinden de Uraslar inmişti. Sağ elimi kaldırıp arkamı gösterdim. Ve cümleme devam ettim. "...Onlar yardım eder." Yağız'ın bakışları benden arkama kaydığında kaşlarını çattı. Sanırım bu durumdan pek hoşlanmamıştı. Yüzümdeki sırıtışla arkamı dönerek abimlere doğru ilerledim. Ben onların yanına gidesiye kadar onlar arabanın bagajını açmış, valizleri indiriyorlardı. Eymen onlara doğru ilerlediğimi gördüğünde koşarak yanıma geldi. Kollarını açarak vücudumu kolları arasına aldı. Şaşkın bakışlarımla etrafa bakarken Doğaç'la göz göze geldik. Bana kahkaha atarak bakmaya başladı. Yüzümü buruşturup 'Beni kurtar!' diyerek dudaklarımı oynattım. Doğaç ise başını olumsuz anlamda sallayarak elindeki valizleri gösterdi.
"Açaydım gollarımı gitme diyeydim." Eymen benim hareketlenmelerime karşılık kurduğu cümle ister istemez gülmeme neden olmuştu. Kollarımı zor bela kurtarıp bende Eymen'e sarıldım. Başta şaşırsa da sonra kollarını daha sıkı sardı.
"Tamam bırak artık da abimlere yardım edelim." Eymen omzumda olan başını salladı. Pek bırakma meraklısı değildi anlaşılan. Sırtında olan kollarımı alıp Eymen'in göğüslerinin üzerine koydum. Kas da vardı çocukta maşallah. Var gücümle Eymen'in vücudunu kendimden ayırdıktan sonra abimlere doğru koşmaya başladım. Uras'ın elinde benim büyük valizim, Doğaç'ın elinde ise küçük valizim vardı. Rüzgar abimin elinde de Aras'ın eşyaları vardı. Sırt çantamı Kaan abimin elinden alarak koluna girdim. Aras, bagajla işimizin bittiğini anladığında arabayı çalıştırdı tekrar. Bizim yanımızdan hızla uzaklaşırken bizde içeri girdik. Yağız az önceki hareketlerinden kurtulmuş, eski soğuk haline geri dönmüştü. Boş bir alan gözüme kestirdiğim de sağ elimi kaldırarak işaret parmağımla alanı işaret ettim. Bütün bakışlar elimin işaret ettiği yöne kaydığında aynı anda hareketlendik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLYE
Teen FictionO küçük kalbi ile heyecan ve kaybetme korkusu içinde gözü gibi baktığı kolyesini , farkında olmadan düşürdüğü parkta bir daha bulamayan Ecrin... Sabah akşam ağlayarak, yıllarca aradı. Son bir kaç yılda ümidini kaybetmişti ki karşısına çıkan bir o k...