13.Bölüm

146 20 29
                                    

Multimedia: Bu bölümde geçen BTS grubu. Sol baştan J-hope, Suga, Rap monster, Jungkook, Jimin. Yere çökenler sol baş Jin ve V.

Ne diye sırada beklediğimizi hala çözememiştim. Etrafımızda bulunan her ülkeden hayranı olan bir grubun imza günündeydik ve bizde onlar gibi sırada bekliyorduk. Sıranın ortasında olmamıza rağmen birinci sıradaki kızı göremiyordum, neden? Sıkıntıyla iç çekerken arkamdaki Melih abime döndüm. Aras ve Yağız birazdan geleceklerini söyleyerek yanımızdan ayrılmışlardı. Sırada sadece ben ve Melih abim vardık.

"O kadar paran varken VIP değilde neden sıra? Bunu bana bir açıklar mısın?" Melih abim gülerken telefonu çalmaya başladı. Gözlerimle cebini işaret ederken açmasını söyledim. Melih abim gülmeyi bırakarak elini cebine attı. Cebinden çıkardığı telefonu arayan kişiye bakmadan açtığında, bulunduğumuz ortamın sesinden karşı tarafı duyamayacağı için sol eliyle kulağının birisini kapatmıştı.

"Alo?" bir süre karşı tarafı dinledikten sonra 'Tamam.' diyerek telefonu kapatmıştı. Ben bakışlarımı ondan alarak hala önümüzde bulunan sıranın ilerlemeyişine yakınmaya başladım. Hiç beklemediğim bir anda Melih abim beni kendisine çekerek kolunu omzuma attı. Ani çekişiyle dengemi kaybetmişken Melih abime çarpan bedenim yere düşmekten son anda kurtulmuştu. Şaşkın gözlerle Melih abime bakarken o bana başka bir yeri gösteriyordu. Gözlerimi gösterdiği yere çevirirken sinirle bağırmak için ağzımı açmıştım ki Melih abim eliyle ağzımı kapattı. 

Yağız ve Aras geleceklerini söyleyerek yanımızdan ayrıldıktan sonra VIP bölümünden bilet almış, imza sırasının en başına geçmiş bana el sallıyorlardı. Yağız ve Aras diyorum -bende bilmesemde- çünkü gayet hayatlarından memnun duruyorlardı. Melih abim kolumdan çekiştirerek sıradan çıkardığında bir daha oraya nasıl gireceğimizi düşünemeden edememiştim. Kuyruğun sonunun nerede olup olmadığına bakmak için başımı geriye çevirdiğimde öne dönmem bir oldu. Kuyruğun sonu görünmüyor, kim bilir nereye varıyordu.

"Ya! Ne diye sıradan çıkardın ki? Sıranın sonu belli değil! Oysaki o yakışıklı çocuklardan imza alacaktım ben! Hey kime diyorum YA?!" beni dinlemeden çekiştirmeye devam eden abime sinirle bağırmaya devam ederken çevremizde bulunan insanların gözleri üzerimizdeydi. Benim bağırmamdan mı yoksa yakışıklı gördüklerinden mi bilmem ağızları açık bize bakıyorlardı. Gözlerim kızlara bakarken kısılmış, Melih abimin sahiplenircesine koluna yapışmıştım. Uzun bir yürüyüşün ardından sıkıldığımı belirtircesine derin bir nefes vermiştim dışarı. Nefesim hava soğuk olduğu için sigara dumanı gibi havada yayılıyor kısa bir süre sonra kayboluyordu. Bunu yapmayı çok seviyordum. Ne kadar küçük bir kız çocuğuymuşum havası versede. 

"Etrafa bakınacağına al şunu boynuna tak sıra sende aptal." boynuma geçirilen VIP kartıyla dalmış olduğum yerden gözlerimi çektim. Yağız boynuma kartı astıktan sonra beni öne doğru itti. Ne yani onca zaman boşu boşuna mı beklemiştik. Merdivenleri çıkarken aklımda dolaşan soruyu onlara yönelttim. 

"Zamanımı boşu boşuna harcadınız bunu biliyorsunuz değil mi? Bunu daha sonra sizlere ödeteceğim. Ah sinir bozucu." söylenmeye devam ederken grubun masasına kadar geldiğimin farkında değildim. Üyeler gülümseyerek bana bakarken ne yapacağımı şaşırmış, elim ayağıma dolanmıştı. Tokalaşmak için elimi uzatırken bana tip tip bakmakta olan Suga -onları araştırırken adlarını da ezberlemiştim- ne yaptığımın farkına varmamı sağlamıştı. Elimi hızla kendime çekerken 90 derecelik açıyla eğilerek onların selamını vermiştim. Arkamdaki sıradan yüklesen kahkahalar ile kaşlarımı çatarak arkamı döndüm.

"Ne gülüyorsunuz?! Türküz biz unutmuşum Kore'de olduğumuzu." beni umursamadıklarını birbirlerine dayanarak gülmelerinden anlamıştım. Yağız elinde tutmuş olduğu telefonu Aras'a uzatmıştı. Aras bana bakarken yüzünde oluşan gülümsemeyi biliyordum. Instagram'a attığım videoyu görmüştü ve şimdi o bana aynısını yapıyordu. Aras'a 'Pekala bunu sen istedin.' Bakışı attıktan sonra önüme döndüm. 

KOLYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin