Multimedia: Egehan
Bazen 'Üzülsem mi sevinsem mi?' diye düşünürsünüz ya hani. Ortada kalır nasıl tepki vereceğini bilemezsiniz. O durumdaydım işte ben. Evet sevinebilirdim. Çünkü Yağız sınava girmemişti ve Aras ile birlikte gidebilecektik bu geziye. Ama bir yandan da yağız'ın gerçekten de iyi olup olmadığını ve bu sınavda da birinci olarak ona beni geçemeyeceğini göstermeyi çok istiyordum. Fazla... rahattı sanki. Bu okulda yapılan her sınava girmek zorunluydu. Mazeretin olmadığı sürece.
Bir süre ne diyeceğimi bilemesem de Aras'ın gülmesi beni de gülümsetmişti. Her sınavdan kaçacak değildi ya. Mutlaka girecekti herhangi bir sınava. Bunu ona diğer sınavlarda da kanıtlayabilirdim. Şuan Aras ile gidebileceğim için mutlu olmam gerekiyordu.
"Hazırlığını yap Aras. Oraya biz gidiyoruz." diyerek Aras'a döndüm. Yüzündeki ifade 'Orayı dağıtalım güzelim!' diyordu adeta bana. Başımı sallayarak kamelyadaki yerimi aldım.
"Bizi hiç düşünen yok ama!" ayakta durmaktan yorulmuş olan Kumsal sitem ederek oturdu karşıma. Mira sırıtarak Kumsal'a döndü yüzünü.
"Bırak kızım gitsin bunlar. Nasıl olsa Maviş'in abileri gitmiyor." başta ne demek istediğini anlamayıp yüzüne bön bön bakmıştım. Olayı kavradığımda ise oturduğum yerden doğrularak Mira'nın koluna vurdum bir tane.
"Çarparım bir tane şuradan sana. Ne diyorsun kız sen? Abilerim onlar benim. Bari kardeşinin yanında yavşamayın be!" yapma bir sinirle konuştuğumda ikisi de gülmeye başlamıştı. Bende gülerek yerime oturdum. Aras ciddi bir yüz ifadesiyle konuşmaya başladı.
"Ecrin... Abilerin elden gidiyor Maviş. Sen şimdi kimden para çalacaksın? Sakın biz geldiğimizde bunlar evlenmiş olur?" son kurduğu cümlede dehşete düşmüş gibi konuşmuştu. 'Olmaz bundan.' bakışları attım kızlara. Onlar da başlarını olumsuz anlamda sallayarak konuşmaya başladılar.
"Sanane koçum he sanane!" Aras ne zaman abimler hakkında laf atsa ikiside -bende henüz çözemedim- aynı cümleyi kuruyorlardı. Yine aynı şey olmuştu ve biz buna zor olsada alışmıştık. Fakat abimler henüz alışamamışlardı. Aras'ın konuşmasına gerek yoktu. Abimlerin içerisinde bulunduğu en ufak bir hareket yaptığında bile aynı anda konuşuyorlar, abimlerin irkilmelerine neden oluyorlardı. Bazen sırf abimleri korkutmak için bile bunu yaptığımız oluyordu.
"Ecrin sen dil eğitimi almaya başladığında kaç yaşındaydın?" kısa bir düşünceye kapılsam da cevap verdim.
"Dörttü sanırım." Aras başını sallayarak onayladı ve tekrar konuşmaya başladı.
"Hangi dillerdi?" genel olarak bilinmesi gereken dilleri biliyordum. Ek olarak da kendi istediğim diller vardı. Onları da öğrenmiştim.
"İngilizce, Almanca, Fransızca, Portekizce ve Korece. İlk üç dil öğrenmem gereken dillerdi. Koreceyi ve Portekizceyi kendim öğrenmek istemiştim." Aras sinsi gülümsemesini yüzüne yerleştirdi ve bir süre bana baktı. 'Ne var yine?' dercesine kafamı salladığımda sırıtmaya başladı.
"Korece bilmen ne güzel oldu öyle. Oranın tozunu attırıp geleceğiz. Senden yararlanacağım." diyerek sırıtmaya devam etti. Oysaki onunda İngilizcesi vardı. Ve bildiğim üzere Kore'de genç yaştaki herkes İngilizce bilmek zorundaydı. Neden Korece konuşmamı istediğini bilmesem de gözlerimi devirerek başımı olumlu anlamda salladım.
Konuşmamızın bitmesiyle okulda yankılanan zil sesi deneme sınavının bittiğini gösteriyordu. Hepimiz ayaklanırken okul girişine doğru ilerledik.
***
"İki gün önce düzenlemiş olduğumuz deneme sınavlarının birinci ve ikincileri açıklanmıştır. 11. sınıflardan gidecek olan iki kişi derse girmeden yanıma uğrasınlar lütfen. 9. sınıflar birincisi Zeynep Baltacı. 9. sınıflar ikincisi Tunahan Ergün." Müdür birinci ve ikincilerin adlarını okuduğunda 9'lardan büyük bir alkış tufanı kopmuştu. Öğrenciler heyecanla kürsüye çıkarlarken müdür -yani Melih abi- onlara plaketlerini vererek yerlerine gönderdi. Aynı şey 10. sınıflar içinde tekrarlandığında çocukların heyecanı ve mutlulukları yüzlerinden okunuyordu. Gülümsedim bende. bir zamanlar bende onlar gibiydim. Mutlu olur heyecanlanırdım. Aileme söylemek için saatler sayar, okul çıkışında eve koşarak giderdim. Eve girer girmez anneme sarılır ve birinci olduğumu söylerdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLYE
Teen FictionO küçük kalbi ile heyecan ve kaybetme korkusu içinde gözü gibi baktığı kolyesini , farkında olmadan düşürdüğü parkta bir daha bulamayan Ecrin... Sabah akşam ağlayarak, yıllarca aradı. Son bir kaç yılda ümidini kaybetmişti ki karşısına çıkan bir o k...