Multimedia: Mira ve Kumsal
Çalan telefonumun zil sesi ile araladım gözlerimi. Uykulu bakan gözlerim ile telefonumu bulmaya çalışırken, telefonum hala çalmaya devam ediyordu. Gözlerimi geri kapatarak sesin nereden geldiğini dinledim. Elimi başucumda duran komidine uzatarak telefonumu elime aldım. Aralıksız beni aramaya devam eden bu şanslı kişi benden kesinlikle güzel dilekler alıyordu. Kimin aradığına bile bakmadan telefonun artık susmasını istediğim için yeşil ışığı sola doğru kaydırdım.
"Alo?" uykulu çıkan sesim çatallaşarak çıkmıştı dışarıya. Endişeli çıkan karşı tarafın sesini beynim henüz algılayamadığı için telefonu kulağımdan uzaklaştırıp kimin aradığına baktım. Çakma Brad Pitt yazıyı bana gülümserken yüzümü buruşturarak telefonu kulağıma geri götürdüm.
"Aras. Biraz daha anlamlı konuşsan. Ya da konuşsanız." Telefondan Aras'dan çok kızların çığlık sesleri geliyordu. 'Neredesin? Dün gece ne oldu? İyi misin?' ardı ardına sıralanan sorular nedeniyle yattığım yerden kalkarak yatağa oturdum.
"Aras, elimi yüzümü yıkadıktan sonra seni arayacağım." telefonu kapatırken Aras'ın zor bela beni onayladığını duydum. Telefonu yatağın üzerine fırlatarak banyoya ilerledim. Banyo kapısının kulpunu kavradıktan sonra aşağı indirerek ileri ittim. Fakat kapı açılmadı ve sağ kolum kapıya çarptı. Çarpmanın etkisiyle acıyla inledim. çarptığım yer büyük ihtimalle dün sıktıkları yerdi. Kolum zedelenmiş, zedelendiği yetmiyormuş gibi bir de üstüne morarmıştı.
Sinirle kolumu tutarken kapının kulpunu güzelce kavradım ve aşağı indirerek ileri ittirdim. Kapı bu sefer zorlanmadan açılmıştı. Ne vardı ki ilk denememde açılmayacak? Banyoya adımımı sağ salim attığımda lavaboya yöneldim. Çeşmeyi açarak ilk önce kremli olan kolumu sonrada yüzümü yıkadım. Askıda duran havluyu elime alıp banyodan çıkış yaptım. Elimdeki havluyla yüzümden damlayan suları silerken yatağa ulaşmış ve telefonu elime almıştım. Artık yüzümde su kalmadığına dair kanaat getirdiğimde havluyu yere fırlatarak telefonun şifresini girdim.
Son arananlardan Aras'a çağrı attım ki dakikalar ona girsin diye. Kısa sürede bana geri döndüğünde telefonu açarak kulağıma götürmüştüm ki refleks ile geri çekmem bir oldu. Hala bağırmaktan boğazları ağrımayan Kumsal ve Mira susmak bilmiyordu. Hem benim kulaklarımın hemde Aras'ın kulaklarının ırzına girmekten çekinmiyorlardı. Ellerimle ritim tutarak susmalarını beklerken, odamdan çıkmak için kapıya yöneldim. Koridorun sonunda bulunan banyoya ilerleyerek içinde bulunan ecza dolabından dün abimin sürdüğü krem ile bandajı aldım. Kolumun son halini annem görmemeliydi. Yoksa ya bu evden cenazesi çıkar ya da bayılırdı. O böyle şeylere pek gelemezdi.
Aşağı inmek için merdivenlere yöneldiğimde telefondan bağırış sesleri daha kesilmemişti. Daha fazla dayanamayacağımı anladığımda sinirle nefesimi dışarı verdim. Yapmış olduğum tek bir hareketle bağırışmalar kesilmiş ortamı büyük bir sessizlik kaplamıştı. Telefonun diğer tarafında hareketlenmeler olurken telefonun el değiştirdiğini Aras'ın sesinden anlamıştım.
"Kısaca ikisi de iyi olup olmadığını soruyorlar." Merdivenlerin son basamağında kısa bir duraksama yaşarken gülmeden edemedim. Gerçekten böyle anlarda iki kelime ile içlerinden geçen düşünceleri söylemek yerine kendi buldukları bir lehçeyle konuşuyorlardı. Yeri geldiğinde anlıyordum ne dediklerini ama bazen abartıyorlardı. Ki ben bile anlamakta güçlük çekiyordum. İşte şuan anlamakta güçlük çektiğim lehçelerini kullanıyorlardı.
"Anladım sayalım biz onu. İyiyim. Yani biraz kötü olabilirim. Ama iyiyim. İyiyim ben ya..." Aras'a laf yetiştirmeye çalışırken elimdeki bandajı ilk karşıma çıkan kişinin eline tutuşturarak bileğimi işaret etmiştim. Elimdeki kremi alarak sürdükten sonra bandajı koluma sararken fazla sıkmış ve acıyla inlememi sağlamıştı. "...ahhh yavaş olsaydın iyiydi be abi!" bakışlarımı duvardan alıp kolumu saran abime çevirdiğimde bunun Kaan abim olması isteyeceğim en son şeydi. Gözlerindeki anlam veremediğim bir ifadeyle bana bakarken telefonda "Hıhı çok iyisin bakıyorum da." nidaları çeken Aras'a cevap verecek durumda değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLYE
Teen FictionO küçük kalbi ile heyecan ve kaybetme korkusu içinde gözü gibi baktığı kolyesini , farkında olmadan düşürdüğü parkta bir daha bulamayan Ecrin... Sabah akşam ağlayarak, yıllarca aradı. Son bir kaç yılda ümidini kaybetmişti ki karşısına çıkan bir o k...