BÖLÜM 3

5.5K 544 202
                                    

multimedia: Safiye Hüseyin ilk Türk hemşire

        

    JÜLİDE

  Mart/2003

  Hayatında bir çağın kapanıp başka bir çağın açıldığını düşünen Jülide koskoca üç ayın nasıl geçtiğine anlam veremedi. İnişlerle çıkışlarla son derece hareketli bir dönemi geride bırakıp, yeni ve yabancı odasında sıcacık oturuyordu. Bahar kendini bu küçük köyde tüm güzellikleriyle gösterse de havalar hâlâ soğuktu. Neyse ki hava kararmadan önce sobayı yakmıştı, çünkü güneş battıktan sonra soğuk insanın içine daha fazla işliyordu. Sobanın üzerinde buhar çıkarıp tıkırdayan çaydanlığın sesi ve demlenmiş çayın kokusu odayı doldurmuştu. Cılız ışık yayan sarı ampule sobanın üstündeki delikten tavana yansıyan alevlerin dalgalanması eşlik ediyordu.

  "Vay be! Nereden nereye, şu halime bak! Soba gümbürtüsü, çaydanlık tıkırtısı ve adapte olmaya çalıştığım yalnızlık..."

  Sihirliymiş hissi uyandıran ortamı, çanta içerisinde unutulmuş boğuk boğuk çalan telefon sesi bozdu. Jülide önce etrafına bakındı, göremeyince çantasından çıkarmamış olduğunu hatırladı. Kalktığında ne kadar yorgun olduğunu hissedip bıkkın bir halde dış kapının yanındaki duvara asılmış metal askılığa yürüdü ve çantasına uzandı. Telefonunu eline aldığında yüzünde bir gülümseme belirdi. Sesine canlılık katarak açtı.

  "Efendim anne?"

  "İyi akşamlar yavrum nasılsın?"

  "İyiyim, sen nasılsın? Babam nasıl?

"İkimiz de iyiyiz, seni merak ettik. Yemek yiyecektik, sen geldin aklımıza..."

  Annesinin sesi boğuldu bir süre. Jülide "Kesin ağlamak üzeredir şimdi," diye düşünerek dikkatini başka yöne çekmeye çalıştı: "Anne bu gün sobayı problem çıkarmadan yaktım, düşüne biliyor musun? Ne patladı ne de tüttü..."

  "Aferin sana! Ben de sobayı mutlaka yak diyecektim ağzımdan aldın. Havalara aldanma çocuğum çarpar üşütürsün, çok çabuk kaparsın sen Allah korusun... E, günün nasıl geçti alışabildin mi biraz?"

  "Alıştım anne. Bugün görevlendirmeye gittiğim köyün sağlık ocağındaki arkadaşlarla tekrar aşıya çıktık. Hem bana bağlı diğer köylerin hem de onların aşılarını yaptık birlikte. Bitirdik ama sorma, ayaklarıma kara sular indi. Ben yokken sağlık müdürlüğünden malzemeler gelmiş, sağ olsun Hüsnü Amca içeriye almış hepsini. Zor olan kısmı atlattık ya bundan sonra sistemi oturturum herhalde."

  "İnşallah yavrum inşallah... Bak, iyi ki okul kaydını yaptırıp dondurmuşsun. Süheyla'nın babası söylemiş babana, öğrenim durumundan tayinin hemen çıkarmış. Gelirsin tekrar buraya, bizim de gözümüz arkada kalmaz. Hem fena mı ikinci üniversiteyi okuyacaksın. Aferin kızıma, şu bir sene hayırlısıyla bitsin."

  "Anne! Bak şimdi karnıma kramplar girdi, okul deyince. İyi mi oldu bilmiyorum, ağabeyimin gazına geldim."

"İyi oldu elbet kızım. Yemeğini yedin mi? Aç kalma sakın, yemek yapmayı da öğrendin bahanen olmaz artık. Köyde her şey bulunmaz, fırsat buldukça Kozan'a git alışveriş yap."

"Tamam, yedim merak etme anne. Hadi selam söyle babama, ben biraz dinleneceğim, size iyi geceler!"

"Sana da kızım, dikkat et kendine! Bir şey olursa hemen ara oldu mu?"

"Peki, görüşürüz anne."

"Görüşürüz yavrum."

Jülide annesinin daha fazla duygusallaşıp ahiret sorularına maruz kalmamak için telefonu kapattı. Tekrar sessizliğe gömülen odasında kendine ait yeni evini incelerken gülümsedi ve insanoğlunun değişkenliklere ve zamana karşı ne kadar kolay adapte oluşunu düşündü.

Çok değil daha üç ay önce birileri, adına sağlık evi denilen küçük bir kutunun içinde yaşamına devam edeceğini ve gece gündüz ders çalışıp uğruna bunalıma girilen memurluk sınavını geçip buraya yerleşeceğini söylese güler geçerdi.

Üniversite sınavına hazırlık dönemi çok meşakkatli geçmiş ve sınav günü tam bir kâbus olmuştu. Stresin tetiklediği karın ağrısı yüzünden bildiği soruların çoğunu yapamamış, çocukluğundan bu yana hayalini kurduğu kimya mühendisliğini tutturamamıştı. Sonuçlar açıklandığında kararını verip, aldığı puanla tek bir bölüme şartlanmıştı: Ebelik... Zor ve bir o kadar da emek isteyen bölümü başarıyla tamamlayarak mezun olduğu sene ağabeyiyle girdikleri iddia yüzünden bir kez daha üniversite sınavına girmişti. Ayrıca eğitim hayatını tamamlayanların çekmek zorunda oldukları eziyetli memurluk sınavına da. Jülide'nin hayatı küçük yuvarlakları dışına taşırmadan karalayarak bambaşka bir boyuta sürüklenmişti sanki... Neler olacağı hakkında en ufak bir fikre sahip olmadığı muammanın içine sürükledi kendini.







































"AL" KİTAP OLDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin