3. BÖLÜM:GÜNEŞ HEP DOĞAR

137 26 4
                                    

Hayatımın gün yüzüne çıkmaması için büyük çaba sarf ettiğim bölümünü hiç tanımadığım birine anlatmak ne kadar doğruydu bilmiyordum ama Doktor Erim'in diğerlerinden bir farkı vardı. O, hikayemi dinledikten sonra beni ben olarak kabullenirdi. En azından öyle olmasını temenni ediyordum. Sonuçta beni ölümden yaşama döndüren çabalar onun ellerinden çıkmıştı. Bu düşünceler eşliğinde mantığımı devre dışı bırakıp kalbimin sesini dinledim. Daha sonra evimin rutubet kokusu eşliğinde derin bir nefes aldım.

Çok küçüktüm. O yüzden pek fazla hatırlamıyorum ama annemle babamın öldüğü gece ikisinin de kanlar içinde yerde yattıklarını çok iyi hatırlıyorum. Komşular, akrabamız olmadığı için beni yurda verdiler. 5 sene orda kaldım. En korkunç 5 sene. En azından ben öyle sanıyordum. Ta ki karaltıyla tanışana dek. Diğer çocuklarla oyun oynarken,yemek yerken her anımda benimleydi. Duman gibi. Saniyeler içinde belirip aynı hızla kayboluyordu. Konuşmuyordu ama sesini kalbimin derinliklerinde hep hissediyordum sanki. Bir gün çocuklardan birine bahsettim. Beni yurt müdiresine söyledi. Ertesi gün kendimi akıl hastanesinde bembeyaz bir odada buldum. 2 sene kaldım orda. İşkence,hakaret,sözlü taciz... Kabusu yaşadım. Bu süre boyunca da karaltının varlığı hep benimleydi ama ben o yokmuş gibi davrandım. Bir an önce ordan kurtulabilmek için.

Doktor Erim'in farkında olmadan gözlerinden dökülen yaşları gördüğümde daha fazla devam etmedim konuşmaya. Belli ki yaşadıklarım ona çok ağır gelmişti. Elimi uzattım ve gözyaşlarını sildim. Daha sonra da ellerini tuttum.

"Özür dilerim."

Birden ayağa kalktı ve tüm gücüyle bana sarıldı. Diğerleri gibi beni deli olmakla suçlamamış,aptal diyerek hakaret etmemişti. O an içimdekileri dökmekle çok doğru bir karar verdiğimi anladım. O bambaşkaydı.

"Bir şey oldu Alina. Seni ilk gördüğüm andan itibaren bana bir şey oldu. 27 yıllık hayatımda daha önce hiç böyle hissetmemiştim."

Şaşkın şaşkın ona baktığımın farkındaydım ama kelimeleri bir araya getirip doğru dürüst bir cümle kuramıyordum. Sadece bakıyordum.

"İlk kez böyle. O kazadan sonra seni getirdiklerinden beri böyle."

Hala devam ediyordu. Büyük bir merakla konuşmanın sonunun nereye gideceğini bekliyordum.

"Benimle gel. Bundan sonra eksikliklerimizi birlikte olarak tamamlayalım."

Çıkma mı teklif ediyordu yoksa bana acıyor muydu? Her ne olursa olsun ikimiz imkânsızdık. Ben hayatı türlü ızdıraplarla geçmiş genç bir kızdım. O ise benden yaşça büyük,saygın bir doktor.

"Ölmemen için gece gündüz dua ettim hep. Saf güzelliğinin altındaki masumiyet, ölümle pençeleşirken bile tebessümle kıvırıyordu dudaklarını."

Kalp atışlarım hızlanmıştı. İlk kez böyle iltifatlar alıyordum ve kendime itiraf etmek her ne kadar zor olsa da hoşuma gitmişti. O sırada Erim'in arkasına takıldı bakışlarım. Karaltı ordaydı. Yine gelmişti. Ama bu kez tehditkardı. Elleri olduğunu düşündüğüm duman topluluğu havaya kalktı ve Erim'e vurmaya hazırlandı. Dudaklarımdan dökülen çığlıkla beraber tüm gücümle Erim'i yana itikledim. Karaltı kaybolmuştu. Bense Erim'in üzerinde öylece kalakalmıştım. Gülümsüyordu.

"Bu evet demek mi?"

...........................

Şu anda onunla aynı arabada onun evine gitmek aptallık mıydı? Bence değildi. Ne olursa olsun mutluluğu hak ediyordum. Ayrıca ben de Erim'e karşı boş değildim. Kendimi beni yola itikleyen arkadaşlarıma tesekkür ederken buldum bir an için. Sonuçta eğer o kaza olmasaydı Erim'le hiç tanışamayacaktık. Bu sebeple intikam duygularımı bir kenara bırakıp anın tadını çıkarmaya başladım. İlahi adalet nihayet benim için tecelli etmişti. Sonbahar yapraklarıyla kaplı bir sokaktan döndüğümüzde Erim arabadan indi ve kapımı açarak benim de inmeme yardımcı oldu. Burası gerçekten güzeldi. Birlikte büyük bir kapıdan geçtik ve nihayet karşımıza kocaman bir ev çıktı. Erim elini uzattı.

RUH VE KADERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin