-22-

290 14 3
                                    

Merhaba! Yeni bir bölüm ile karşınızdayım. Boş ⭐yıldızı lütfen ★ doldurmadan geçmeyin. Mültimedyada yeni iki karakter var. Unutmadan yazım yanlışları için şimdiden özür dilerim. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. :-*

- Herkes iyi okumalar

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

  Kalbiniz ağzınızda atar, miğdeniz bulanır, başınız döner ve elleriniz titrer. Ya çok heyecanlısınızdır, ya çok korkuyor, ya da çok sinirli. Kulaklarınız uğuldar, ses kısık kısık kısık ulaşır kulaklarınıza, gözlerini buğulu görür etrafı, burnunuz işlevini bitirir ve nefes alamaz olursun.

Aynen de o durumdaydım şuan. Heycandan değil ama, korkudan ve sindirden. Korkuyorum çünkü Ayaz şuan Sinan' nın kollarında ve durumu kötü yanii kötü gözüküyor. Sinirliyim çünkü o şerefsizler hem kızımı, hem kocamı yaralamış bana  ölümü tattırmıştı.

Onları yaralayarak beni öldürmeye çalışmıştı. Bu... Haince ve iğrenç bir davranıştı. Her zaman herkese - affedilebilecek bir şey yaptığı sürece - bir şans tanımış ve sabır göstermiştim. Kimseye ölümü yakıştıramamış, yakıştırmamıştım. Kim ölümü hak ederdi ki?! Kim ölümü hak edecek kadar kötü bir şey yapmış olabilirdi. Ayaz' ın ne yaptığını bilmiyordum. Fakat ölümü hak etmediğine adım kadar emindim. Ne olmuştu da böyle iğrenç adamlara bulaşmıştı bunu deli gibi merak ediyordum.

Böyle düşünürken bize bunları yapan yaşatan  insanların sadece ama sadece ölmesini istmemde ayrı bir ironiydiGözlerimi yumup titrek bir kaç nefes aldım. Ev Ceylin' ın hıçkırıkları arasında ağlaması, Bartu' nun bağırıp çağırmaları ve  Dolunay' ın onları engellemek için sarf ettiği cümleler ile doluydu. Sirkelenip kendimi Sinan' ın dediklerini dinlemeye çalıştım. " Güneş! Kendine gel. Bak kapı çalıyor, yanıma gel Ayaz'ı tut bende kapıya bakayım. Hadi!"

Ayağa kalkıp sarsak adımlara Sinan' ın yanına gittim. Gözlerimden akan yaşları umursamadan Ayaz'ın kolunun altına girdim. Çok ağırdı, fazla dayanamazdım. " Gün - eş..." hızla gözlerimi Ayaz'ın gözlerine kilitledim. Adımı fısıldamıştı. Onun ağzından kulağa harika gelen adımı... " Yorma kendini bebeğim. Lütfen Ayaz dayan, ıhıhı bak beni bizi bırakmak tamama mı? Dayan hı bak lütfen! " gülümseyip anlıma bir öpücük bırakırken, gözleri kapanıyordu, bedeni daha da ağırlaşıyordu...

" Aman Allah'ım Ayaz!" duyduğum kadın sesi sesin geldiği tarafa bakmaya başladım. Sarışın, mavi gözlü, güzel bir fiziği olan bu kadın kocamı nerden tanıyordu. Hızla yanımıza gelirken arkasındaki adamda bir hayli endişeli gözüküyordu. Kadın Ayaz'ın koluna bakarken kaşlarım çatıldı. " Ne yapıyorsun? Sinan hastaneye girmemiz lazım!"

" Doktorum ben canım. Emre arabadan çantayı getir hemen!" adının Emre olduğunu öğrendiğim çocuk koşar adım dışarıya çıkarken kadın beni şöyle bir süzdü. Bakışlarında küçükseme vardı sanki? Hayır hayır ben ön yargılı değildim, bu kadın kendini birşey sanıyordu sadece. Odada sadece bir tane üçlü ve ikili koltuk vardı. Hemen birkaç battaniye kapıp yer yatağı yaptım. Sinan şömineyi yakarken, Emre de gelmişti.

Kadın Ayaz'ın üstünü çıkartırken Emre' nın getirdiği çantadan gerekli birkaç malzeme aldı. İçimdeki kıskançlık hisseden kurtulmak için kafamı iki yana salladım. Her ne kadar bu kandında hoşlanmadığım bir şeyler olsada benim kocam için uğraşıyordu. Aslında bu bile ona minnet duymamı sağlıyordu. Sinan'ın yaktığı şömine sayesinde ev ısınırken mutfakta sesleri gelen Ceylin, Bartu ve Dolunay üçlüsünün yanına doğru ilerlemeye başladım. Kim bilir onlar nasıldı.

Kurtarıcı PatronumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin