33•

5.4K 465 298
                                    

Elinde böğürtlenli reçel, böğürtlenli marmelat, dondurulmuş böğürtlen, böğürtlenli kurabiyeler ve böğürtlenli pastayla 'vur dedik öldürdün' deyiminin can bulmuş hali olarak sitenin güvenlik kapısına gelmişti. O yunan heykelleriyle yarışacak derecede yakışıklı güvenlik sorumlusu yine oradaydı ve Jongin'i görür görmez kulubesinden kafasını uzatmıştı.

"Yine mi sen?"

Kyungsoo'yu dikizlemek için geldiği zamanlar bu adam tarafından kovulmuştu hep. Şimdi onu tanımış olması çok da sürpriz sayılmazdı.

"Bu sefer ev ziyaretine geldim tatlım, istemesen de açacaksın o kapıyı~"

Elindeki poşeti havaya kaldırıp en afillisinden yapmacık bir gülüş sundu.

"Kim bilir hangi zavallıyı dolandıracaksın."

Gözlerini kısıp şüpheyle süzdü onu uzun adam. Bu zamana kadar dikizleme girişiminde olduğu kişinin Kyungsoo olduğunu hiç çaktırmamıştı ona. Sonuçta 'senin bir sapığın var ve sitedeki herkesin güvenliğinden ben sorumlu olduğum için seni korumak da boynumun borcudur' diyip Kyungsoo'ya da yürüyebilirdi, olmayacak şey değildi.

"Biliyor musun, bugün moralimi sen bile bozamazsın. Şimdi Do ailesine geldiğimi haber verebilirsin."

Oldukça ukala davranmıştı ama adam da bunu haketmişti açıkcası. Sonuçta Kyungsoo'yu görememesinde emeği geçen biriydi. Pekala, bu onun mesleği olabilirdi ama bun Jongin'in umrunda bile değildi.

Uzun adamın gayriihtiyari dediğini yapmasını izledi ve sonunda o devasa -gözünde büyüye büyüye kocaman olan-kapı sonuna kadar açılmıştı.

"Sitedeki kızlardan birinden hoşlanıyorsun sanmıştım."

Tam kapıdan geçmişken arkasından söylenen cümleyle yüzünü uzun adama döndü.

"Ben erkeklerden hoşlanıyorum."

Ve aldığı cevap şuydu;

"Evet, ben de öyle."

•••••

Babasının gece çalıştığını düşününce uyuyor olabileceğini varsayıp kapı ziline basmak yerine Kyungsoo'ya 'kapıdayım' mesajı atmayı tercih etti.

Saniyeler sonra kapı açıldı ve Jongin nefes almayı o an unuttu. Sebebini bilmiyordu... Belki Kyungsoo'nun aşırı sade güzelliğiydi onu böyle donduran. Belki güzelliğine güzellik katan gülümsemesiydi. Ona onun ailesinin evine gelecek kadar yakın olmak da olabilirdi, bilemiyordu.

"Gelsene~" dedi Kyungsoo, eliyle içerisini gösterirken. Ayakkabılarını çıkarmak için elindekilerini Kyungsoo'ya uzatıp utangaçca gülümsedi. Bağcıkcaklarını sökerken kulaklarına kağıt poşet sesi ulaştığında bakışlarını kaldırdı ve Kyungsoo'yu annesi marketten dönmüş küçük çocukların market poşetlerine baktığı gibi aldıklarını kurcaladığını gördü.

"Bu kadar abartmasaydın keşke."

Kyungsoo'nun kaşlarını çatarak söylediği şeye elini 'önemli değil' der gibi savuşturarak cevap verdi Jongin.

Anı bölen şey, içeriden gelen "NEREDE KALDINIZ KYUNGSOO?!" sesi olduğunda ikisi de kapı muhabbettini yeterince uzattıklarını anladı.

İçeriye attığı ilk adımında genizleri yeni temizlik kokusuyla doldu Jongin'in. Kendi evi de asla pis olmamıştı ama bu temizlik kokusu apayrı bir şeydi. Aile hissi uyandıran bir his... Galiba ailesiyle yaşadığı zamanlar boyunca hafta sonlarını bu kokuyla geçirdiğinden öyle geliyordu ona, bilemiyordu.

Kakao Blank •KaiSoo• √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin