"Tanrım..."
Nefes almak için ayrıldıklarında alnını Jongin'in alnına yaslayıp inler bi şekilde söyledi Kyungsoo. Sonunda Jongin ile bir şekilde daha da yakınlaşabilmişlerdi.
Jongin'in kalın dudaklarının boynuna sürtündüğünü hissettiğinde oturtuğu yerde -diğerinin kucağında- sürtünerek hareket etti. Esmer olanın hırıltılı nefesi boynuna çarptığında altında biraz daha büyümüş organa kalçasını bastırdı.
Sıcak parmaklar beline değdikten kısa bir süre sonra tshirtünün yavaşça havalandığını hissetti. Açık olan yerden giren havayla bütün bedeni titrediğinde Jongin'in de sadiseler sonra titrediğini hissetti.
"Kyungsoo?"
Jongin işleri daha ileriye taşımak ister gibi söylediğinde Kyungsoo kahkaha atmak istedi. Bu saatten sonra bir de izin mi istiyordu?
"Jongin?"
Diğeriyle aynı tonda sorduğunda omzunda olan dudaklardan tatlı bir kıkırtı süzüldü. Bir sonraki süzülen şey tshirtü oldu. Kıkırtısına karşılık vermesi Jongin'i cesaretlendirmiş olmalıydı.
Jongin geri çıkıp vücudunu uzunca süzdüğünde Kyungsoo daha fazlasına dayanamayıp diğerinin dikkatini dudaklarıyla dağıttı.
Çok mutluydu! Jongin'in bu konuda çekineceğini düşünüyordu fakat bakir çocuk hiç de bakir gibi değildi. Henüz o noktaya gelmemiş olsalar da Jongin'in hareketlerine bakarak onun tahmininden çok daha fazlası olacağını anlamıştı.
Sırtının yatakla buluşmasıyla eş zamanlı olarak üstüne çıkan adamın yüzüne bakıp ne kadar yakışıklı olduğunu düşündü. O uzun kirpiklerin yanaklarına düşüşüne bile aşık olunurdu ulan!
Tabi o an bunları düşünmenin sırası değildi. Hele hele göğüs uçlarına dokunan dolgun dudaklar varken, inanın hiç sırası değildi.
Kulaklarında çınlayan sesle beraber gözleri aynı anda birbiriyle buluştu. Saat çok da geç olmamasına rağmen misafir falan beklemiyorlardı.
"Kim ki?"
Kyungsoo sorduğunda Jongin'in yüzünden hoşnutsuz bir ifade geçti.
"Boş verelim bence."
Omzunu silkti Jongin. Dudaklarının beyaz tenle buluşmasına saniyeler kala zil susmamak üzere çalmaya başladı.
"Siktir be!"
Kafasını yumulmak üzere olduğu tenden kaldırıp kendini sinirle yatağa attı.
"Pek gidecek gibi durmuyor."
İkisi de kahkaha attı.
"Sinirlerim bozuldu." söylenirken yataktan kalktı Jongin "Üstünü giy sen de."
Yataktan indiğinde yukarı sıyrılmış olan tshirtünü aşağıya indirip kapıdan çıktı. O sırada tshirtünün fazlasıyla uzun olduğuna şükranlarını sunmakla meşguldü.
Saçını düzeltip kapıyı açtı ve Chanyeol'ün sırıtan yüzüyle karşı karşıya geldi.
"Selam!~"
Bir şey demesine fırsat kalmadan içeri girmesini hayret etti. Sonrasında kanepesine yaylanmasına ağzı açık izledi ve sonunda kolayca gitmeyeceğini kabul edip savsak adımlarla Chanyeol'e doğru ilerledi.
Chanyeol ise kafasını kanepede geriye yaslamış Jongin'in kendisine doğru yürüyüşünü izliyordu.
"Neden ayda işemeye gidiyormuş gibi yürüyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kakao Blank •KaiSoo• √
Teen FictionYaoi bir hikayedir. Yani homofobikler go back to where fucking you came from, bitches!