Metrobüsün merdivenlerinden çıkarken ayakları birbirine dolandığından olsa gerek az kalsın yere kapaklanıyordu Jongin. İşten nasıl çıktığı, oraya kadar nasıl geldiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Ev ile metrobüs arasında on dakikalık yürüme mesafesi vardı. İnsanlara çarpa çarpa koşarak dört dakika içinde kapının önüne ulaşabildi. Nefes nefeseydi, zile basmadan hemen önce durup toparlanması gerektiğine karar verdi.
Zile bastı.
Kalbi göğüs kafesini zorluyordu. Uzun süre bu anı beklemişti. Ne yapacağı, nasıl davranacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Bildiği tek şey bunu istiyor oluşuydu. İstiyordu. Ve alacaktı da... Sonunda!
Ve kapı açıldı.
Pekala... Kyungsoo'nun kapıyı çıplak bir şekilde açmasını beklemiyordu elbette. Ama en azından yarı çıplak olabilirdi, değil mi? Bol bir eşofman altı ve baskılı bir tshirtle karşılanmayı beklemiyordu. Hayal kırıklığına uğramadı. Nasılsa Kyungsoo her ne giyerse giysin üstünde fazla durmayacaktı. Titrek bir gülümseme sunup kollarını kısa olana sardı. Kyungsoo'nun kalp atışları da kendisininki kadar hızlıydı.
"Bu sefer yemeği ben yaptım!"
O an ihtiyacı olan en son şey buydu. Girişi gelişmeyi boş verip sonuca geçmek istiyordu. Ama Kyungsoo'nun yüzüne yapışmış olan o parlak ifade bunu söylemesine engel oldu. Onun bu ilk yemek heyecanını kırmak istemiyordu.
"Wohaaa harikasın!"
Mutfağa ilerlerken neşeyle söyledi. En azından oyunculuk konusunda berbat değildi.
Mutfağa girdiğinde burnuna dolan kokuyla beraber açlığının farkına vardı. Akşamı düşünmekten öğlen yemeğinde hiçbir şey yiyememişti zaten. Kyungsoo'nun yemek konusunda böylesine hevesli olmasına şükranlarını sundu içten içe. Tam o an karnının guruldaması hangi seviyede bir rezillik olduğunu düşünmek bile istemiyordu.
Masaya kuruldu ve gözüne çarpan ilk şeyden biraz alıp ağzıyla buluşturdu. Damağında yayılan tat çok güzeldi! Zaman kaybetmeden diğer yemekleri de hızla tattı ve gözlerini kapatıp memnuniyet mırıltılarını sundu.
"Ama bu çok iyi!"
Söylediğinde Kyungsoo'nun yüzüne yayılan gülümseme manidardı.
Diğer yemekleri de hızla bitirdiler ve sonunda... Tabakları bulaşık makinesine dizen Kyungsoo'yu izlerken nasıl bir adım atması gerektiğini düşünüyordu. Daha fazla düşünürse işi batıracak gibiydi. O yüzden ayağa kalkıp işi bedenlerinin çekim kuvvetine bıraktı.
"Tatlı yaptım ama henüz daha donma-"
Söylerken arkasını döndüğünde sözü Jongin'in yumuşak dudakları tarafından bölündü. Anlık şoku üstünden hızla atıp Jongin'in baskılayıcı öpücüğüne karşılık verdiğinde esmer olan belini sıkıca sardı.
Öğlenki o mesajlaşmadan sonra şimdi sırada ne olduğunu biliyordu. Korkuyor falan değildi ama bedenine yayılan adrenalin bacaklarını titretmeye başlamıştı.
"Kyungsoo?"
Geri çekildiğinde sordu Jongin. Kyungsoo ise parmaklarını esmer olanın parmaklarına kenetleyip mutfaktan çıkmalarını sağlayarak cevap verdi.
Odaya girdiklerinde Jongin'in yaptığı ilk şey pantolonundan kurtulmak oldu.
"Şimdilik kontrolü ben ele alabilir miyim?"
Jongin'i yatağa atıp üstüne çıkarken sordu Kyungsoo. Onun ilki olacağını biliyordu. Ona yardımcı olmak istiyordu. Kafasını hafifçe sallayarak onay verdiğinde dizlerini Jongin'in iki yanından uzatıp kalçasını Jongin'in kasıklarıyla buluşturdu. Altında hissettiği yarı erekte canlı ince eşofmanı sayesinde oldukça hissediliyordu. Henüz onu görmemişti ama büyüklüğünü tahmin etmekte zorlanmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kakao Blank •KaiSoo• √
Teen FictionYaoi bir hikayedir. Yani homofobikler go back to where fucking you came from, bitches!