"Jongin sakin ol artık..." söylediği şeyle beraber Jongin, sanki birisini öldürmesini istemişler gibi inanamazlıkla baktı Sehun'a. Nasıl sakin olabilirdi ki? Barda ne kadar sessiz bir köşe varsa bakmıştı fakat hiçbir yerde onu bulamamıştı.
"Sakin ol mu? SAKİN OL MU?! YAKLAŞIK YARIM SAATTİR ONU ARIYORUZ VE O HİÇBİR YERDE YOK! ŞU AN NE YAPTIĞI HAKKINDA HİÇBİR FİKRİM YOK VE O HER ŞEY YAPIYOR OLABİLİR!"
"Belki burada değildir." bu ihtimalle daha da deli olmamak elinde değildi. Sinirden boynunda beliren damar iki katına çıkarken ellerini saçlarının arasına atıp karıştırdı.
"Lanet bölgede o kadar bar var ki, o şu an herhangi birinde olabilir. Nasıl bu kadar umursuz olur aklım almıyor!" koluna dokunan eli hissettiğinde gözlerini yumdu. Sehun sakinleştirmek ister gibi kolunu yavaş yavaş okşadığında kafasında Kyungsoo'ya dokunup okşayan eller belirdi aniden. Her zaman böyleydi zaten. Bir olayda ne kadar kötü ihtimaller varsa onlar üzerine yoğunlaşırdı.
"Belki de gerçekten eve gitmiş-" Sehun'u bölen şey Kyungsoo'nun sesi olmuştu. Hayır gerçek sesinden bahsetmiyorum, zil sesini Kyungsoo'nun coverlarından biri yapmıştı. 'Keşke bizi bölen şey Kyungsoo'nun gerçek sesi olsaydı' diye düşündü Jongin. Fakat sonra bu 'ses' kategorisinde şu an için en uygun seslerin neler olabileceğini fark etti. Yardım çağrısı olan bir ses, çığlık sesi, acıyla karışmış bağırma sesi gibi gibi... Fazlaca evhamlı olduğunu size zaten söylemiştim değil mi?
"Ne oldu Baekhyun?"
Baekhyun, gürültücü bir çocuktan farksız biriydi. Şu an için, Jongin'in uğraşmak istediği kişiler içinde en sonda bile yer almıyordu.
"Seninki bil bakalım nerede?" birden bıkkınlıkla kapalı olan gözleri kocaman açıldı. 'Onunki' olabilecek tek bir kişi vardı, onu da tahmin etmişsinizdir mutlaka...
"NEREDE?"
"Adresi atıyorum..."
Size Jongin'in Baekhyun'u ne kadar çok sevdiğini söylemiş miydim?
•••••••••••••
Bir iki sokak altlarında olan barı bulduklarında içeri hızla girmiş, Baekhyun'un yönlendirmeleri sağolsun Bay Başbelasıbaykuş'u kolaylıkla bulmuştu.
"Kyungsoo." kendisini farkettirmek için seslendiğinde hedefi olan gözler, gözleriyle buluştu. Bardağı masaya geri bırakmasına rağmen elinden bırakmamıştı.
"S-sen*hıck* kimsin?" beklediği tepki tabii ki bu değildi. Dükkana geldiğinde onunla tanışmış bulunmuşlardı. Şimdi en azından Kuaför Çocuk adı altında ona iyilik yapabileceğini umuyordu. Ama ne var ki Kyungsoo onu tanımayacak kadar sarhoştu.
"Beni tanımadın mı?" büyük gözleriyle onu uzun uzun süzüp sonra da kafasını olumsuz yönde salladı Kyungsoo.
"Seni tanımıyorum." kelimeleri ağzında dolandırmadan net bir şekilde söyledi.
"Ama ben seni tanıyorum. Hadi, eve gidelim."
Fakat sonra gerçek yüzüne şak diye yapıştı. Onu evine götüremezdi çünkü Kyungsoo lanet bir sitede oturuyordu. Siteyi 'lanet' yapan etken tam olarak kapıdaki güvenlikti. Uzun yakışıklı bir adamdı, neden ajanslara yazılmak yerine kendini güvenlik olmaya adamıştı Jongin hala çözebilmiş değildi. Bildiği tek şey, o adam oradayken siteye adımını bile adım atamayacak oluşuydu. Kendi evine götürmekten başka yapabilecek bir şeyi yoktu ve kendini shouju mangaların birinde hapsolmuş gibi hissetti.
"Ev? EV?! HADİ EVE GİDELİM! EV EV EVVV~" keşke Jongin eve gitmesini söylediğinde de bu kadar hevesli olsaydı...
Masaya bırakılan hesabı ödeyip tekrar kısa olana döndüğünde uyumuş olduğunu gördü. Shouju manga mı dedim? Boşverin onu... Bu iş resmen orta yaş aşk filmlerinden birine dönmeye başlamıştı. Şimdi bir de esas olanımız esas kızımızı(?) sırtında taşırsa tam olurdu her şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kakao Blank •KaiSoo• √
Teen FictionYaoi bir hikayedir. Yani homofobikler go back to where fucking you came from, bitches!