2 #SÜRTÜK DAMGASI#

285 103 33
                                    

Medya Buğra
Arkadaşlar sınavlarım olduğu için yeni bölüm gecikti. Ama diğer bölümleri daha çabuk yayınlamaya çalışacağım. Bu arada kapağımız yenilendi.


Gözlerimi açtığımda beyaz küçük bir odadaydım. Kolumdaki serumu görünce hastanede olduğumu anladım. En son Buğra'nın bağırmasını duymuştum. Sonrada zaten gözlerim kapanmıştı.

Odanın kapısı açılınca kafamı kapı tarafına çevirdim. Gelen Buraktı. Halâ hangi yüzle gelmişti yanıma. "Senin ne işin var burda?" dedim. Ama konuşurken sanki kafamda birşeyler geziyordu. Başım çok ağrıyordu. Artık kafamı nasıl vurduysam!

Burak'a baktığımda yavaşça yatağa doğru geliyordu. Bide üzgünmüş gibi bakıyordu. Madem üzüleceksin ne diye gelip beni düşürüyorsun?

"Ada... Ben özür dilerim. Sadece şaka yapmak istemiştim. Böyle olacağını bilmiyordum. Gerçekten çok üzgünüm... Özür dilerim." söyledikleri daha da çok sinirlerimi bozmuştu. Normalde ben arkadaşlarıma çok şaka yapardım. Ama onların canını hiç yakmazdım. "Burak bence hiç özür dileme! Sen hangi akla hizmet gelip beni düşürüyorsun? Yani eline ne geçti? Yere düştüm kafamı vurdum çok mu mutlu oldun? Nesin sen? Sadist falan mı?" konuşmam bitince nefessiz kalmıştım. Ama herşeyi hak ediyordu.

Hiç söylediklerime aldırmadan yanıma gelmeye devam ediyordu. " Bak Burak daha gelme kalbini kırmak istemiyorum." söylediklerimi sanki duvara söylüyordum. Bu durum benim sinirlerimi bozuyordu. Burak tam yatağın dibine girdiğinde bana doğru eğildi. Benim başım ağrıdığı için kalkamıyordum. Burak ellerini başıma götürüp saçlarımı okşamaya başladı.

Ne kadar da yüzsüzdü. Bu çocuğu kim içeri almıştı. Bu sefer çok oldu bu çocuk. Eğilip alnımı öpmeye çalıştı. Ama izin vermedim. Omuzlarından ittim. Yaptığım şeye şaşırmıştı ama daha da şaşıracağı birşey yapıp kenarda duran vazo elime aldım. Şu anda hemen sakinleşmem lazımdı ama ben kendi kendime sakinleşemiyordum. Ben ne zaman sinirlensem annem yanıma gelip saçlarımı okşayıp bana sarılınca geçiyordu. Yani kendimi huzurlu hissettiğim zamanlarda sinirim geçiyordu.

Burak elimdeki vazoyu görünce gözleri irileşti. Ben ona yaklaşma demiştim. Artık hiçkimse bu vazoyu elimden alamazdı.

"Ada! Dur n'apıyorsun?! Bırak o vazoyu! Hadi canım bak iyi değilsin. Bırak hadi." Bide beni sakinleştirmeye çalışıyor. "Burak artık çok geç. Ben sana gelme demiştim. O başka şeylere çok güzel kullandığın beynini şimdi de burdan gitmek için kullansaydın, bu odadan hasarsız çıkardın. Ama sen hem suçlusun hem de gelmiş özür diliyorsun! Bir daha sakın yanıma gelme." çok bağırıyordum. Kesin hastanedeki herkes duymuştu sesimi. Burak daha da yakına gelerek yatağın kenarına oturdu. Valla bu çocuktaki cesaret kimsede yoktu.

Kolumu tutup vazoyu elimden almaya çalışıyordu. "Burak bırak elimi." dedim sinirle. "Ada bak iyi değilsin sakinleşmen lazım."

En sonunda bana dokunmasından sıkışmıştım. Çok hızlı bir şekilde itip "Bir daha sakın bana dokunma!" dedim. Çok bağırmıştım.

Aradan geçen çok kısa bir süreden sonra kapı çok hızlı bir şekilde açıldı. Kafamı kapı tarafına çevirdiğimde Buğra 'yı görmüştüm. Onun burda ne işi vardı? Ne diye gelmişti?

Gerçekten bıktım artık bunlardan. Buğra'yı görmemiş gibi yaptım ve vazoyu kaldırdım. Vazoyu kaldırdığımda elimin titrediğini yeni fark ettim.

"Ada dur!" Bu sefer ses Buğra'dan gelmişti. Ama tabi ki de dinlemeyecektim. Tekrar vazoyu kaldırdığımda daha fazla bağırdı. "Ada! Sana bir daha demeyeceğim. Hemen o vazoyu bırak!" Acaba bu çocuk kendini ne sanıyordu? O bırak dedi diye bırakacak mıydım? Tabi ki de HAYIR!

SEN GELİNCE BEN (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin