3#İNTİKAM#

278 94 48
                                    

Bu sefer ki bölüm daha erken geldi eğer yazabilirsem yeni bölüm diğer haftanın sonuna gelebilir. Arkadaşlar lütfen okuyan herkes oy ve düşüncelerini yazabilir mi PLEASE!!!

MEDYA BUĞRA ÖZTÜRK...

"Artık bulaşma bana bence yoksa senin için kötü olur KÜÇÜK FARE."

Kolunu itip bahçeye çıktım. Boş bulduğum bir banka oturdum. Bir de küçük fare diyor. Pis ayı. Tabi kendisi bir hayvan olduğu için etrafındakileri de kendi gibi sanıyor. Uzak dur diyor bir de! Haberi yok ki ben ondan nasıl intikam alıcam.

Teneffüs olduğunda Burak bahçeye yanıma geldi. "Ada! Az önce yaptıkların neydi?" diye konuşmaya başladı. "Ne yapmışım ya! Hak etti bir kere bilmediğin şeylere çok karışma sen!" dedikten sonra sınıfa gitmek için kapıya doğru yürümeye başladım. Ama tabi ki de Burak kolumu tuttu. "Ada, neyi bilmiyorum. Bilmediğim bir şey varsa söyle ben de öğreniyim artık." dediginde gözlerimi devirdim. "Burak seni ilgilendiren bir durum yok. Hadi ben sınıfa gidiyorum Melis beni bekliyor." dedikten sonra kolumu çekip kapıya doğru yürümeye devam ettim. Arkamdan seslenişini duydum ama tepki vermedim. " Elbette ki öğreneceğim ama eğer kötü bir şeyse ve sen benden saklıyorsan hiç iyi olmaz!" Bu da tehdit ediyor. Sanıyorlar ki ben onları dinlicem.

Sınıfa girdiğimde sınıfta Buğra ve arkadaşları vardı. Tam arkama dönüp gidecekken Melis'in benim sıramda oturduğunu farkettim. Ne işi vardı Buğra'nın arkadaşlarının yanında? "Melis" diye seslendim ama mübarek kız beni duymuyordu. Melis'in yanına gidip kolundan tutup çekmeye başladım. "Melis gel hadi konuşacaklarımız var." deyip daha da çekmeye başladım. O da kolunu çekip Buğra'nın bir arkadaşına dönüp gidecekken"Biz sonra konuşuruz şu anda gitmem lazım." dedi. Bu kız ne çabuk kaynaşmıştı bunlarla. Neyse konumuz bu değil.

"Hadi Melis ya çabuk ol!" dedim. Ama Melis dünyadan yok olmuş gibi beni duymuyordu. Bir de arkasına bakıp bakıp gülüyordu. Canım arkadaşım ya delirdi. Durup Melis'in önüne geçtim. Ama önüne bakmadığı için gelip bana çarptı. Tabi ki de mal gibi "Napıyorsun Ada ya! Kızım niye kenardan yürümüyorsun!"diye bağırmaya başladı. Bir eli de kafasındaydı. Gören de sanır ki kafasını kırdım.

"Melis , sen kilo mu aldın? Kafam kırıldı. Pardon ya sendeki kafa değil taştı değil mi?" diye dalga geçmeye başladım. O da hemen kendine bakıp "Ne kilosu kızım?" diye kendini inceliyordu. Ben de bu durumuna gülmeye başladım.

"Kızım kafana taktığın şey kilo mu? Ben sana taş kafalı da dedim. Ama senin için kafanın taş olması önemli değil tabi sen alıştın taş kafalılığa." dediğimde kafama bir tane çarptı. "Tamam Melis hadi teneffüs bitti zaten. Sınıfa geçelim. Diğer teneffüs buluşuruz. Ama bizim sınıfta değil koridorda." dediğimde yüzü asıldı. "Kızım sizin sınıfa mübarek meteor yağmış benim haberim yok." dediğinde gözlerimi devirdim. "Saçmalama hadi sonra görüşürüz" deyip sınıfa girdim.

Sınıfa girdiğimde yine aynı yere oturdum. Zaten çok geçmeden Burak ve hoca sınıfa girmişti. Burak gelip yanıma oturdu ama hiç bana bakmıyordu. Belli ki küsmüş.

Ayağa kalktığımda yine geçen dersteki hocanın sınıfa girdiğini gördüm. Bu nasıl şans! Şimdi iki saat bana sorular sorar. Benim sayemde ders kaynardı.

"Oturabilirsiniz arkadaşlar." dedikten sonra herkes oturmaya başladı. Ama son söylediği cümleyi demeseydi iyiydi. "Ada YILMAZ! Sen oturamazsın" dediginde mecburen ayakta kaldım.

"Evet Ada seni dinliyorum." Tövbe bismillah ders mi anlatcam acaba? Saçmalama. Tabi ki de başka bir şey soruyor ama ben salak ayağına yatacaktım. "Hangi konu hocam. Ben dersi dinlyememiştim de." dediğimde dalga geçtiğimi anladı. "Dersi sormadım. Onu zaten hiç dinlemiyorsun. Ben az önce izin almadan sınıftan çıkmış olmanı ve ondan önce Buğra ÖZTÜRK'e atmış olduğun tokadın sebebini soruyorum. Evet canım başlayabilirsin. Daha ders işlicem." hoca bunları anlatırken Burak bana bir cevap bekliyormuş gibi bakıyordu. Bende ona bakıyordum. Mübarek sınıf da normalde hiç susmaz şansıma şimdi hiçkimse ağzını açmıyordu.

SEN GELİNCE BEN (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin