Dokuz

6.7K 178 17
                                    

****************************************

Amy'nin ağzından...

Sırt üstü uzanmış tavanı seyrediyordum. Tavana yaptırdığım modern işlemeler şu anda çok can sıkıcı görünüyordu. Nefesim düzelmişti. Terlemiştim ve terin üzerimden akıp saten yatak örtüsüne damladığını hissedebiliyordum. Bu benim en sevdiğim siyah saten yatak örtüsüydü. Bana kalırsa siyah seksiliğin rengiydi.

"Sigaran var mı?"

Jo'ya bakmak için usulca çevirdim başımı. Kaşlarım çatılmıştı.

"Sigara içtiğini bilmiyordum." dedim şaşkınlıkla. Jo sırıttı.

"İçmiyorum. Şu anda bir tane fena olmazdı." dedi sıkıntıyla. Yataktan kalkıp parmak uçlarımda istediği şeyi aramaya başladım. Sigaram yoktu ama çok kaliteli purolarım vardı. Zengin müşterilerim bana her zaman puro ve pahalı içki getiriyordu. Her seferinde reddetsem de bazıları çok ısrarcı olabiliyordu. Jo'nun gözlerinin önünde çırılçıplak dolaşmaktan çekinmiyordum. Göz ucuyla beni izlediğinin farkındaydım. Dolabın arka tarafındaki küçük kapağı ittim ve kapak ileri çıktı. Kapağı kenara çekip içerideki gizli bölmeyi ortaya çıkardım. Kişisel kasam da buradaydı. Şifresini girip bekledim ve küçük bir tık sesiyle kasa açıldı. İçindeki pahalı görünümlü deri kutuyu alıp yatağa geri döndüm.

Kutuyu özenle açıp purolardan birini çıkardım. Jo sağ dirseğinin üzerinde doğrulup beni izlemeye koyuldu. Puroyu dudaklarımın arasına yerleştirmeden ucunu kestim. Yakarken Jo'ya bakıyordum. Derin derin nefesler aldım. Ben de uzun zamandır puro içmemiştim. Sonrasında Jo'ya uzattım. Daha önce hiç denemediği yüzünden belli oluyordu. Derin bir nefes çekip öksürüğe boğuldu.

"Yavaş ol." dedim gülerek. Uzattığı puroyu alıp tüttürmeye devam ettim. Yan yana uzandık. Bir iki nefeste bir diğerine geçiyordu puro. Sessizlik uzadıkça canım sıkılıyordu. Jo'nun sesini duymak istiyordum.

"Bana hayallerinden bahset, Jo."

Purodan uzun bir nefes çeken Jo boğazını temizledi. 

"Hayallerim mi?"

Bir süre düşündü. Onunla ilgili her şeyi bilmek istiyordum. Ne kadar gereksiz, utanç verici ve aşağılayıcı şey varsa bilmek istiyordum. Jo'nun mükemmelliğini bozacak, onu gözümde daha da fazla büyütmemi engelleyecek her şeye razıydım. Çünkü saniyeler geçtikçe içimdeki yeri büyüyordu. 

"Ailem çiftçi. Durumları pek iyi değil. Bu yüzden bulabildiğim tüm işlerde çalışıp kendi masraflarımı çıkarıyorum. Onlara destek olmak istiyorum ama buna müsaade etmiyorlar."

Zor bir hayat diye düşündüm. Dışarıdaki milyonlarca insan gibi. Herkes şanslı doğmuyordu. Ama kimileri şansını kendi yaratıyordu. Jo savaşçıydı. Bunu hem gözlerinde görebiliyor hem de hareketlerinden sezebiliyordum. Belki de ona bu kadar hayran olmamın bir sebebi de buydu. Karakteri çok güçlüydü. Dürüsttü, çalışkandı ve en önemlisi sevgi doluydu. İçinde kötülük besleyebilecek biri değildi. Her şey yüzünden okunuyordu. Benim için açık bir kitap gibiydi. En çok da bu yüzden seviyordum onu.

"Pek hayalim yok. Sadece üniversiteyi bitirip düzgün bir iş bulmak istiyorum."

Puronun sonuna gelmiştik. Söndürüp Jo'ya döndüm. Joanne. Benim Joanne'm. Elimi uzatıp yüzüne dokundum. Bana baktı. Yüzünde bir duygu karmaşası vardı. Hüzünlü gibiydi ama aynı zamanda gözlerindeki umudu görebiliyordum. Gelecekten güzel şeyler bekliyordu. Ona sahip olmak istediği her şeyi vermek istiyordum. Bir daha hiç endişelenmemesini istiyordum. Belki de sadece basit olarak onu mutlu etmek istiyordum. 

MOR 《girl♡girl》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin