Bir odaya girip kapıyı çarparak kapatana kadar beni peşinden sürükledi. Kapı gürültüyle kapanırken elimi bıraktı. Kesik kesik nefes alıyordu. Beni ilk defa kıskandığını fark edip aptalca sırıttım. Ama odaya göz atınca bunun bir genç kız odası olduğunu fark ettim. Duvarlar hercai moruna boyanmıştı. Yatak ve mobilyalar beyazdı. Duvardaki raflarda onlarca bebek düzgünce sıralanmıştı. Odanın köşesinde pahalı bir masaüstü Mac vardı. Halı yoktu ve avizeler elma şekeri modelliydi. Perdeler ışıltılıydı. Odanın büyüklüğü Nikki ile paylaştığım ev kadardı. Ben etrafı incelemeye dalmışken Amy kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Özür dilerim." dedi sert bir sesle.
"Ne?" dedim şapşalca. Yüzümdeki ifadeden şaşırdığımı anlamış olmalıydı. Derin derin soluklanıp gözlerini kapattı. Sakince açmasını bekledim.
"Burası senin odan mıydı?" dedim merakla. Amy başıyla onayladı. Odayı daha dikkatli incelemeye başladım.
"Matt her zaman aptalın tekiydi. Ona kızlardan bahsettiğim ilk seferde bana kahkahalarla gülmüştü."
Amy'nin bu konuyla ilgili bitmek tükenmek bilmez bir öfkesi vardı. Yorum yapmamaya karar verdim. Bu onu daha çok kızdırabilirdi.
"Özür dilerim." dedi tekrar. Şimdi sesi biraz daha kontrollü çıkmıştı. Ona bakıp anlayışla başımı salladım. İki adımda yanıma gelip beni kendine çekti. Derin bir iç geçirdi. Artık tamamen sakinleşmişti. Saçlarımı omuzlarımdan çekip boynumu açıkta bıraktı.
"Önemli değil." dedim kafamı boynundaki girintiye gömerken. Yapmayı en sevdiğim şey buydu. Kendimi iyi hissetmemi sağlayan tek şey buydu. Amy'nin kolları belimi sıkıca sarmışken vücudumdaki bütün buzların çözüldüğünü hissettim. Gerginliğim uçup gitmişti.
********************************
Amy'nin ağzından...Kahrolası Matt. Hep aynı şeyi yapıyordu. Onun için lezbiyen bir kızı becermekten ve onu kendi deyimiyle normal evrene çekmekten daha ulvi bir görev olamazdı. Matt'in yüce görüşüne göre lezbiyen olan kızlar bir erkek tarafından yeterince iyi becerilmediği için lezbiyen oluyordu. Hayatımda bundan daha saçma hiçbir şey duymamıştım. Bunu her seferinde deniyordu. Ne zaman bir barda kızlarla takılsam veya flört etsem masaya gelip kızlara pantolonunun içindekinin ne kadar büyük olduğundan söz ediyordu. Lezbiyen bir kız için hetero bir erkeğin çaresiz çırpınışlarından daha acınası hiçbir şey yoktu. Tamam belki de vardı. O da Mavi En Sıcak Renktir'in ayrılık sahnesi.
Jo kollarımın arasındayken birden bütün gerginliğim geldiği gibi gitti. Ona çocukluğumun geçtiği odada sarılmak müthiş bir duyguydu.
"Hıyarın tekidir. Ve bunu her seferinde yapar."
Hala Matt'den bahsettiğimi anlaması biraz sürdü. Kollarımdan tutup gözlerimin içine baktı.
"Önemli değil, tamam mı? Anlıyorum. Artık alıştım sayılır."
Eğer bunu söylerken sesi titremeseydi yeterince inandırıcı olabilirdi. Hala alışmaya çalışıyordu. Onu hiçbir şeye zorlamak istemiyordum. Tek istediğim mutlu olmasıydı. Eğer bunu kabullenmek onu üzecekse...
"Düşündüğün gibi değil." dedi hemen. Beni bu kadar iyi tanıması inanılmaz bir şeydi. Daha birkaç hafta olmuştu ama biz şimdiden ayrılmaz bir çift olmuştuk.
"Önemli olan..." diyecek oldum ama Jo hızlı hızlı başını salladı.
"Önemli olan birlikte olmamız. Şimdi." dedi otoriter bir sesle. Boğazını temizleyip saçlarını düzeltti. Elimi sıkıca tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOR 《girl♡girl》
Chick-Litİki kız. Jo ve Amy. İki farklı dünya. Benzersiz bir aşk. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Aşk için neleri göze alabilirsin? Tüm hakları saklıdır. Yayımlanma Ta...