Okulda bir saat boyunca bahçede oturdum ve boşluğa baktım. Gelip geçenlere aldırmadım, kimse de bana aldırmadı. Çenem titriyor, göz pınarlarım yaşlarla yanıyordu. Ama ağlamadım. Kadının gaddar sesi beynimin içinde fırıldak gibi dönüyordu.
Bunu yapmak istediğine emin misin?
Midem bulanıyordu. Kendi kızı hakkında çirkin şeyler söyleyen bu kadını anlayamıyordum. Amy'nin benimle zorla birlikte olduğunu nasıl söyleyebilirdi? Dahası bunu, bu ilişkiyi iğrenç bulduğunu nasıl haykırabilirdi? Amy onun kızıydı. Ama sonra aklıma kendi annem geldi. Ne tepki vereceğini nereden bilebilirdim ki?
"Bu hafta sonu onlara söyleyeceğim."
"Kime neyi söyleyeceksin?" dedi bir ses. O zaman başımda birinin dikildiğini fark ettim. Amy gelmişti. Beni alması için şoför göndereceğini sanıyordum. Oysa o gelmişti. Ayağa fırladım. Neredeyse Amy'e çarpacaktım.
"Hiçbir şeyi."
Amy kolumu tuttu ve yüz ifademi yakından incelemek için bana dikkatlice baktı. Bir an her şeyin yüzümden kolayca okunabileceğini düşünüp telaşlandım. Amy'nin delici bakışları ruhumun en karanlık köşelerine mum dikiyormuş gibiydi. Beni bu kadar iyi tanıması canımı sıkmıştı. Kendi kendime hala çözülemeyen bir bulmaca olmakla gurur duyardım. İnsanların beni anlayamadığını düşünüp bundan büyük bir haz alırdım. Anlaşılamaz olmak çekici gelirdi. Ama şimdi Amy karşımda durmuş, doğruca ruhumun en karanlık köşelerindeki örümcek ağlarını temizliyordu. Durmadan ne kadar basit biri olduğumu yüzüme vuruyordu. Çözdüm seni işte. Çocuk oyuncağı.
Yutkundum. Amy ya bu konunun üzerine gidip beni sıkıştıracaktı ya da boş verecekti. Omuz silktiğini görür gibi oldum. Umursamadı. Belki de o an için aklında başka şeyler vardı.
"Burada ne işin var?"
Kontrolü yeniden ele alıyordum. Planımızda onun gelip beni alması yoktu. Ya bir şey olmuştu ya da...
"Seni özledim." diyerek kestirip attı. Parmaklarıma değen sıcak tenini hissettim. Okulun ortasında aşk yaşamak benim tercihim değildi. Ama bundan utanıp Amy'i kendimden uzaklaştırmadım. Büyümeliydim. Yaptıklarımın sonuçlarına katlanmam gerektiğini öğrenmeliydim.
Arabada giderken içimi kaplayan umutsuzluk boğazıma sarılan bir çift soğuk el gibiydi. İçimde kötü bir his vardı. Neden böylesine karamsar olduğumu ya da neden durduk yere kendimi mutsuzlukla cezalandırdığımı bilmiyordum. Her şey yolundaydı. Her şey yolundaydı.
****************************************
Amy'nin ağzından...
Kendimi üniversite kampüsünde bulmam ve Jo'yu kendi kendine konuşurken yakalamam. Arabada giderken bu iki olayı bağdaştırmaya çalışıyordum. Bir sorun vardı. Bunu en az benim kadar Jo da hissediyordu. Yüzünde gördüğüm huzursuz ifade her şeyi açıklıyordu. Tereddütleri vardı. Bu hepsinden kötüydü. Yine onu ikna etmek zorunda kalacakmışım gibi geliyordu. Oysa ki bunu yapmak zorunda kalmamalıydım. Sevgilimi neden birlikte olmamız gerektiği konusunda ikna etmek zorunda olduğumu biliyordum. Çünkü emin değildi.
"Sorunun ne olduğunu söyleyecek misin?"
Sesim istemeden öfkeli çıkmıştı. Jo hafif çatılmış kaşları ve kararsızlıkla birbirine bastırdığı kurumuş dudaklarıyla bana baktı. Söyleyecekleri canımı acıtacakmış gibi susup içten içe boğuluyordu. Bunu düşününce bir anda serin bir ürperti geldi. Aniden anlamıştım.
"Annem. O değil mi? Sana bir şeyler söyledi."
Jo'yu hazırlıksız yakalamıştım. İnkar edip etmemek arasında kalmıştı. Ama bu telaşlı yüz ifadesi her şeyi açık ediyordu. Annem onunla konuşmuştu. Söylediği şeyleri hayal edebiliyordum. Anlayışlı anne maskesi takınsa da benden ve tercihlerimden iğrendiğini biliyordum. Beni asla kabul etmeyecek ve sevgisine değer görmeyecekti. Ona göre her şeyi mükemmel yapan oğlu Matt olağanüstü bir insandı. Matt'i severdim. Kendini beğenmiş, bencil ve acımasız piçin tekiydi. Çoğunlukla benimle alay eder, kız arkadaşlarıma yavşar ve sürekli para dilenirdi. Yine de onu severdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOR 《girl♡girl》
ChickLitİki kız. Jo ve Amy. İki farklı dünya. Benzersiz bir aşk. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Aşk için neleri göze alabilirsin? Tüm hakları saklıdır. Yayımlanma Ta...