Saçlarımda gezinen soğuk eller beni uyandırdı. Boğazıma kadar çekilmiş ceketi üzerimden atıp gerindim.
"Geldik mi?"
Bütün dönüş yolculuğu boyunca uyumuştum. Berbat bir yolculuk arkadaşıydım. Ağzım kurumuştu. Gözlerimi kırpıştırıp nerede olduğumuzu anlamaya çalıştım. Benim dairemin önündeydik.
"Yukarı gelmemi ister misin?"
Amy bunu öylesine sormamıştı. Gelmek istediği belliydi. Nikki'nin evde olup olmadığını bilmiyordum. Dönmüş olabilirdi.
"Çok isterdim ama ev arkadaşım dönmüş olmalı. Bu yüzden..." dedim ve sustum. Amy'nin anlayış göstereceğini düşünmüştüm. İlişkimiz hala gizli saklıydı. Ama Amy beni şaşırtıp başını iki yana salladı.
"Eğer benimle birlikte yaşasaydın bunlara gerek kalmayacaktı."
Bunu söylerken gayet ciddiydi. Beni ürküten de buydu. Henüz birkaç haftadır tanışıyorduk. Aramızdakiler de yeni yeni gelişiyordu ama Amy onunla birlikte yaşamamı mı istiyordu? Kendimi buna hazır hissetmiyordum. Bunu ona kalbini kırmadan açıklamam gerekiyordu.
"Her şey çok hızlı gelişiyor, Amy. Aklım çok karışık."
Sanki aklımın karışık olmasını kabul etmiyormuş gibi ensemden sıkıca tuttu.
"O zaman bu karışıklığı çöz." dedi ve beni sertçe öptü. Sesi her zamanki gibi buyurgan çıkmıştı. Kontrol manyaklığı gittikçe daha çok sinirimi bozmaya başlamıştı. Aklımda binlerce düşünce varken öpüşüne karşılık veremedim. Amy geri çekilip dikkatle yüzümü inceledi.
"Beni ailenle tanıştırdığın için pişman oldun. İşlerin bir anda ciddileşmesi seni korkuttu."
Bu bir soru değildi. Durumun özetiydi. Aslında tam olarak hissettiğim bu değildi ama itiraz etmedim. Biraz yavaşlamamız gerekiyordu. Amy yüzünü çevirdi. İfadesini göremiyordum ama sinirli olduğuna bahse girebilirdim. Söyleyecek bir şey bulamayınca arabadan sarsakça indim. Max'i arabadan indirdim. Uysalca onu eve çıkarmamı bekliyordu.Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Bagajdan çantamı aldım ve yolcu kapısının yanına yürüdüm. Açık pencereden içeri bakmak için eğildim.
"Amy..." dedim ama Amy camı kapatıp gaza bastı. Uzaklaşmadan hemen önce gözlerinden süzülen gözyaşlarını görebilmiştim. Onu üzdüğüm için kendimi berbat hissettim. Amy duygularını belli eden biri değildi. Eğer ağlıyorsa durum ciddi demekti. Onu gerçekten kırmıştım. Issız caddeye baktım. Uzaktan bir yerden sarhoşların neşeli sesleri geliyordu. Bir pazar gecesi ancak sarhoşlar sokaklarda şarkı söyleyebilir ve mutlu olabilirdi. Kafamı kaldırıp soğuk binaya baktım. Dairedeki ışık yanmıyordu. Nikki dönmemişti ya da çoktan uyumuştu. Boş ve soğuk eve girmek istemiyordum. Amy'i geri çevirdiğim için şimdiden pişman olmuştum. Onun vücut ısısıyla uyumak güzel olurdu.
Taksi çağırmayı düşündüm. Amy'nin evine gidebilir ve her şeyi düzeltebilirdim. Bunu yapmam gerektiğini bildiğim halde yerimden kıpırdayamadım. Zombi gibi ağır adımlarla apartmana girip asansörü çağırdım. Keyfim kaçmıştı. Sabah erkenden dersim vardı. Boş eve girdiğimde birden kendimi bitkin hissettim. Max'in tasmasını çıkardım. Hemen gidip yatağına kıvrıldı. Üzerimi çıkarmadan yatağa atladım ve hemen uykuya daldım.
********************************************************
Amy'nin ağzından...
Kahrolası gözyaşları yüzünden önümü göremiyordum. Eve gidene kadar iki kere kaza yapma tehlikesi geçirdim. Öfkeliydim. Kendimi bu kadar küçük düşürdüğüm ve onun önünde ağladığım için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOR 《girl♡girl》
ChickLitİki kız. Jo ve Amy. İki farklı dünya. Benzersiz bir aşk. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Aşk için neleri göze alabilirsin? Tüm hakları saklıdır. Yayımlanma Ta...