Detektif Kimball ceketini çıkarıp sandalyesinin arkasına asarken dikkatle onu izliyordum. Gömleğinin kollarını sıyırdı ve sandalyeye oturdu. O, tüm bunları yaparken sorgu odasında kayıtsızca oturan Amy gözünü kırpmamıştı. Amy bugün çok daha farklı görünüyordu. Daha kararlı. Kendini toparlamıştı. Her ne kadar bu hoşuma gitse de aynı zamanda tüylerimi diken diken ediyordu. Onunla ilgili her zaman sıradışı bir şeyler oluyordu. Şimdi de bu soğukkanlı yüz ifadesi anormaldi. Aslında bu ifadenin ona ölümcül bir güzellik kattığını kabul etmek zorundaydım.
Amy'nin annesi ve Matt arkamda fısıldaşıyorlardı. Konunun basına yansımaması için yapmaları gerekenleri tartışıyorlardı. Şu anda önemli olan tek şeyin Amy'nin iyi olması olduğunu anlayamıyorlardı.
Doktor ile görüştükten sonra Amy bir süre sessiz kalmış ve çoğunlukla uyumuştu. Fazla üzerine gitmemeye çalışarak yanında olmuştum. Bütün bu olanların üstüne üniversiteden ceza gelmişti. Devamsızlık yüzünden sınıfta kalabilirdim. Her şeyi tasarlarken bunu hesaba katmamıştım. Bu konudan Amy'e hiç bahsetmedim.
Detektif Kimball karşısına güzelce yerleştikten sonra bakışlarını Amy'e dikti. Sessizliğin en büyük silah olduğunu biliyordum. Biri karşınıza geçip sustuğunda ve gözlerini üzerinize diktiğinde kendinizi konuşmak zorunda hissediyordunuz. Bu neredeyse istisnasız böyleydi. Amy için de aynı şeyin olmasını bekledim. Bir anda çözülmesini ve her şeyi haykırarak itiraf etmesini bekledim ama öyle olmadı. Amy son derece sakin kalarak Detektif'in konuşmaya başlamasını bekledi. Beni şaşırttı. Bir kez daha. Oysa ki artık onunla ilgili hiçbir şeyin beni şaşırtamayacağını düşünmüştüm.
"Bana söylemek istediğin bir şey var mı?"
Detektif gereksiz nezaketle uğraşmıyordu. Doğrudan konuya girmişti. Hedefe odaklanmıştı. Onu takdir ettim. Lafı uzatmanın anlamı yoktu. Amy yavaşça başını çift taraflı cama çevirdi. Sanki beni görebiliyormuş gibi dikkat kesildi. Bir an beni görebildiğini düşündüm ve irkildim. Bana ihtiyacı mı vardı? Ona destek olmamı mı istiyordu?
"Sana söylemek istediğim bir şey yok." diye cevap verdi buz gibi robot sesiyle. Bakışları cesurdu. Yardım almak ona yaramıştı. Birkaç gecedir kabus görmüyordu.
"Neler olduğunu bilmem gerekiyor. Dosyayı kapatmak için ayrıntılara ihtiyacım var. Seni nasıl ele geçirdi? Nerede tuttu? Neler yaptı? Elinden nasıl kurtuldun? Ve şimdi o nerede?"
Amy konuya olan ilgisini kaybetmiş gibi manikürsüz tırnaklarını inceliyordu. Kim bilir aklından neler geçiyordu.
****************************
Amy'nin ağzından...
Çözülmemem gerekiyordu. Küçük bir kız çocuğu gibi titreyip ağlayarak her şeyi anlatmamam gerekiyordu. Jo'ya ihtiyacım vardı ama yanımda olamazdı. Tek başımaydım. Bana sorulan sorulara mantıklı yanıtlar vermek zorundaydım. Olayın en azından bir kısmını anlatmaya karar verdim. Başlangıçta yalan söylemeye ihtiyaç duymadım. Çünkü yalan söylemek zeki insanların işidir. Eğer söylediğiniz yalanı hatırlayamazsanız hapı yuttunuz demektir.
"Amy?!" diye elini yüzümün önünde amaçsızca salladı. Dalıp gittiğimi o an fark ettim. Belki on, on beş dakikadır kendi kendine konuşuyordu.
"Beni dinliyor musun?"
"Hayır." dedim doğruca. Asıl anlatmam gereken kısım hariç bütün hikayeyi anlatmıştım.
"Oradan nasıl kurtuldun Amy?"
Bilmiyorum demek istedim. O anları, başka birisinin anılarıymış gibi silik silik hatırlıyordum. Detaylara odaklandıkça anksiyete atağı hissediyor ve küçülüp büzülüyordum. Yaptığım şeyden pişmanlık duymuyordum. Onu öldürdüğüm için üzüntü ya da rahatlama hissetmiyordum. Kötü olan da buydu. Hiçbir şey hissetmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOR 《girl♡girl》
ChickLitİki kız. Jo ve Amy. İki farklı dünya. Benzersiz bir aşk. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Aşk için neleri göze alabilirsin? Tüm hakları saklıdır. Yayımlanma Ta...