Ders saatim bittiği için şirkete uğrayıp dosyaları elden geçirmeyi planlıyordum. Bir haftadır kafamda dönüp duran siyah güllerin sahibini bulunca beni meraklandırdığı için ağzından burnundan kan akıta akıta döveceğime yemin bile etmiştim.
Siyah güller.... Kafamda en zarifinden bir yer edinmiş, küçük gibi görünse de derinlere inince büyük bir sorundu. Dışıma yansıyan Safir' e değil içimde varlığını yeni yeni keşfetmeye başladıkları zararsız, dost canlısı küçük kıza , benden daha çok düşmanlık besledikleri her adımda onu öldürmek için çabaladıkları Safir 'e hitaben yollanmış bir hediyeydi bu. Masum görünen hediyenin sır perdesi arkasına gizlenmiş derin ve tehlikeli anlamları çözmeden rahat etmeyecekti ruhum. Gömdüğüm her gerçek cesedin yaralarını içinde sarmaya çalışan küçük kız....
Sen. Senin yüzünden. Ben öldürürken sen imkansız olduğunu bile bile acılarını dindirmeye çalışan, başına en temizinden papatyalar koyan, çaresiz yalvarışlarına iç çekmiş masum kız. Bu saldırıların tüm hedefi sensin. Benim üzerime yoğunlaşmış nefretlerini senin üzerine kusacaklar. Ben karanlığım. Ben vicdansızım. Ben....... En Siyahım.
Saklanmış duyguları duşa vuran siyah güller içimde hıçkırarak ağlayan saf kızın yüzüne çalınmıştı. Çaresiz kalan küçük, elleriyle sarıp sarmaladı yüzüne hırsla atılan aptal gül buketini. Narin güllerin tehlike saçan koruması olan zehirli dikenler parmak uçlarına sinsi bir düşmanlık besliyordu. Anlamıyordu. Parmak uçlarına bulaşan kanı beyaz uçuş uçuş elbisesinin eteğine sildi. Sahiplendi zorla büyültülmüş karanlık tarafını. Beni değil derinliğimi. Neden bu kabulleniş ? Neden direnmedin elbisenin eteklerinde çamur olmasına?..Bahçeye doğru yürüyüp arabama yöneldim. Kapağı açtım ve elimdekileri bagaja yerleştirdim. Anahtarı sallaya sallaya öne yürüyordum ki gelen sesle irkilip kafamı kaldırdım.
"Evinciğim biraz zamanın var mı ? Sana sormam gereken çok önemli sorular varda..."
Bu okulda bana Evinciğim diye hitap edebilecek tek kişiyi tanıdığım üzere gülerek
"Uraz..." dedim yüzümü buruşturarak "aslında şirkete gitmeliyim..." devamini getiremedim.
Bunu bilmemesi gerekiyordu. Kaşları otomatik olarak havaya kalkmıştı.
"Şirket ?"
Kollarını göğsünde bağladı. Her adımda bana biraz daha yaklaşıyordu. Çok zamanım yoktu beklentiyle bana bakıyordu. Beynimin benden bağımsız kısmı harekete geçmişti bile.
"Immm.. Telefon şirketi çünkü arıza bildirimi yapmalıyım. Soracağın sorular çok mu önemli ? Başka zaman halledemez miyiz ?"
"Aslına bakarsan evet çok önemli seninle gelebilirim zamanım var. İşin bitince bir yere gidip birşeyler içeriz ve konuşuruz. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRADIŞI
FantasySAFİR ✖ Ve beklenen an gelecek İsrafil Sur' a üflediği an iyi kötü, amaçsız, arafta kalmış kararsız ruhlar dahil tüm ruhlar tek nefeste yıllarca hayat bulduğu bedeni terk edecek. O kutsal zaman gelene kadar lanetli ruhumu adadığımı bilmediğim bu is...