18. Bölüm: Kara Fırtına Efsanesi

710 86 11
                                    


Karanlıkta görüşümle birlikte sesimi de kaybetmişim gibi birkaç saniye boyunca çenemi kapalı tuttum. Sonrasında Paulo kolumu hafifçe dürtükleyerek bana tekrar sormam gerektiğini hatırlattı. Sessiz bir öksürükle boğazımı temizledikten sonra, "Kim o?" diye yineledim çatlak çıkan sesimle. Dışarıdaki sessizlik sürünce rüzgârdan dolayı duyamadığımı düşünerek kulağımı iyice kapıya dayadım. Sorumu daha yüksek sesle tekrarlayıp gelecek olan cevaba kulak kesildim ancak gerçekten de dışarıda biri yoktu.

Kesik kesik nefes alıp vermeye devam ederken gözümün ucuyla Paulo'nun aynı yerde durduğundan emin olmaya çalışıyordum. Her ne kadar buraya geliş amacı beni sorgulamak olduğundan gitmesini istemiş olsam da şimdi burada olduğu için minnettardım. Geçen gece yaşanan olayların tekrarlanmasını istemiyordum. Gözümün önünde sökülüp yere fırlatılan kalbi hatırlayınca midem kasıldı ve istemsizce kapıdan uzaklaştım.

Birkaç saniye içinde kapı dört kez arka arkaya, garip bir şekilde ısrarcı gelen bir tavırla tıklandı. Yerimde hafifçe sıçrayıp ürkek bir şekilde yutkundum. Yanımda duran Paulo tabancasını daha sıkı kavradı. "Kimsiniz?" dedim, neredeyse sinirli, bir o kadar da sabırsız çıkan sesimle.

Kapıya son bir kez daha vuruldu ve ardından uzun süren bir sessizlik hüküm sürdü. "Ürpertici," diye zar zor duyulan bir sesle mırıldandım.

Paulo beni kenara çekip hiç beklemediğim bir şey yaparak kapıyı aniden açtı ve karşımda dehşet verici bir şey görme beklentisiyle kalbim tekledi. Fakat kapının önünde kimse yoktu, görünen civarda da öyle. "Ne yapıyorsun?" dedim onu içeri çekmek için kolundan tutarak. "Manyağın biri olabilir ve evin içinde kalmak en güvenlisi." Koluna asılmaya devam etsem de bunun pek yararı olmadı.

Keskin bakışlarıyla etrafı tararken kendinden emin görünüyordu. Uzaktan gök gürültüsü sesi duyuluyordu ve ince yağmur damlaları sert rüzgârla doğrudan yüzüme savruluyordu. "İçeri gel," dedim tedirginlikle etrafı kolaçan ederken.

"Sen içeride bekle," diyerek beni kapı eşiğinin arkasına doğru yavaşça ittikten sonra kapıyı kapatıp beni evin içinde yalnız başıma bıraktı.

Bir an kapıyı açıp peşinden koşmak istesem de bir yanım buna engel oluyordu. Ama öbür yandan vahşice katledilmesini asla istemezdim. Yardıma ihtiyacı olabilirdi. Daha fazla vakit kaybetmeden dış kapıyı yeniden açtım ve soğuk hava iliklerime kadar donmama neden oldu. "Paulo?" diye fısıltıyla seslendim, etrafta görünmüyordu. Her an kafamın üzerine cesedi düşebilirmiş gibi kafamı kaldırıp yukarı baktım, görünürde hiçbir şey yoktu.

Panik olmama ramak kalmışken sağ köşeden dönüp görüş alanıma girdikten sonra beni kolumdan tutarak yeniden evin içine soktu ve kapıyı kapattı. "Verilen talimatları uygulamada epey iyisin," dedi içeride kal demesine rağmen dışarı çıkmama gönderme yaparak. Tabancasını yerine koyduktan sonra parmaklarını ıslak saçlarının arasından geçirerek alnına yapışan saçlarını geri yatırdı. "Görünürde hiçbir şey yok," dedi, "herhangi bir iz yok."

"Ama biri kapıyı çaldı," dedim, "sen de duydun, öyle değil mi?"

"Evet," derken sesi keyifsizdi.

"Sana söyledim, garip şeyler oluyor." Sesim ürpertici bir fısıltı halinde çıkmıştı.

"Evet," diye tekrarladı. "Orası bariz."

Oturma odasına geri döndüğümüzde birkaç mum yakıp masanın üzerine sırayla dizdim. Islak kıyafetlerim üzerimde kuruduğundan titriyordum. Eski yerime geri oturup boş su bardağını elime alarak kafamı dağıtmak için etrafına parmağımla küçük daireler çizmeye başladım.

GECENİN KORUYUCUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin