Bölüm 2~İntihar

153K 4.8K 155
                                    

Hayat çok acımasızdı. Adalet denilen şeyin geçerli olmadığı bir yerdeyiz . Paranın güç olduğu, çirkini güzelleştire, güçsüzü güçlendiren aptalı okutan bir kudret . Nefsi sınayan, tehlikeli...

Son olan kavgadan sonra çözüm yolumun olmadığını bilmek beni yoruyordu. Benim sorunumun çözümü yoktu. Babamın bana sunduğu çözüm yolu ölmekle aynı şeydi. Ruhsuz bir insan olmaktansa; ölü biri gibi olup ruhumun emilmesine izin vermektense, kendi hayatıma kendim son verecektim. Bunu aileme bırakmayacaktım. Onlar beni öldürmeyi seçiyorlardı. Başkasına köle misali vererek beni öldüreceklerdi. Ama izin vermeyecektim eğer benim istediğim olmayacaksa onlarında istediği olmayacaktı .Kumar misali benim hayatım üzerimden oynuyorlardı. Bilmedikleri bir şey vardı ki kartları açık oynamayacaktım. Bu oyunu başından kaybedeceklerdi, kazandıklarını sansalar bile.

Saate baktığımda üç olduğunu gördüm. Bu saate kadar herkes uyumuştu oluyor. Tedirginlik üzerimde vardı. Boynuma hafif hareket ettirmeye çalıştım. Yüzüme yediğim tokatların izleri acı bir şekilde yer edinmişti. Kırmızı ve mor iç içe girmiş bana olmayan değerimin soğukluğunu gösteriyordu. Çok fazla ağlamıştım, başım çatlıyordu. Yüzüm berbat haldeydi ancak bunun bir önemi yoktu artık.

Sessizlik beni ürkütse kararımdan vazgeçmedim. Karanlık her zaman büyük korkumdu. Bu korku çocukluğumdan beri peşimi bırakmamıştı. Yakama yapışmış beni bırakmamıştı. Her yerde önüme çıkıyordu. İşte böyleydi hayat. Son vereceğim nefesim karanlık bir gece korkusunda olacaktı. Zonklayan başımı tuttum. Beni güçsüz kılan şeyler o kadar çoktu ki...

Ayağa kalktım , kalkmam gerektiğini biliyordum. Sonunu bilmediğim yola karşın ölümü seçiyordum. Soğuk bir gecede yalın ayak...

Çıplak ayaklarımla sessiz olmaya dikkat ederek yürümeye başladım. Parkenin soğukluğu bana ailemi hatırlatıyordu. Onların bitmek tükenmeyen nefreti... Adımlarımı ev içinde hızlandırarak ilerlemeye devam ettim. Sonuma gidiyordum. Günahın koyu tonuna adım atıyordum. Ölüyordum. Kendime acı verecek kadar berbat haldeyim.

Banyonun buz gibi kapısını tutarak açtım. Korku bedenimi sararken sessiz olmaya çalıştım. Hıçkırıklarım dudağımdan firar ederken elimle kapattım. Yuttum. Öfkemi , kinimi kusacağıma yuttum. Titreyen bacaklarıma rağmen banyoya girdim. Bacaklarım çaresizliğimi vuruyordu yüzüme.

İstediğim şeyi bulmak için telefonun ışığı ile önümü görmeye çalıştım. Ölümün soğukluğu ensemdeyken durmadım. Korku bütün bedenimi sararken delirmiş gibi davranıyordum. Şişen dudağıma, akan göz yaşlarıma rağmen durmadım. Parmak uçlarıma yükselip parmaklarımla her yere baktım. Sonunda elime değen metalle gözlerimi yumdum. Koca dünya beni içine alamamıştı. Beni püskürmüştü

Her yerim ağrıyordu. Mustafa her zaman ki gibi acımasız olmayı seçmişti. Karşısındaki bir kız olmasına rağmen acımamıştı. Egosuyla harmanlanmış bir vücut. Karşındakinin acizliğinden faydalanmayı seçen. Ablası değil de düşmanı varmış gibi davranan.

Bin kere daha onlara lanet ettim. Onlar beni buna zorlamışlardı. Genç yaşımda kendimi onların benciliğinden dolayı feda ediyordum. Küçük yaşımda düzenin acımasız tarafına denk gelmiştim. Beni doğruya iten kimse olmamıştı.

Çaresizce tabureye oturdum. Çarem kalmamıştı. Bana başka çare bırakmamışlardı. Sessizce mırıldandım.

"Allah'ım affet beni bu günahla yanına gelmek istemiyorum. Başka çarem yok" dedim. Göz yaşlarım yanaklarımdan akarken korkudan elim titriyordu. Hıçkırıklarla birlikte bedenim sarsılıyordu. Korkuyordum . Sadece kendime zarar vermekten dolayı değil ölürsem öbür dünyada vereceğim hesapta vardı. Günahkar olacaktım. Allah'ın verdiği canı kendim alacaktım.

Serçe yüzümdeki yaşları sildim. Yanağım dudağım acı içinde yanarken daha çok dolup taştım. Korkaktım ben. Sonradan olan bir şey değildi. Ruhuma etiket olarak yazılmıştı. Korunmaya ihtiyacım vardı. Beni koruyup koşulsuz seven tek kişi Ali'mdi. Onu bırakmak istemiyordum ama yapacak başka bir şeyim yoktu. Kaçmayı düşünsem de beni bulurlardı. Elimi ağzıma bastırdım çığlıklarım duymamaları için..

Elim de ki jilete son defa baktım. Gözlerimi yumdum. Delice çarpan kalbime inat derince bir çizik çizdim. Yanan tenimle birlikte gözlerim daha çok isyan ediyordu. Pes etmemek için gözlerimi yumarak diğer bileğime de aynı şeyi uyguladım. Canım acısıyla yaşlar durmadan akıyordu.

Eşit değildik. Ben burada acı çekiyorsam eşit değildik . Hayat acımasızlığı sert bir tokatla vurmuştu.

Kanın o vıcıklığı ve ölümü hisseden bedenim korkuyla titremeye başladı. Tabureden sertçe yere düşmem ile kafamı fayansa vurdum. Acı yüksekti. Dayanılmazdı. Bilincimin kapanmaya başlaması ile "Umarım hiç mutlu olamazsınız, Ali'm seni çok seviyorum ablam " dedim. Gözlerim tamamen kapanırken ortamın sessizliği ürpermeme neden oluyordu. Bilincim kapanırken beni kendine çeken sonsuz bir karanlıktı.

Kaçtığım şey son muydu, yoksa sonun başlangıcı mıydı? Bildiğim tek şey vardı ki acı ruhuma kadar işlemişti. Ve bu acıyla yaşamayı ögrenmeliydim.

AMANSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin