bölüm3~Hasta

139K 4.8K 306
                                    


En büyük ilaç neydi ?Acıların unutulduğu an var mıydı? Ruhu kemiren şey karanlık mıydı? Yoksa karanlık biz miydik? Yoksa ruhu katrana çeviren kalbi körelten ruhanî bir gizem mi vardı?

Masum ,evet masum olsaydık her şey daha kolay olurdu. Kelebek gibi dünyaya renk katıp varlığımızla kirletmeden def olup gitseydik.

Gözlerimi açmaya çalıştığımda başarısız oldum. Hissettiğim şey omurgamdan başlayarak bütün bedenime davetiye çıkaran keskin bir acı. Sonunda gözlerimi zorla arayabildiğimde beyaz bir oda da yatıyordum. Ağrıyan bedenimle kıpırdayamadım. Başım zonkluyordu. Susuzlukla ve keskin acı ile bir şeyler anlamaya çalıştım.

Neredeydim?
Herhangi bir ses de yoktu. Kolumdaki ağrı ile gözlerimi yumdum. Üzerine düştüğüm için bu kadar acıyordu. Beceriksizliğimi her zaman ki gibi konuşturmuştum. Ölmemiştim. Yaşıyordum. Nefes almak neden bu kadar acı vericiydi. Neden ölüm ve kalım arasındaki ince cizgi arasında gidip gelmiştim.

Başım çatlıyordu. Daralan nefesimle etrafa baktım. Tamamen gözümü açmamla babamı gördüm. O soğuk yüzü bana korku verdi.

"Sonunda uyanabildin" dedi. Sesi öfke barındırıyordu.

Sessizce yutkundum. Kuruyan dudaklarımı aralayamadım.

Başımda babamın beklemesi tuhaf geldi. Onun hiç bir zaman umurunda  olmamıştım. Hafif dilimle kuruyan dudaklarımı ıslatarak konuşmaya çalıştım.

"Ner..nerdeyim?"diyebildim zorlukla .Yeni tıraş olmuş yüzü üstündeki takım elbisesi ile gayet düzgün duruyordu. Bakışları soğuktu. Bir cesedin soğukluğu gibi beni ürpertiyordu.

"Yeni evindesin. Seni annen abdest almaya kalktığında buldu" dedi . Sinirli olduğu buradan belli olan babama baktım. Kısa bir açıklamayla anlatmıştı. Sesinde belki acıma , üzüntü yoktu ama bolca öfke yer edinmişti. Yeni evindesin de ne demekti. Burası hastane   odası gibiydi ama gereğinden büyüktü.

Birden üzerime doğru gelerek "Amacın ölmekti ya hani aferin akıllı kızıma amacına çok yaklaştın" demesiyle gözlerim dolmaya başladı. Bu haldeyken bile kendilerini düşünüyorlardı. Akan göz yaşlarımla babama baktım. Zor bulduğum sesimle :

"Ne demek istiyorsun ?"dedim. Bu haldeyken bile saçma sapan konuşuyordu. İyi misin ya da sadece sarılmak varken ? Sarılmak bir eylem gibi dursa da aslında ihtiyacım olan tek şeydi.

Gözlerimin içine bakıp hafif tebessüm etti. Nedense korkuyordum. Bu hali normal değildi. Kafayı yemiş gibi davranıyordu. Daha sonra lanet kelimeyi söyledi:

"Bir ay sonra evleniyorsun kızım " dedi.

Sustum. Uzun zamandan beri ilk defa babamdan duymak istediğim kızım lafını duymuştum. Ama aşağılanmak için. Bir ay sonra evleniyorsun... Aklımın bana oynadığı acımasız bir oyundu bu .Gerçek olamazdı. Rüya görüyordum. Evet evet başka mantıklı cevabı yoktu. Babama dönüp:

"Baba"

Donuk bir yüzle dönüp bana baktı. O sözcüklere kızlar için kutsal bir sözcüktü... Öfkeliydim, kırgındım. Omuzlarım düşmüştü. Sesimi acizliğime tezat olacak bir sertlikle bağırdım:

"Ne dediğinin farkında mısın? Bana bunu şaka olduğunu söyle " dedim. Öfkem dinmiyordu. Bileklerimi kesmiştim . Ölmek için ya ölmek . Ama gözlerimi açar açmaz hala aynı ...

"Ev -le-ni-yor-sun" dedi. Sanki heceleyince kabullenecektim. Yüzüme aynı gerçeği vurarak ...

Bir cümle ne kadar yıkabilir benliğinizi . Beynimden vurulmuşa döndüm. Ben ölmek istedim. Başarıyordum da ...İyi misin bile demeden evleniyorsun saçmalığı da ne . Yerimde hareket ederek kalkamayan çalıştım. Bedenime ani gelen hareket canımı daha çok yakmaya devam etti. Yerimden zorlanarak kalktım . Kendimi daha fazla aciz hissetmek istemiyordum. Bütün bedenim öfke ile yanıyordu. Öfke ruhuma kadar işlemişti. Ağrıyan bedenim, beni bir sıfır geriye itiyordu. Babama döndüm:

AMANSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin