Bölüm1~Evleneceksin!

228K 5.9K 651
                                    


Zaman akıyordu. Tüm acımasızlığı ile ruhumuzu bedenimize katarak yok ediyordu. Ölüm bir son muydu yoksa sonun başlangıcı mıydı? Ölüm hem bir son hem de bir başlangıçtı. Bunu nerden mi biliyordum? Hem ölümü en yakından görmüş hem de yaşımın ne kadar güzel olduğunu görmüştüm.

Ağaçların tatlı hışırtısı odayı dolduruyordu. Güneşin var olması hiç bir şeyi değiştirmiyordu. Burası sıcaktı gereğinden fazla sıcak. Teninizle güneş bir olup sizi yakacak kadar sıcak. Bazen ıstırap verecek kadar kötü. Burası Didim'di. Yabancısı için tatil cenneti yerlisi için durmadan hizmet edilen yer.

Kavramlar herkes için farklıdır. Benim için Didim acıydı. Annesizlik, babasızlıktı. Göz yaşıydı. Yalnızlıktı. Kalabalığın içinde nokta olmaktı. İnsan nasıl bir yerden hem nefret edip hem de sevebilirdi?

Aynanın önünde durmuş kendime bakıyordum . Güzel değildim. Güzelliğim sadece yüz ile sınırlı olmamalıydı. Bir yetmiş boyumla küçük duruyordum. Uzunluk bazen heybet vermiyordu. Bende olduğu gibi. Omuzlarım düşüktü. Kanatlarım sanki hiç uçmayayım diye onlardan kurtulmuştu. Uzun bir boyun bana verdiği tek şey eziklikti. Bedenimdeki küçüklük , bana zayıf bir beden bırakıyordu geriye sadece. Zayıftım her an kırılacak gibi. Sanki hayata karşı tutunacak gücüm yoktu. Zayıflığın verdiği umutsuzlukla ağlıyordum. Bahsettiğim zayıflık bedenen de değil sadece; ruhsal bir zayıflıktı.  Ruhu yaralı olan bir kız çocuğuydum. Kimsenin artık tamir edemeyeceği kadar öfkeli ve hırslı.

Yeterince acı yokmuş gibi bütün yaşadıklarımı bile özletecek o cümle kuruldu. Tik tak... Saatler birbirini öyle kovaladı ki daha on yedisinde ki kızından kurtulmak isteyen canım ailemin dudağından o lanetli cümle kuruldu.

'Evleneceksin '

Bu kelime size ne anlatıyor ? Bana hayatın acımasızlığını. Güçsüzlüğümü.

Yalnızlığımı....

Ben bir kitap karakteri değildim. Gerçektim. En basitinden acıyı hissediyordum . Ama ailem sanki ben gerçek değilmişim , duygularım yokmuş gibi davranıyorlardı. Burada benim yok sayılmamın tek nedeni vardı oda istenmemek . Evet kocaman olan bu ailede istenmiyordum.

Nedensiz yok sayılır mıydı insan? Sayıldım... Tam karşısında durup babamın gözlerine bakmama rağmen beni yok sayması. Defalarca varlığım küfürmüş gibi geldi. Evimin en ücra köşesine itilip , yok sayıldım.

Huzursuzluk bütün bedenime yayıldı. Karşıma çıkan bu yol çetindi. En kötüsü yalnızdım. Biliyordum. Zordu hayata kendi ayaklarının üstünde durmak . Ailen dediğin insanların sadece sana ruhsuzca bakması.

Aklıma gelen tek çözüm geliyordu. Kaçış . Çünkü başka çıkış yolum yoktu. Bütün yollarım kapalıydı. Beni kurtaracak kimse yoktu. Annem bana siper olup , 'bu iş olmayacak' demiyordu. Evet ya evlenip çocuk makinesi olacaktım ya da kaçacaktım. Burada bana kalan çözüm yolu kendimi kurtarıp ,kendime yeni bir hayat kurmak.

Babam verdiği karardan dönmeyecekti, kararlıydı. Nasıl dönsün ki benden kurtulmak için gün sayıyordu. İnsan kızından nefret eder miydi ? Ediyordu. Yaşadığım, karnımın doyduğu yer bana huzur vermiyordu. Benim babam

kendi canından kanına karşı nefret tohumları taşıyordu. Çocukluğumdan beri hiçbir şekilde babamın bana öfkesini, annemin durgunluğunu anlayamamıştım.

Bu yolun sonunda canı acıyan , yıpranan kişi ben olacaktım. Göz yaşlarım bana yoldaş , hayal kırıklıklarım bana düşman olacaktı . Annem:

"Defne" dedi. Sesindeki bezgin tanı buradan bile hissediliyordu. O susan boyun eğen kişi olmuştu. O kocasına tepki vermeyen tipik bir ev kadınıydı. Çünkü kültür bunu gerektiriyordu. Hangi kültür bizi yok sayan kültür, bu kültür değildi. Kültürümüzü, geleneklerimizi kendilerine kılıf olarak seçmişlerdi. Ve ben herkes susuyor diye kurban ediliyordum. Garip olan ise her gün TV de kınadığımız şeyleri aslında birebir yaşıyorduk.

AMANSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin