Bölüm/11

30.1K 2K 510
                                    

Selamlar!Geciktirmeden bölümü getirdim çünkü bu aralar yazma hevesi ile doluyum-Yazar nazar değmesin diye tahtaya vurur.-Ve bu bölümler,gerçekten özüne inerek yazılmış bölümler benim için.Daha önce yazarken bu kadar çok hissetmezdim ama şimdi,Dünya'nın acısı tam göğsümün ortasında resmen.Neyse,geçelim.Size bir teşekkür borcum var.Geçen bölüm yorumlarınız ve oylarınız öyle güzeldi ki ağlaya ağlaya okudum.Lütfen,bu bölümde o güzeller güzeli düşüncelerinizi ve oylarınızı benden eksik etmeyin.

Nitekim ne düşüneceğinizi acayip merak ettiğim bir bölümdür bu.

Sorularınız için;

ask.fm/gokyuzukokan.

Ve Facebook grubumuz içinse; Gökyüzünden Hikayeler yazarak ulaşabilirsiniz.

İyi okumalar dilerim!

Bölüm şarkısı: NF-Can You Hold Me/Maria Mena-Homeless

"Bütün şiirlerimi ona adayacak kadar çok sevdim onu. Ama o, sadece cümlenin sonuna koyamadığım noktalara takılı kaldı."

Bir adama çarpıldım.

Hem de öyle fena çarpıldım ki.

Kalp atışlarımın düzene bindiğini hissettim. Kanın, akması gerektiği gibi aktığını hissettim. Uzun süredir suyun altına tutsaktım ve bir gram nefese muhtaçtım onu bulduğumda. O benim nefesimdi ve kana kana içtim. Pişmanlık nedir, hiç bilmedim. Onu sevmekten bıkmadım, usanmadım. Kalbimi size açsaydım göreceğiniz yaralar içinizi acıtabilirdi ama ben bunu umursamadım. O yaralar, benim hatıralarımdı. Atlas Alaskar'ın bedenimde bıraktığı her iz, ruhumda bıraktığı her darbe Tanrı'nın bana bir çeşit armağanıydı. Bundan önce ruhumda izler bırakmıştı fakat dün gece, bedenimin her bir noktasına dudaklarını kazımıştı. Sanki bıraktığı yaraları telafi etmek istercesine, her bir noktayı göz yaşlarıyla boyamıştı adamım. Şimdi onun dudakları olmadan sızlıyordu tenim. Ona bir gecede alışmıştım. Sıcaklığına, kollarını bana sarışına, kulağıma fısıldadığı cümlelere. Dün bana öyle şeyler söylemişti ki, söylediği her cümle gerçek olamayacak kadar güzel olsa da bir an için gerçekten güzel günler göreceğimize inandım. Bir an için, mutlu sonları hak ettiğimize inandım. Onun varlığının beni mutluluğa taşıyacak bir kayık olduğunu düşledim. Ve gözlerimi huzurlu bir uykuya kapattım koynunda. Sevdiğim adamın koynunda. Sekiz yıllık hayalim, belki de ilk defa böyle güzel bir şekilde gerçekleşti. Aramızda sırlar, duvar olmadan beraber uyuduk ilk defa. Beni sevdi, benimle sevişti. Öyle bir yaptı ki bunu, bedenim sızlar ve dudaklarım hala onun adını sayıklar vaziyette bıraktı beni. Gözlerimi açmaya, gerçeğe dönmeye korkuyordum. Onsuzluğa adım atacaktım eğer uyanırsam. Dün gece beni, varlığından haberdar olmadığım diyarlara sürüklemişti ve ben, bu diyarlarda tutsak kalmak, bu diyarlardaki havayı kendime soluk edinmek istiyordum.

Ne yazık ki bu tür şeyler mutlu sonlarda olurdu.

Ve ben mutlu sonların baş rolü değil, tam mutlu sona yaklaşırken ani bir manevra ile ölen o kızdım.

Turuncu tutamlar göğsüne yayılmışken, bir beli belimden sahiplenircesine beni kavramış ve nefesi omzumu yuva edinmişti. Derin derin soludukça başım onun göğsüyle beraber hareket ediyordu. Parmaklarımı çıplak teni üzerinde kaydırarak kendi baş harfimi çizdim ve ardından küçük bir çocuk gibi güldüm. Sanki bu, onu tamamen bana ait kılacakmış gibi tam sol göğsünün üzerine kendi adımı elimle yazdım.

Dakikalar geçti, saatler. Sabahın ilk ışıkları gözlerimi kör etti ama ben yüzüne bakmadan edemedim. Bu adam bana, dünyanın hala döndüğünü hatırlatan bir kanıt gibiydi. Bu adam bana, güzel şeylerin hepsinin sömürülmediğini anımsatıyordu. Ama ben onu sömürmek istiyordum. Her zerresine kadar kendime istiyordum bu adamı. Öyle bencil, öyle fazla istiyordum ki bu istek beni ağlatacak kadar kör ediyordu.

GÖKYÜZÜ KADAR MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin