PROLOG

22.5K 1.5K 227
                                    

Selamlar!Boş durmayan yazarınız konuşuyor!Bölüm gelene dek,aklımda olan ve bir okuyucumun da önerisi sayesinde böyle bir şey yazmaya karar verdim.Bu Prolog,Atlas'ın İzmir'e yani Dünya'nın yanına gittiği ama onu bulamadığı günü kapsıyor.Ne hissettiğini bilmeye ihtiyacınız vardı ve gece bir şeyler karalayıp tamamladım.Oylarınız ve yorumlarınız muhteşem.Gerçekten son bulmasın diye dua ediyorum.Siz yorum yaptıkça yazma şevkim geliyor ve bakınız birer gün arayla bir şeyler ekliyorum*Şaşkınım.*

Bunun için lütfen oy ve yorumlarınızı benden eksik etmeyin.Bu bölümde de bekliyorum.

Sorularınız için:ask.fm/gokyuzukokan.

Facebook grubumuz için:Gökyüzünden Hikayeler.

İyi okumalar dilerim!

Atlas'ın Döndüğü Gün.

Bölüm Parçası: Kaan Tangöze-Bekle Dedi Gitti.

Özlüyordum, diye geçirdi içinden.

"İnsan, anlamını bilmediği bir kelime hakkını nasıl verebilirdi ki?" diye düşünmeye devam etti. Onun için, tuhaftı. Birinin varlığına ihtiyaç duymak, birinin kokusunu aramak her tende, ve onun sesini zihninden atabilmek için etrafı paramparça etmek ona yabacıydı. Daha önce, ondan ayrı kaldığı zamanları hatırlıyordu. Elinde bir resimle beraber dudaklarına dayadığı içki şişesi ona yoldaş olurdu. Onu arardı. Onu sevdiğini kimselere söylemeden, usulca onu arardı içinde bir yerlerde. Ama şimdi...Şimdi ondan bilmem kaç kilometre uzakta, elinde onun uyurken çektiği fotoğrafıyla beraber camdan dışarıya bakıyordu. Onu aramamıştı. Gittiği günden bu yana, parmakları telefona gidip de sesini duymak için bir hamle yapmamıştı çünkü yapamayacağını biliyordu. Eğer o, dudaklarını aralar ve ona feryat edercesine, "Atlas..." derse dönerdi. Her şeyi geride bırakmak için sadece birkaç saate daha ihtiyacı vardı. Bu gün dönecekti yanına. Hatırladığı gibi, elini cebine soktu ve ona aldığı yüzüğe baktı. Sadeydi. Tek taşı kaplayan bir çiçek deseni vardı ve Dünya'nın zarif parmakları için yaratılmıştı. Yutkundu genç adam. Parmaklarının sakallarını turlayışını hatırladı ve elindeki sigarayı dudaklarına götürerek derin, sert bir nefesi hapsetti. "Siktir," diye mırıldandı fotoğrafa tekrar bakarak. Saçları yatağa dalmış, bacaklarını toparlamış ve dudakları aralık bir biçimde her şeyden habersiz uyurken çekmişti bu fotoğrafı. Büyük ihtimalle Atlas'ın o gece o odaya girdiğinden de haberi yoktu. O günü hatırlayınca gülümsedi. Dünya'nın onun için tuttuğu günlükleri almak için eve gizlice girmişti gitmeden birkaç gün önce. Ondan ayrı kaldığı zamanlarda, buna ihtiyacı olacağını hissetmiş gibi bir defteri yanına almıştı. Dünya bunların yokluklarını fark etmeyecekti, bundan emindi. Dudakları geniş bir gülümsemeyle kaplıyken, rüyası arasında, "Atlas," diye fısıldadığın hatırladı ve kaşları gerginlikle çatıldı.

Bu gün, ona kavuşacaktı.

Ege'yle bir anlaşmaları vardı. Anlaşmaya göre, bir yıl boyunca şehir dışında olması, turnuvalardan geri çekilmesi ve Açelya ile tek bir kelime dahi etmemesi gerekiyordu. Dünya ile ilişkilerini soyutlaması gerektiğini ona açık ve sert bir dille iletmişti ve Atlas'ın başka bir çaresi yoktu

Gitmişti.

Ardında bir kadın bırakmış ve kaybolmuştu.

Şimdi hem o kadını, hem de benliğini tekrar bulma zamanıydı.

"Gidiyor musun?" diye mırıldandı Neşe dudaklarını sol yanağına bastırma fırsatını kaçırmadan. Şüphesiz ki çocukluk arkadaşını burada bulması, Tanrı'nın ona bir lütfuydu ama şu an onu umursamayacak gibi değildi. Bavuluna birkaç parça daha eşya koydu. Yatağının başında duran Dünya'nın resmini aldı ve bavulun köşesine sıkıştırdı. Dudakları arasında bu gün içtiği bilmem kaçıncı sigarasıyla, "Gidiyorum," dedi. "Onu bulacağım."

GÖKYÜZÜ KADAR MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin