Isminin Beden Almış Hali Gibi

21 2 0
                                    

Uyandığımda gözlerimdeki yaşlar ince ince süzülüyordu gözlerimden. Buğra yı barındıran korkunç bir kabus görmüştüm. Onu çok özlüyordum, neden gittiğini beni neden bir başıma bıraktığını deli gibi merak etsem de ona fazlasıyla kızgınım. Gideceği hakkında tek laf etmeden tek bir açıklama bile yapmadan birden ortadan kaybolmuştu. Oysa 24 saat bile uzak kalmazdık. Görmesinin üzerinden saatler geçmeden özlediğini söylediği mesajlar yazardı. Kafi söylediği her kelime yalandan ibaret mis bense tam bir aptaldan..
Artık bunları düşünmemeliydim. Azra okulda bir müzik yarışması olduğunu söylemişti ve katılırsam mutlaka kazanabileceğimi de söylemeden etmemişti tabikide. Müzik yarışması bir bahaneydi benim için, tek istediğim biraz kafa dağıtıp olanları unutmaktı. Günlerdir ağlamaktan göz torbalarım şişmişti. Kendimi berbat hissediyordum. Ama kendime bir söz verdim, annem 'ben sana kıyamazken başkalarının incitmesine asla müsade etme demişti. Haklıydıda artık güçlü olmalı hayatıma adapte olmalıydım. Kalkıp bornozumu aldım ve banyoya girdim. Müziğin eşliğinde suyun altına bıraktım kendimi...

- Duştan çıktığımda oldukça rahatlamastim ve annem muhteşem bir kahvaltı hazırlamıştı,hemde benim en sevdiğim şeyleri. Dün yaşadığımız duygusal anların jesti olmalıydı bütün bunlar.
-Günaydın nnn Sultanımm, diyip beline sarıldım anneciğimin.
--Hadi bebeğim otur ve kahvaltını yap. Bugün de okula gidersin diye umuyorum yeterince tatil yaptın diyip imalarda bulunmuştu annem,ama haklıydıda, o bencil, düşüncesiz, kalın kafalıyı düşünmekten okula da gidememiştim. Oturup hemen annemin hazırladıklarını yemeye başlamıştım, hatta yemek demeyelim baya baya gömülmüştüm. Kahvaltıdan sonra anneme sulu bir öpücük kondurup odama gittim. Bütün kiyafetlerimin kirli olduğunu fark etmemde geç olmadı, giyecek hoc bir şeyim yoktu. Anlaşılan yine gizli gizli ablamın dolabından alacaktım. Ablamın odasına gittiğimde yatağın üzerinde özenle hazırlanmış kıyafetler vardı. Hemde en sevdiğim favori kıyafetleri. Karnıma teptigim gibi odama gittim. Ablamın kıyafetleri üzerimde oldukça seksi durmuştu. Hatta bana daha çok yakıştı iç güdüsüyle kıkırdadim. Ablam beni kesinlikle öldürecekti. Sanırım bugün bunları giyecekti. Eeeee hep omu sinir edecekti, oh olsun diyip sesli güldüm.
Şimdi geriye kalan tek şey gizli gizli çıkacak olmamdı. Kapıyı açtığımda ablamın banyodan, anneme yatağın üzerindeki kıyafetleri istediğini duydum. Annemse yatağın üzerinde kıyafet olmadığını söylediğinde kulaklarımı tıkayıp ayakkabılarımı bile doğru dürüst giyemeden kaçmıştım evden. Dışarıya çıktığımda bile ablamın bağırışlarını duyabiliyordum.
Hızlı adımlarla durağa gitmiştim yine okula geç kalacak gibi gözüküyordum. Buraya her geldiğimde Buğranin okula bıraktığı ilk gün geliyordu hep aklıma. Gözlerim dolmuştu yine ama hemen kendime çeki - düzen verip gelen belediye otobüsüne bindim.

-- Okula girdiğimde gözüme ilk çarpan duvardaki afiş olmuştu,müzik yarışmasının tam 20 gün sonra olacağı yazıyordu. Ve ben artık karar vermiştim,katılacaktım. Bir anda yanıma biri gelip,
-Merhaba.
Demişti. Arkamı döndüğümde tam bir taş görmüştüm uzun boylu, düzgün fizikli, kumral ve renkli gözlü bir meteor.
Küçük bir tebessüm edip bende - Merhaba. Dedim.
Katılacak mısın diyip gözüyle afişi işaret etmişti. Meraklı gözlerle ne söyleyeceğimi bekliyor gibiydi. Kısaca, katılmayı düşünüyorum ama henüz karar veremedim demiştim. Halbuki karar vermiştim katılacaktım ama çocuğa neden öyle dedim hic bir fikrim yoktu.
-Bu arada ben 'Can' dedi,bizim meteor.
İsmi gibi can alıcı bir çekiciliği vardı. Vay be dedim kendi kendime isminin beden almış hali gibi gözüküyordu. Ağzımın sularını silip, - Bende esila, memnun oldum can diyip göz kırptım. Kendime hayret ettim, ben kimseye böyle haraketler yapmamış biri olarak ayaküstü cilvelenmistim çocuğa.
Can bir anda kantine gidip yarışma hakkında konuşmayı teklif etti. Bu cocuga kanım aşırı derecede ısınmıştı. Buda fazla yakışıklı olmasından kaynaklanıyordu heralde. Kantine geldiğimizde sıraya geçip ikimizede kahve almıştı. Boş bir masaya oturup, konuşmaya başladık daha doğrusu başladım. - Neden yarışmayla bu kadar ilgilendin yoksa sendemi katılacaksın dedim.
CAN- Aslında evet katılmayı çok istiyorum ama buna tek başıma cesaret edemem. Beraber katılmaya ne dersin?
-nasıl yani ikimiz mi söyleyeceğiz dediğimde (fark ettim ki çocuğa hiç erkek görmemiş masum köylü gibi bakıyordum.)
CAN- Evet eğer sende istersen? Seninle şarkı söylemekten memnuniyet duyarım,Demişti.
Biraz düşünüp, pekala anlaştık diyip gülümsedim. Can'da sevinçle ellerini şaklatip, iyi o halde en kısa zamanda provalara başlarız ortak buda numaram dedi. Ve zilin çalmasıyla, ikimizde sınıflara gittik.

Azra meraklı meraklı yanıma geldi.
-Esilaaaaağğğ, Esilaaaaağğğ!! Sen iki saattir ne konuştun o taşla kızımm, nasıl kıskandım seni, o nasıl bir taşlık insan mı o yaa..
Derken azraninda ağzının suları akmıştı. O haline kıkırdamadan edemedim. Olanları anlattığımda gözleri ve ağzı açık vaziyette;
-- Ne yani sen o taş yaratıkla birlikte şarkı mı söyleyeceksin? Şaka yapıyorsun. Of kızım ya ne kadar şanslısın,domuz köpek, diyip kahkaha atmaya başlamıştı. Bende dayanamayıp basmıştım kahkahayı, hocanın gelmesiyle, ikimizde elimizi ağzımıza götürüp fermuar işareti yapmıştık.

Dersimiz matematikti, en sevmediğim ders olduğu gibi birde en sevmediğim hocanın dersiydi. Kafamı kollarımın içine gömüp, uyudum. Ve uyumaz olaydım, şu lanet kadının cıngar sesiyle uyandım (hatta böğürmek desek tam yerini bulur)
-Esila yeter artık! Her girdiğimde ya uyuyorsun yada dikkatin başka birşey de oluyor! Kalk çabuk sözlü yapıcam.

Kalktığımda sorduğu soru karşısında tabikide cevap verememiştim. - Çabuk çık dışarıya Esila!
Burnumdan soluya soluya, çantamı da alıp toptan gitmeye karar verdim.
Dışarı çıktığımda bütün dikkatim karşımdaki meteora vermiştim. Yakışıklı ortağım tam karşımda duruyordu.
Onu görmemiş gibi yapıp, yanından geçerken (ki niye öyle yaptım anlam veremedim) - Heey bakın burada bir kaçak daha var diyip laf atti. Bende kıkırdadım ve aşağı yukarı başımı salladım.
Eve bırakmamı ister misin diye sordu bizim taş, ama ben gerek olmadığını kendim gidebileceğimi söylesemde üsteleyince, hayır diyemedim, zaten hiçte halim yoktu.

--
Evin önüne geldiğimizde, sen çıkmasan iyi okur, başımda hiç çekilmeyesi bir abi var tanımak istemezsin diyip sırıttım, ve görüşürüz diyip tam çıkacakken birden kolumu tutmasiyla kendine çevirdi ve - Seninle tanıştığıma gerçekten çok çook mutlu oldum diyip o mükemmel 32 dişini sergiledi. Ne yalan söyleyeyim içim eridi. Tebessüm edip eve doğru yürüdüm. Ve bir anda arkamı dönüp çocuğa el salladım.
Binadan içeriye girdiğimde kendime binlerce küfürler haykırdım, bok mu vardı da el sallamıştım. Eee bünye kaldırmıyordu tabi Buğra ayısından sonra böyle bir taşı hiç kaldırmıyordu.
Eve girdiğim gibi saçlarımı tutarak sürükleyen bir ablanın hücumuna uğradım.
-Yeter artık seni şımarık ergen, bir daha kıyafetlerimin 1 cm yanına yanına yaklaşırsan seni öldüresiye döverim!
Annem gelip ayırdıktan sonra koşarak odama gittim, hala gülüyordum. Bazen gerçekten de fazla gamsız olabiliyordum. Telefonu elime aldığımda bir anda rehberde elim "CAN" 'a gitti...

Sevdiğim BeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin