Gül kopartan adam ve gül yetiştiren kızın hikayesi bu.
En doğrusunu yapmak her zaman kolay değildir. Beynimizde kabullenemeyeceğimiz doğrular, hakikatler ve koparılmaması gereken güller vardır.
Muhammed'in ise koparması gereken yedi gül vardı. Büyük bir hırsla başladı kıyıma. İçindeki öfkeyi dindirecek yedi gül. Ama fark etmediği şey, her koparışında içindeki öfkenin dinmek yerine alevlendiğiydi. Aslında çok hisli bir gençti, her dalından kopardığı gülün ardından ağlardı. Kendinden nefret ede ede topladı hepsini. Pişmanlık, acı ve nefret içinde geçirdiği senelerin nihayetinde güller bir işine yaramadı. Öfkesi dinmedi, acısı geçmedi, kendisinden nefret etti ve elinde bir demet gülle kaldı.
Islak ve yağmurlu bir akşamdı. Onunla tanıştı. Sanki bulutlar dağıldı, karanlık geceye güneş açtı. Ama o, gül yetiştiren kızdı. Kendisi ise gül koparan adam. Kazanılması zor bir savaştı, içlerinde çatıştıkları. Harp ettikleri şey muazzam bir savaşçıydı. Kazansalar kaybedecekleri bu savaşta, galibiyet hiç bu kadar çirkin gözükmemişti gözlerine.
Ama güller ne olacaktı? Koparılmış o güller?
Tekrar merhaba arkadaşlar. Düzenleyerek her bölümü kısa aralıklarla size atacağım inşallah. Kurgusunu iyileştirdim, ve bence çok güzel oldu. Bu yüzden herkese tekrar okumasını tavsiye ederim. Birkaç farklılık yapacağım. Şimdiden okuyup destek olan herkese teşekkür ederim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I VUSLAT
Teen FictionEy Gece... Karanlığın en zifirisinde bile hatırlatmaktan kaçtığım kara gözleri misafir edersin zihnimin ona ayrılmış yegane bölgesinde. Bana karanlık bir gelecek vaadedersin gece! Etme. Elim ayağıma dolaşır aklım kalbime takılır ve düşer bir hayal d...