6. Bölüm

5.1K 489 47
                                    

Selamun Aleykum arkadaşlar. Yeni bir bölümle sizlerleyim. Lütfen yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin. İnanın her okuyan yorum yapsa çok daha hızlı gelecek bölümler. Bu bölümde çok sevdiğim bir başka karakterle daha tanışacağız. Onu nasıl bulduğunuzu mutlaka söyleyin. Keyifli okumalar



"Böyle işte kardeşim. Adam Muhammet'e takmış durumda. Bugün ona uğrayayım diyorum, ama ben tek başıma gidersem benimle görüşmez. Malum sebepler.." kafasını esefle iki yana salladı. "Sen de benimle gel işin yoksa."

Yunus, bardağına iki küp şeker atıp iyice karıştırdı. "Saat kaçta?"

"Sana hangi saat uyar?" diye sordu Emre çayından kocaman bir yudum alırken. Dükkanını açmış arkadaşıyla sohbet ediyordu.

"Aslında hiçbir saat bana uymaz. Çünkü onun yanında kendimi hiç rahat hissetmiyorum. Çok gergin bir adam." Yunus suratını ekşi bir şey yemiş gibi buruşturdu.

Söyledikleri doğruydu. Muhammet oldukça gergin biriydi ve etrafına yaydığı enerji hiç de neşeli değildi; aksine onunla oturan karamsarlaşır, suratı asılırdı. Halbuki Muhammet hiç konuşmazdı, kimseye kötü söz söylemez, kimseyi kırmazdı. Bir şeye ihtiyaç duyduysa kalkar onu kendi halleder, kimseden bir şey istemezdi. Şirkette onunla çalışan asistanlarına çok iş yüklemez, çoğu zaman kahvesini kendi almaya giderdi. Buna rağmen insan onun yanında oturunca kendini hep teyakkuzda hisseder, sessizleşir ve bunalırdı.

"Abi abartmayın ya. Adamın hiçbir kötülüğünü görmediğim gibi iyiliğini çokça gördüm. Bu dükkanı bana o açtı..."

"Kemal Bey"

"Ha Kemal Bey ha Muhammet. Ne fark eder. Sonuçta seni, beni ve diğerlerini okutup elimizden tuttular, hala da yardım etmeye devam ediyorlar."

"Her neyse. Ben Muhammet kötü demedim zaten. Yanında kendimi hiç rahat hissetmiyorum, o kadar. Özellikle onun hiç konuşmak istemediği bir konuyu konuşmak için oraya gideceksek bırak da homurdanayım."

Emre ağrıyan başını tutup birkaç kez öksürdü. Dün şemsiyesiz bir şekilde yağmur altında yaptığı yolculuk ona soğuk algınlığı olarak dönmüştü. Onuncu kez, evde mi kalsaydım acaba, diye düşündü.

"Evde kalmalıydın!"

"Sanırım evet. Yasin'de öyle söyledi." Burnunu peçeteye silip bardağından bir yudum daha aldı. "Ama sabah bu kadar kötü değildim."

"Şimdi eve git, ne duruyorsun."

"Muhammet'e uğrayayım da eve öyle geçeceğim. E, ne diyorsun. Hemen uğrayalım mı şimdi?"

Yunus biten bardağını masaya bırakırken homurdanmaya devam ediyordu, "İşe geç kalacağım."

"Yarım saatten bir şey olmaz heralde."

"Olur. Maaşımdan kesiliyor."

"Gerçekten mi?"

Sırıttı Yunus "Hayır."

Emre ona bir pislikmiş gibi bakıp ayağa kalktı. "Hadi vakit kaybetmeden gidip işimizi halledelim ve dağılalım. Seninle bu kadar muhabbet etmek beni çok sıktı."

Yunus'ta kalkıp mantosunu giyerken ona laf yetiştiriyordu, "Senin işini halletmeye gidiyoruz." Senin, kelimesinin üzerine bastıra bastıra söylemişti.

Emre bir an durup arkadaşını iyice bir süzdü. Kumral gür saçları alnına dökülüyor, aynı renkteki hafif kirli sakalı yüzünü çevreliyordu.

"Bana öyle bakma Emre, anlayacaklar." diye konuştu Yunus dükkandan çıkarken. Emre arkadaşının soğuk espirisine suratını buruşturarak karşılık verdi. Kibirli şey, diye homurdandı ağzının içinde.

AŞK-I VUSLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin