***3***

270 36 10
                                    

Dedikodular sandığımdan daha hızlı ilerlemişti. Paylaşılan postun ardından atılan yüzlerce yorumun arasından olumlu olan yorum sayısı o kadar azdı ki , ciddi anlamda işimin bittiğini düşünmeye başlamıştım.


Menajer Kim sağ, Soo Joo ise sol tarafımda oturuyor, başkan ise önümüzde odadaki 10. turunu atıyordu.

"Durun bakalım yanlış mı anlamışım."

Başkan işaret parmağını havaya kaldırıp sallarken kaşlarını çatmış, bakışlarını tamamen salladığı parmağına yöneltmişti.

"Bizim iki mankafamız arka sokakta bu konuyu konuşmaya yeltenmişler ve bir çocuk bunları duymuş."

Dakikalardır önümüzde dönüp duruyorken, aniden durması beni korkutmuştu.Öyle korkuyordum ki, bunun herhangi bir şekilde artabileceğini zannetmiyordum.

"Menajerimiz de çocukla konuşma zahmetine girmemiş ve sonuç olarak haber internete sızdırılmış."

"Ama b..."

"Kes sesini." Başkanın menajer Kim'in sözünü bu denli hızlı kesmesi hislerimi doğruluyor, fırtına önceki sessizliği ilk bozan şimşek oluyordu.

Başkanın menajer Kim'i susturması üzerine odayı kaplayan sessizliği bozan yine başkan oluyordu.

"Bu konuyu neden orda konuştuğunuzu, hatta neden konuştuğunuzu sorabilirmiyim bayanlar?"

Bu bir soruydu, fakat sesindeki iğneleyici ton, herhangi bir camdan kendimi atma isteği uyandırıyordu bende.

İkimiz de cevap vermedik.

Başkan tekrar odayı dolaşmaya başladığında Soo Joo "Bırakmak istediğimi söyledim." dedi.

Bu hepimizin üzerinde bir şok etkisi bırakırken, başkan Soo Joo'ya yaklaşmaya başlamış, daha sonra da kaşlarını mümkünmüş gibi daha da çatarak bağırmaya başlamıştı.

"Sen delirmişsin." dedi eliyle Soo Joo'yu gösterirken. "Irene olmadan ne yapabilirsin! Bizimle bir kontrat imzaladınız ve şu an bırakamazsınız. Anladınız mı!?"

Soo Joo direk yere bakıyordu. Ona acıyordum, ikimiz de büyük bir yükün altında olsak da, onun yükü benimkiler kadar tatlı ve katlanılabilir değildi.


"Kim Woo." Başkanın menajerin adını söylemesiyle menajer ayaklanmış, adeta hazırola geçmişti.


"İlk başta bir haber yayınlayıp bu haberi yalanlıyorsun, ardından o çocuğu bulup şu aptalın o çocukla gizlice görüşmesini sağlıyorsun. Sen de yanlarında ol, çocuk ne kadar isterse verin."


Menajer Kim başıyla sessizce onaylarken, başkan eliyle 'çıkın.' işareti yaptı.

Hepimizden önce Soo Joo yüzündeki asık ifadeyle hızla odadan çıkmış, en azından yüzüme bakma zahmetine dahi girmemişti.

Menajer Kim ile sessizce odadan çıktık. Tüm bu sebep olduklarından dolayı o çocuğun gereğinden fazla yakışıklı olan yüzünü parçalama isteğim gittikçe artıyordu.

"Ben haber işleriyle ilgilenirim." dedi. Bana attığı tokatın etkisini hala üzerimden atamamıştım ve onunla konuşmak gibi bir isteğim yoktu.

"Şu anlık basın toplantısı yapılmayacak, haberi yalanlayıp halkın tepkisini ölçelim. Daha sonra da çocuğu buluruz."


Şu an şirketin arka çıkışına doğru ilerliyorduk. Aslında dışarıya çıktığımda nereye gideceğim, ne yapacağım ve menajer Kim'in peşimi bırakıp bırakmayacağı hakkında bir fikrim olmasa da, içimdeki daraltıyı ancak serin bir havanın geçireceği düşüncesini içimden atamıyordum.

Be My StarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin