Küçük Kalbin Büyük Hikayesi 1-2-3. Bölüm

6.1K 95 23
                                    

1. Bölüm 

Sevmediğim pek çok şeyin yanı sıra, çalan telefon sesiyle uyandırılmaktan her zaman nefret etmişimdir. Israrla çalan telefona bakmadan yatağımın başucundaki saate göz attım, 03:21. Tuhaftır benim için sayılar her zaman anlamsız çelişkiler bütünüdür. Arayanın babam olduğunu görmem ve saatin anlamsız tıkırtıları, kan basıncımı yavaş yavaş hızlandırmaya başladı. 3 gün önce , kendi tanımları kadarıyla şehrin gürültüsünden uzaklaşmak amacıyla yazlık evimize baş başa tatile gitmişlerdi. Annemin bütün ısrarlarına rağmen gitmek istemedim. Olacakların içime doğmuş olmasından mı yoksa onları biraz yalnız bırakma isteğimden mi bilinmez. Şimdi o günü düşündükçe, bir yanım iyi ki gitmemişsin diyor. Son kez bir arada vakit geçirmelerini sağladın.. Bir yanımsa keşke onun yerine sen olsaydın diyor içimi parçalarcasına. Hala kendimi suçluyorum. Korkarak telefonu açtım. Babamın o her zamanki kontrollü, sakin tavrının yerini tahmin edemeyeceğim bir tını almıştı. Cümlelerini zor seçtim.

-Beren, Fuat Abin almaya geliyor seni, hazırlan.

Daha sonra telefon kapandı. Hani büyük bir olayın olacağını en küçük ipucunda bile anlarsınız ya, ellerim titreyerek kotumu üstüme geçirdim. Saçlarıma dokunmadım bile. Kapıyı açıp beklemeye koyuldum.Fuat Abi, bu şehirdeki tek aile dostumuz denebilir. Babam Almanya'da doğup büyümüş. Ailesini bırakıp Fuat Abi ile Türkiye'ye geleli 30 yılı aşkın süre olduğunu söylüyor.Bu yüzden onun ailesini hiç görmedik. Ne zaman merak edip sormaya kalksam , geçiştirir , cevap vermeden derin düşüncelere dalardı. Annem her seferinde beni uyarır,ağzımı kapalı tutmam gerektiğini söylerdi. Anneannem 4 sene evvel vefat etti. Bu ölüm annem dışında hiç birimizi derinden etkilemedi. Çünkü anneannemi hayatımda 3 den fazla gördüğümü hatırlamıyorum. Sanırım annemin, dedem ve kardeşleriyle görüşmemesinin altında onların sorunlu hayatından biraz olsun uzaklaşabilme isteği yatıyordu. Hızla köşeyi dönen beyaz araba, yağmurun şiddetiyle yerdeki suları rüzgarın kolları arasına atıyordu. Arabanın durmasını beklemeden koştum. Islak kapıyı açıp ön koltuğa yerleştim. Yol boyunca hiç konuşmadık. Her şeyin rahatsız ediciliğinin yanında, bu sessizlik en çıldırtıcı olanıydı.  Hastanenin önüne geldik. Ve ışıklar kapandı. 

Hayatımın karanlık köşelerine fener olabilecek tek gücümü yitirdiğimin farkına vardım. Ağlayabilsem belki geçecekti herşey. Ama ağlayamadım. Olduğum yerde günlerce kıpırdamadan kalabilecektim. Beynimin içinde, binlerce yıkım varmışçasına sızlıyordu başım. Sonra uyudum. Günlerce, haftalarca. Cenazede en ön sıradaydım anlatılanlara göre ama orada yoktum. Hafızam boştu. Dedemin ağlayarak bana sarıldığını bile bilmiyorum. Seçemiyorum kareleri. Bir tek babamı hatırlıyorum. Hayatı boyunca dik durmuş, asla başını yere eğmeyen o adamı.. Tüm gün eğik olan başını kaldırıp bana baktığında, gözlerindeki çöküşü gördüm. Babamın olay ile ilgili tek söylediği: 'Bende o arabadaydım, ölen ben olmalıydım' sözleri.. Bunun dışında bugüne kadar bu kaza üzerine asla konuşulmadı.  3 ay boyunca okula gitmedim. Yatağımdan ayaklarımı çıkarıp yürüyemedim. Babam beni iyileştirmek için bir sürü doktor getirse de, hepsinin söylediği: 'Psikolojik bir çöküşyaşıyor. İlacı kendisinde. Ona destek olmalısınız' gibi boş sözlerden ötesine gitmedi. Onlarca ilacı yutmak için, ısrarla iki lokma da olsa yemek sokmaya çalıştılar ağzımdan.'Yeter artık baba' dediğimde, sanki dünyanın en güzel cümlesini ona söylemişim gibi sarıldı boynuma. Konuştun sonunda diyerek. Aylardır konuşamadığımın bile farkında değildim. Aylardır beni arayan arkadaşlarıma açmadığım telefonları, evimizin kapısını ardına kadar açarak babam engellemişti. Her gün yanıma geldiler. Zamanla daha iyi oldum. Daha iyi kelimesi bile içinde olduğum durumu kimilerine göre hayatın en korkunç cezası olarak görebilirdi belki. 

Küçük Kalbin Büyük HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin