Hayatımı dönemlere ayıracak olsam, elbetteki bu haftalardan ibaret olurdu. Ben zorlu haftalar prensesiyken, kraliçeliğe terfi etmek üzere olan bir mağdurdum. Gece üstümdeki battaniyeye sıkıca sarılmış halde, balkonumda gökyüzünü izlerken yine derin düşünceler ülkesine gidip geliyordum. Aşk ile ilgili kitaplığımın raflarını süsleyen okunmaktan aşınmış onlarca kitabım, defalarca izlenip peçeteler ıslatan filmlerim dışında bu konuyla ilgili bir birikimim yoktu şu zamandan öncesinde. Aşkı yalnızca ekranlarda görüp, başkalarından duyup veya küçük bir senaryoda okuyup karakterler adına yaşadığım mutluluktan ibaret sanırdım. Aşkı bilmezdim belki de. Babam ile annemin aşık olup evlenmediğini bildiğimin aksine.. Hayal kurmazdım. İleride bir erkeğin hayatıma girip, beni balkabağı hayatımdan prensesliğe dönüştüreceği güne inanmazdım. Hayallerimi bile süslemezdi aşk. Simsiyah dünyama beyaz atlı prensi bir türlü sığdıramamıştım. Zaten aşk bu değil miydi? Beklediğimizin aksine tanımını bile tam kestiremezken, ezberlediğimiz tüm genellemeleri bize bir anda unutturan şey... Şimdi tam da onun içerisindeydim. Geceleri onu düşünerek uyuyup, rüyanda onunla buluşup, sabah uyandığında da hala düşüncelerine karıştırıyorsan, aşıksın demektir. Benim gündüzüm de gecem de sadece ondan oluşuyordu artık.Kahvemden bir yudum daha alarak düşündüm. Babam Derya'yı seviyordu. Babam mutluydu. Onu mutsuz edecek bir şeyi yapmaya kalbim elvermese de, Berk'ten ayrı olmayı hem kalbim hem de aklım kabul etmiyordu. Fazla düşünmenin insanı içinden çıkamayacağı boşluklara sürüklediğini bildiğimden, kahve fincanımı küçük masamın üzerine koyup rüyalarımdaki mutluluğa erişebilmek için yatağıma yatıp gözlerimi yumdum. Yarından itibaren zorlu bir haftanın kölesi olacaktım.
******
-Bence fazla kilo almış.
-Ne kilo alması kızım, o hep öyleydi zaten.
-Hayır, kiloyu kendine yakıştırabilenler varken bu kız neden o pantolona sığmaya çalışıyor hala anlamış değilim.
Mert derin bir iç çekerek Aslı ve Yeşim'e seslendi:
-Kızlar susacak mısınız artık? Size ne kız kiloluysa. Kendinize bakın önce.
Yeşim bu son cümleye bozulmuş olacak ki soğuk bir ifadeyle hemen savunmaya geçti:
-Ne alaka canım? Ben onu yarılamıyorum. Giydiklerini yargılıyorum.
Mert alaycı bir ifadeyle karşılık verdikten sonra kızlar bozulup sessiz kaldılar. Burak yine kendi içine çökmüş kağıdını kalemini arkadaşı bellemiş bir şeyler yazmaya çalışıyordu.
-Ne yazıyorsun?
dedim konunun dağılmasını ümit ederek. Aslı hemen heyecanla atılarak, muhtemelen Burak'ın gözüne girmek için çenesini fazla kapalı tutamadı:
-Eminim yine çok güzel bir şeyler yazıyorsundur.
Burak önemsemez bir ifadeyle başını salladı:
-Edebiyat ödevi. Notumu yükseltmek için ek ödev aldım.
Selim elindeki mitolojik kitabı hızla masaya bırakıp Burak'a döndü:
-Notunu yükseltmek için mi? Burak edebiyatta sınıf birincisisin.
-İkincisi.
dedi Burak üzgün bir ifadeyle.
Arkadaşlarımın bu her zamanki kendi içinde muhabbetlerine kulak kabartmak istemediğimden izin isteyip bahçeye çıktım. Yorgundum.. Berk'in arka bahçede beni öptüğü günden beri yalnızca onu düşünüyordum. Geleceğimizi.. Ne yapabilirdik? Ondan uzak kalamıyordum. Ondan kaçamıyordum. Peki bu oyunu daha ne kadar sürdürecektik ki? İsteksizde olsa başlayacak ders için sınıfa ilerledim. Aklında kendini meşgul edebileceğin düşünceler varken ders dinlemek zordu. Zilin çalmasıyla birlikte kütüphanedeki işlerimi halletmek için yukarı çıktım. Kitaplara olan aşinalığım, boş vakitlerimde burada çalışmamı tetikliyordu. Yeni gelen kitapları içeriklerine göre raflara dizip bilgisayara kaydettikten sonra kantine doğru ilerledim. Gördüğüm manzara beni yerime sabitlemeye yetti. Yeşim, Aslı ve Berk aynı masada oturup gülüşüyorlardı. Aslı beni görünce heyecanla atıldı:
![](https://img.wattpad.com/cover/7142855-288-k24953.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Kalbin Büyük Hikayesi
Teen FictionHerkes düşlediği hayatın kuklalarıdır gerçeğin kolları arasında. Bizleri o her şeyin rengarenk olduğu , göz yaşının tarifinin yapılamadığı bir dünyaya uçurabilecek hiç bir melek yoktur. Elimizde olan acıya sımsıkı sarılarak, kalbimizi kanatan herşey...