Küçük Kalbin Büyük Hikayesi 15. Bölüm

646 33 8
                                    

15. Bölüm

Uzaklaştığın şeylere geri dönüp hayatını baştan yaşayabilmek, yarım bıraktığın her damlayı yağmura dönüştürebilecek güçteydi. Arkadaşlarımın, dostlarımın o sıcaklığını bir seneden sonra ilk kez kalbimde bu denli hissedebildim. Bütün gece boyunca hepsi, içten bir şekilde bana odaklanıp tatilim hakkında konuşmuşlardı.

-Yakışıklı çocuklar var mıydı Beren?!

Aslı iri kahverengi gözlerini kocaman açarak heyecanla sorguladı. Onu kaybetmiş olsanız, küçücük bir tarifle anında bulabilmeniz kolaydı. Gözleriyle aynı renkte, siyaha çalan koyu kahverengi saçları vardı. Kıvırcık ve kabarıktılar. Yeşim kadar olmasa da , güvenebileceğim dostlarımdan biriydi. Yeşim bana fırsat vermeden saçlarını geriye atarak cevapları Aslı'yı:

-Olmaz mı?! Hanımefendi aşık oldu bile.

Kalabalıktan 'oo' sesleri yükselirken, muhabbetten pek hoşlanmadığımı anlamış olacaktı ki Efe herkesten önce atıldı:

-Kız muhabbetlerini evinizde yaparsınız. Ben senelerdir görüşmüyorum, sorgulama sırası bende. 

Efe'yi onaylarcasına geri çekildiler. 2 senedir Efe ile görüşmüyordum. Eğitimden döneli de zaten 1 haftadan az olmuştu. Yeşim'in haber vermemesine sonradan kızacaktım. Açık kumral saçları ve ela gözleri vardı Efe'nin. Ama bütün kızların onda en sevdiği özelliği teninin rengiydi. Açık renk saçlarına oranla ne esmer ne de beyaz, tamamen buğday bir teni vardı. Göz rengi ve saç rengiyle adeta bir bütünlerdi. Kendimi bildim bileli birbirimize hep yakındık ancak arkadaş ortamı ilişkilerinin hiç bir zaman uzağına gidemezdik. Onun her hafta değiştirdiği sevgilileri ve kızların özellikleri, genel anlamda masa sohbetlerimizin büyük bir kısmını kaplardı. Saatler ilerlerken, bir yabancı gözüyle ekibimizi inceledim. 

Yeşim. Bir erkek olarak incelendiğinde, ilk görüşte aşık olunabilecek bir çekiciliği olmayan ancak diliyle sizi etkileyebilecek türden bir kızdı. Aslı kadar olmasa da onun da hafif dalgalı, açık kahverengi saçları vardı. Yaz tatilinde aralarına sarımsı gölgeler attırmış olmalıydı.Kahverengi gözleri ve yüzüne uyumlu küçücük bir burnu vardı. Senelerdir yanımdan ayrılmayan sınırlı dostlarımdan biriydi ve herkese oranla değeri kocamandı kalbimde. 

Yeşim, Aslı ve benim dışımda grubumuzun kızı yoktu. Belki de erkek arkadaşlarımızın bu kadar çok olmasının sebebi, dönüp bakılmayacak kadar sıradan olmamızdı. Hiç kabullenemezdim,her fırsatta grubun en güzel kızı olduğumu söylediklerinde. Erkeklere dönüp göz gezdirdim. En yakışıklıları Efe'ydi. Mert, Burak ve Selim, Efe olmadığı zamanlarda potansiyelin üstünde olsalarda Efe ile beraberken incelenmektenuzaktılar.

Mert. Havalı ve sert tiplerdendi. Oldukça kısa siyah saçları ve koyu renk gözleri vardı. Her konuda bilgisi varmış gibi gözüken ama aslında hiç bir şey bilmeyen birisinden öte değildi. Gruptan kendine en yakın gördüğü, ona en çok benzeyen Burak'tan başkası değildi. Burak. Oldukça uzun boylu, kahverengi dağınık saçlı yeşil gözlü sevimli bir tipti. Yazmaya olan merakıyla bilinir, tüm edebiyat, makale ödevlerimizi kendi ödeviymiş gibi devralırdı. Onunla anlaşamayan çok fazla insan çıkmazdı. Selim. Koray kadar iyi olmasa da çoğu zaman yaptığı esprilerle bizi güldürmeyi başarırdı. Sarışın ve mavi gözlüydü. Uzun saçlarını ensesinin altından bağlar ve kulaklığını boynuna dolamadan dışarı adımını atmazdı. Hepsinin kendine göre özellikleri vardı. Zaman zaman fikirlerimizle ters düşsek de, sorunlar yaşasak da senelerdir birbirimizden kopmamıştık. Uzun bir süre daha da kopmayacaktık. Saat 1'e yaklaştığında evlerimize dağılmak üzreydik. Mert ellerini ensesinde gezdirerek esnedi:

-Ben kızları bırakırım. Siz uzatmayın yolu. 

Kargaşaya yer vermemek için atıldım:

-Ben arabayı aldım, isteyen benimle de gelebilir.

Küçük Kalbin Büyük HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin