Yeşim beyaz , pembe çizgili pijamalarının içinden minik bir çocukmuş gibi heyecanla gülümseyerek atıldı:
-Çocukluk arkadaşlıkları her zaman aşka dönüşür!
Kendimi tutamayarak kahkaha patlatıverdim.
-Saçmalama kızım. Çocuğu görsen, ne kadar zıt kutuplar olduğumuzu anlarsın.
Yeşim yatağının üzerinden kendini yere bıraktı ve bağırdı:
-Zıt kutuplar birbirini çeker!
Aslı kabarık saçlarını tepeden sıkıca topuz yapmıştı. Böyle her zamankinden daha net görünüyordu yuvarlak yüzü. Misafir odamızı üçümüz için hazırlamıştım ve çift kişilik yatağı Yeşim ile ona bırakmıştım. Yerde yatan Yeşim'e bakıp gülümsedi:
-Sen öyle diyorsun da sor bakayım kızımız gizemli çocuk Berk'i unutabilmiş mi?
Yeşim bir dedektif edasıyla yerden doğruldu ve emekleyerek yanıma yaklaştı:
-Söyle bakalım Beren Kızılok. Gizemli çocuk Berk'i en son kaç sularında unuttunuz?
Kendimi tutamayarak gülmeye başladım:
-Kızım yapmayın şöyle ya! En hassas konularda bile güldürüyorsunuz beni.
Yeşim ciddiyetini toplayıp sıcakkanlı dost moduna anında bürünmüştü.
-Gülmek her zaman iyidir. Ee Beren, Berk'ten ne haber?
İçimde biriktirdiğim duyguları dostlarımın kolları arasına bıraktım yükümü hafifletircesine.
-Haber falan yok. Her gün saatlerimi onu aramakla geçiriyorum. Ne soyadını biliyorum ne ailesini. Onu bulabilmeme olanak sağlayacak her imkanı denedim. Ama yok.
Umutsuzca başımı salladıktan sonra devam ettim.
-Bilmiyorum kızlar. Gerçekten inanır mısınız yoksa çocukça bir şey gelip geçer gözüyle mi bakarsınız bilmiyorum ama hayatımda ilk kez bu kadar farklı hissetmiştim. Gerçekten biri ile hayatımı paylaşabileceğimi.. Kendimi tamamen ona aitmişim gibi hissetmiştim. Ama bir sabah uyandım, ve dün gece sıkıca sarıldığım adam beni öylece bırakıp gitmişti. Bunun ağırlığıyla haftalarımı geçirdim. 1 ayı geçiyor neredeyse. Belki 1 sene geçecek. Sonra 10 sene. Ama hayatımdan atabileceğimi sanmıyorum onu. Hala içimde bir yerlerde varlığını hissedebiliyorum.
Gözlerimin dolduğunu farketmemle konuşmayı bitirmem bir oldu. Aslı karşı yataktan yanıma gelip bana sıkıca sarıldı. Yeşim de aynısını yaparak üçlü bir yumak oluşumuza dahil oldu. Gözlerimi sildikten sonra konuyu onlara döndürdüm:
-Siz beni bu kadar sıkboğaz ediyorsunuz da asıl siz konuşun.
Elimdeki yastığı Aslı'ya fırlattım. Yeşim heyecanla atladı:
-Aslı'yı biliyorsun. Hala umutsuzca Burak'a aşık.
Öyleydi. Grup arkadaşlıklarının en zor yanı, size kimin diğerlerine oranla daha derin duygular beslediğini bilemiyor olmanızdı. Grupta Burak hariç herkes hemen hemen Aslı'nın senelerdir onu sevdiğini biliyorlardı. Ama Burak ilgisiz olduğu için Aslı'da tek taraflı sevgisini kendimizi bildik bileli yaşatıyordu.
-Yeşim! Sen de yapma bari.
Aslı üzgün surat ifadesine dönüşünce, ciddiyetimizi takınmaya çalıştık.
-Bir gün gelecek ve Burak sana deli gibi aşık olacak.
Bir oyun oynuyormuşçasına ellerimi çırptım ve geleceğe seslenirmiş gibi bir hava takındım. Yeşim bundan hoşnut bir şekilde oyumu devam ettirdi:
![](https://img.wattpad.com/cover/7142855-288-k24953.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Kalbin Büyük Hikayesi
Teen FictionHerkes düşlediği hayatın kuklalarıdır gerçeğin kolları arasında. Bizleri o her şeyin rengarenk olduğu , göz yaşının tarifinin yapılamadığı bir dünyaya uçurabilecek hiç bir melek yoktur. Elimizde olan acıya sımsıkı sarılarak, kalbimizi kanatan herşey...