Sa. As desenize mübarekler adkkms. Şaka maka bu bölümden sonra artık uzun bölümler yazıcam. Yeni bir Oh My Allah'a başlangıç yani. Çok mübarekim sfkskkc. Nese keyifli okumalar! xx
"Kalk hayırsız kalk okula gideceğiz." dedi Hazal bağırma senfonisiyle. Bugün Hazal'ın sesiyle uyandıysam pek te hayırlı sayılmam, evet.
"Okul deme üniversiteye! Bütün havası kaçıyor yeminle. Kendimi annemin beni uyandırdığı ilk okul zamanlarımda hissediyorum." diye cırladım Hazal'ın çekmeye çalıştığı yorganıma kene misali yapışarak. "Keşke çalar saatinin seni uyandırdığı zamanlara da geri dönebilsen." diye homurdandı yine sabah sabah yorganı üstümden çekememenin moralsizliğiyle."Barış seni böyle görse Türkiye'ye geri döner." yorganı üstüme daha çok sardım. "Sikerim Barış'ı." Hazal güldü. "Aşık olduğun çocuk hakkında doğru konuş."
Aşk mı?
Aşk dedi iç sesimde benimle birlikte. Aşk. Normal zamanlarda benim edebiyatçıl bir şey söylemem gerekiyordu. Ama bu hiç bana göre bir şey değil. Bana böyle şeylerle gelmeyin abi.
"Kahvaltı hazır." diyen İrem'in sesini duydum.
Bana böyle şeylerle gelin abi.
Hazal yorganı çekiştirme çabalarına son verdi. "İrem Seray kalkmıyor." diye cırladı.
İrem lafını duyduğum gibi yataktan kalktım. İnanın bana İrem'in uyandırma stili ile uyanmak istemezsiniz."Hazal yemin ederim bir daha beni uyandırmak için İrem'i çağırırsan yatağımın başlığını büyük bir zevkle sana uçururum." Hazal bir iki adım geriledi. "İreeem." diye korkuyla cırladı ve odamdan koşar adımlarla çıktı. Gülüp dolabıma -bavuluma- ilerledim. Buraya geleli kaç ay oldu ve ben hala kıyafetlerimi yerleştirmedim. Üşengeçlik başa bela.
Kot bir pantolon ve lacivert beyaz çizgili bir kazak giydim. Saçlarım zaten düzdü. Taradım ve işte tamam! Son günün şerefine böyle giyinecektim. Gerçi komple bütün okullar üniversiteler hariç bir hafta geç çıkıyorduk. Ama olsundu. Olduğu kadar olmadığı kader.
Beyaz ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Bere kolakesiyonumdan çok hoşuma giden gri ama siyah kuru kafalı ve üstünde siyah yazılarla 'game over' (oyun bitti sgkskks) yazan beremi taktım. Ben ne zamandan beri giydiklerimi bu kadar anlatır oldum?
İrem ve Hazal çoktan kahvaltı yapmışlardı. Canım kahvaltı yapmak istemedi ve Hazal'ı kolundan çekiştirerek çıktım.
Biz tam çıkarken şansa bak ki Barış ve Cem de çıkıyorlardı. Cem kolunu Hazal'a uzattı. Hazal gülerek koluna girdi. Barış bakışlarını onlardan çekip bana baktı. Gülümseyerek kolunu uzattı. Yüzümü buruşturdum ve ellerimi ceplerime soktum. Gözlerini devirdi ve kolunu omzuma attı. Hıh. Koluna girmekten iyidir.
Dışarı çıktığımızda buz gibi bir hava esti. Gözlerimi kapattım. Açtığımda her yer bembeyazdı.
Kar!"Heyoo!" diye çığlık atarak kendimi dizimin bir karış altında olan karın üzerine attım. Hazal'da çığlık atarak kendini yanıma attı. Barış sinsi bir gülüşle üzerime doğru geliyordu. Ne oluyor amına koyim?
Tam görüş açıma girdiğinde elindeki karları gördüm. Gelecek belayı anlayıp bereyi çeneme kadar çektim. Ve ardından Barış elindeki bütün karı yüzüme fırlattı. Burnumu hissedemiyorum!
"Bence eve gidince ebenin mezarına bir uğra, çok küfür yedi garibim." diye adeta böğürüp elime bir kiloya yakın kar aldım ve Usain Bolt misali koşarak Barış'ın sırtına atladım.Elimdeki bir kilo karı yüzüyle buluşturdum.
Barış acı acı çığlık atıyordu. Ben ise kötü kız kahlahaları -artık ne kadar becerebildiysem- ancak çıkan ses İrem'in kahlahalarını andırınca durdum. Rezillik diz boyu...
![](https://img.wattpad.com/cover/43611865-288-k794662.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh My Allah 🔴
Юмор→01.07.2015 • 29. 09. 2016← "Sea New York, ben Seray. New York'a okumak için gidiyorken, bir çalar saat yüzünden mallıkta diploma almış-" "Ayrıca sekiz baklavalı..." "Burada tanıtım yapıyoruz, karışmasana!" "Aslında şöyle olacaktı; bir yellow yelloz...