SENİ SEVİYORUM

54 8 0
                                    

Multideki Erim (Fransada gittikleri cafede çekildiği fotoğraf)

Günüm aslında güzel geçmişti. Tabi tek düşündüğüm şey Berke'nin bundan sonra ne yapıcağı. Benim sevdiğim gibi sevicek miydi beni?

.......

Alarmım artık kulak deliklerime zarar verecek gibiydi. Bu okulları kim sabahın köründe yapar ki. Aslında beni okula bağlayan biri olduğu için erken kalkmak pek koymuyodu. Hemen alarmımı kapatıp elimi yüzümü yıkamaya gittim. Lavabodan çıkınca anladım ki kahvaltı güzeldi. Çıkar çıkmaz kokular geliyodu burnuma. Odama gidip dolabımı açtım. Hergün serbest olduğumuz için değişik kıyafetler giymem gerekirdi. Bordo bilekte pantolonumu giydim altıma. Üstümede beyaz kısa tişört giydim. Çantamı alıp aşağıya kahvaltı yapmaya indim.
"Günaydınn millet" millet dediğime bakmayın ben , annem  ve babam yaşıyoduk kos kocaman evde. "Günaydın güzel kızım" sesi hoş gelmişti babamın pek neşeliydi. "Pek neşeliyiz bakıyorumda Ahmet bey " babama şaka yaparken bu şekilde ifade ederdim. "Ahmet bey"
Sıkı kahvaltı edip telefonumun çalmasıyla kalktım masadan. Arayan Ada'ydı.
Açar açmaz haykırdı.
"Hadi seni bekliyorum bi kerede erken çık"
"Çıkıyorum kızma be"
Çatt suratıma kapattı. İkisinede öpücük kondurup çıktım evden.
Sinirli sinirli bakıyodu ön koltuktan. Kapıyı açıp bindim. "Naber güzellik" sırıttı. "Az önceki sinirli kız nerde " dedim sırıtarak. "Ama kızım bu kadarda bekletilmez ki" gülüyodu içten içten ardından çalıştırdı arabayı.
"Tamam geldim işte"
"Ya onu bunu bırak Berke'yle ne olucak "
Bende ne zaman konuyu açıcak diye beklerken açtı.
"Bilmiyorum Ada arkadaşlarının dediğini yapan bir çocuk için zor görünüyo" bunu söylerken için cız etmişti.
"Ya kızım öyle değil aslında Erim bahsetti biraz sadece kafa karışıklığı işte"
"Neyse okula bi gidelim de"
Bahçeden girdiğimizde gözlerim Berke'yi arıyodu. Yoktu ama. Arabası da piyasada yoktu. Nerdeydi bu?
Telefonumu çıkartıp Berke'yi aradım.
"Noldu Mira kimi arıyosun?"
"Kimi olucak Berke'yi tabiki" diyerek arabadan indik. Berke telefonu açmamıştı. Aslı da arkadaşlarıyla kapıda gıybet yaparken gözlerini bana diktiler. Kıskançlar işte. Okula girdik ve Erim karşıdan geliyodu. Durdurdum. Ada heyecan yapmıştı tabi lafa atlayarak "Naber Erim "
"İyiyim güzellik sen "
Galiba ölmek üzereydi Ada.
"İyi canım ne olsun" sırıttı.
"Erim Berke geldimi okula" diyerek lafa karıştım.
"Hayır grip olmuş evde yatıyomuş" deyince bende raylar koptu. Bana neden haber vermemişti. Bi dakika ya ben onun neyiydim ki ?
Aklımda deli sorular.
"Tamam ben gidiyorum"
"Nereye gidiyosun" meraklı gözlerle bana baktılar.
"Berke'yi tek bırakamazdım hasta haliyle herhalde" güldüler.
"Tabi git yalnız bırakma" alay edermiş gibi söylediler. "Görüşürüz" diyerek okuldan çıktım. Taksi çevirdim. Evini konumdan bulmuştum. Belkide beni gördüğüne mutlu olacaktı. Bende mutluydum. Kapıya geldiğimde heyecan doruktaydı. Ne diyecektim girince "Selam hastaymışsın" yok bu çok saçma. "Seni çok merak ettim" yok ya bu da çok istekli.
Ya kızım akışına bırak diyerek kapıyı çaldım.
Açan olmadı. Ama içerden "Geliyorum" bu Berke'nin sesiydi. Kapıyı açtı tabi şaşırdı.
"Ne işin var burda aaa pardon yani evi nerden buldun"
"Buldum işte hastaymışsın seni çok merak ettim"diyerek içeri daldım beni davet etmeden. Eve girdiğimde baya bi evi süzdüm büyüktü ve güzeldi heryer beyaz ve krem rengiydi ferahlatıyodu insanın içini. Salonda bir yastık ve örtü vardı. Tabi masada bir sirü ilaç. Berke yerine geçerek uzandı. "İlaçlarla geçecek bişey değil" diyerek montumu çıkarıp mutfağa geçtim. "Ben iyiyim Mira merak etme" buna ne kadar inanabilirdim.
"Berke çorba yapıcam içiceksin itiraz yok"
Allahtan sadece çorba yapmayı biliyodum. Annem ben hasta olunca yaptığı çorbayı öğrenmiştim. Dolabı açtım tıklım tıklım doluydu içi. Çorba malzemeleri bulup çıkarttım. Tencere yoktu meydanda dolapları karıştırıp tencereyi buldum altımı yaktım. Berke içerden bişeyler mırıldanıyordu. "Efendim canım" canım derken ayy galiba canım dedim olan olmuştu.
"Canımm" diyerek sırıttı. "Gel buraya gerek yok çorbaya"
"Koydum bile" çorbayı koyup salona yanına geçtim. Yatar vaziyetten kalkıp oturdu. "Gel örtünün içinde otur" ben pancar gibi oldum gidip yanına oturmak istedim ama pek istekli gözükmemeliydim. Sırıtıp yanına örtünün altına oturdum ev soğuktu çünkü. Kendimi onun yanında güvende ve iyi hissettim. İçimdeki ses yanağına öpücük kondur diyordu. Ama yapmadım yapamazdım. Aslında ne varki bundan diyerek yanağına öpücük kondurdum. Hasta falan dinlemedim. "Bu ne içindi şimdi" hoşuna gitmişti anlamıştım. "İçimden gelemez mi?" dudak büzdüm ve dudak büzmem onun hoşuna gidiyordu. O da karşılık verip yanağımdan öptü. Güzel bir duyguydu. İlk defa tatmıştım bunu. Sevdiğim insanın beni öpmesini. "Utandjn mı?" beni daha da utandırmıştı. "Evet" sırıttım. Çorba olmuştu galiba kokusu burnuma gelmişti. Çok marifetliyim ben ya.
"Çorba oldu galiba ben bakiyim" dedim. Kalktım örtünün altından. Çorba olmuştu. Kaseye koyup Berke'ye götürdüm. "Ya ben çorba sevmem" diyerek itiraz etti. "Ama ben yediricem " dedim ve yüzündeki gülümsemeyi gördüm. Hemen toparlandı. Kurban olurum benim yedireceğimi duyunca nasılda toparlandı. Çorbadan bir kaşık alıp Berke'ye uzattım. Tabiki yedi. Çünkü ben yediriyordum. Yemeseydi ağızına tıkardım valla.
Çorbayı bitirdi. Kaldırıp mutfağa götürdüm kaseyi. Dönüp örtünün altına tekrar girdim. "Film izleyelim mi?" Kulağa hoş geliyordu. "Olur ama ne izlicez?"
"Bence korku olsun" işte orda bi durdum. Korku izleyemezdim ben.
"Korkarım ben izleyemem ki" dudak büzmemi sevdiği için dudak büzdüm.
"Ben varım neden korkacaksın?  Korkarsan bana sarılırsın. Bu fikirden etkilenmiştim.
"İzleyelim bakalım" dedim hemen.
"Kalkıp CD dolabını açtı ve içinden Paranormal Activite 5 (Hayalet Boyutu) CD'sini aldı. Adı bile korkunçtu.
Filmi takıp yanıma geldi. Film başladı.
"Aslında korkunç bir filme benzemiyor"
"Daha yeni başlıyoruz" diyerek sırıttı. Sağolsun ya beni korkuttuğu iyi oldu.

Berke'den

Film'de birden çığlık duyunca hemen boynuma sarılıp çığlık attı. O çığlığı kulağımı çınlatmıştı. Kafasını kaldırıp bana baktığında utandığını farkettim. Sırıttık beraber. Yavrum benim ya nasılda korkmuştu. Suratı bembeyaz olmuştu. Nasılda tatlı görünüyordu. Elimle kafasınj kaldırıp dudağının kenarını öptüm.

Mira'dan

Utançtan ölecektim. Resmen öpmüştü beni. Nasıl davranacağımı ne diyeceğimi şaşırmış geveliyordum. "Berke ben gidiyim bence" şaşkın ve mutluydum.
"Saçmalama daha film yeni başladı." diyerek kolumu tutup oturttu beni.
"Aslında sana söylemek istediğim şeyler var" merak etmiştim , ne söyleyecekti ki ?
"Seni dinliyorum" elimi tuttu ve gözlerini gözlerime dikti.
"Mira Seni seviyorum" gözlerim dolmuştu duyduğum hayal veya rüya değildi. Gözlerine bakarak gerçekleri haykırmak istedim. Ve yaptım. " Berke Seni seviyorum" bunu söylediğime inanmıyorum.
"Senin yanında çok mutluyum , huzurluyum Mira" gözleri parlıyordu. Bunu içten söylüyordu. "Berke ben bunu söylemeni bu anı yaşamayı ne zamandır bekliyorum biliyor musun?"
"Artık umrumda değil kimse , sadece sen , sen bana lazımsın. Biz beraber olmalıydık. Beraber mutluyduk çünkü" Hala bu sözlerin etkisinden çıkamamıştım. Şuan mutluluktan uçabilirdim.
"Beraberiz Berke" romantikliğe romantiklik katmıştım. Ben Berke'ye inanıyordum ve onu seviyordum. Mutlu olacaktık. Bunları öğrendiklerinde Aslı'nın ve arkadaşlarını çok merak ediyorum. Herkes öğrenecekti bizim birbirimizi sevdiğimizi. Biz birbirimizi seviyoruz herkes duysunn millet.

ADI AŞK OLSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin