Bölüm-12

85 9 1
                                    

Antrenman maçından sonra ikimizde yorgunluktan merdivenlerde çıkarken bayağı zorlandık.Özellikle de ben o kadar büyüden sonra ayakta zor duruyordum.Sophia'da ona verdiğim yaralardan dolayı zorlanıyordu.Birlikte bir şekilde birbirimize dayanarak yukarı çıkmayı başardık.Tam zafer edasıyla bakarken ikimizde ilk adimda takılıp yere düştük.

Sesi duyan Jenny hemen yanımıza gelip bizi salona kadar yürümemize yardım etti.

Koltuğa oturunca bi "Ohh!" çektim. Sophia bana güldü ve "Hemencecik enerjin bitti mi yoksa" "Evet,öyle oldu" dedim.

Sonra Jenny enerjimizin yenilenmesi için bize kahvaltıdan kalanlar ile birer bardak çay getirdi. Atıştırmalıkları yedikten sonra Sophia "Sanırım artık hikayeyi anlatabilirim" dedi ardından bende teklifini başımla onaylayınca çayının kalan son yudumunu içti.

"Herşey,abim Arthur'un eşi,Guinivere ile evlenmesiyle başlamıştı. Guinivere'nin babası,onun için yaptığımız yardıma karşılık kızını abime verdi.Merlin onların bu ilişkiye karşıydı çünkü Guinivere'nin aslında Yuvarlak Masa Şövalyeleri'nden Sir Lancelot'a aşık olduğunu öğrenmişti. Merlin bunu öğrenir öğrenmez direk bana anlattı ama çok geç kalmıştık çünkü abim çoktan o kadınla herkesin önünde evlenmişti.Onların düğününün ardından kısa bir süre sonra Guinivere'in abimi Lancelot ile aldattığını öğrendik.Bunları duyan abim Lancelot'u Yuvarlak Masa Şövalyelerinden çıkarıp onu Britanya'dan sürgün etti.Lancelot kapıdan çıkmadan önce "Arthur,bil ki geri döndüğümde seni,kardeşini ve halkını öldüreceğim. Burada söz veriyorum ki Pendragon ailesinin soyu seninle son bulacak" dedi.

O zamanlar onu aşağılamıştık ama 2-3 yıl sonra geri döndüğünde ülke cehenneme dönüşmüştü.Taht odasına geldiğinde abime "Lancelot denilen insan öldü,artık onun yerine ben varım...Yeni Kral Morgarath.Seni ve halkını gebertecek olan şeytan" dedi ve odadan çıkmıştı.

Merlin "O adam kara büyü öğrenmiş,öğrenmekle de kalmamış onu kendisiyle birleştirmiş.Arthur ve Sophia ona karşı dikkatli olun.O sırf güç için insanlığını bir kenara atmış ve nasılsa şu anda Excalibur'la aynı... Hayır,gücü Excalibur'lu seni geçmiş bile olabilir" dedi.

Arthur o sözlerden sonra tahttan kalkıp "Madem bana karşı savaş ilan etti o zaman bir kral olarak ülkemi koruyacağım.Bu kral canı pahasına ülkesini koruyacak" dedi ve bir patlama sesi duyduk.

Camdan dışarı baktığımızda insanların birbirini ısırmaya başladıklarını gördük.Isırılan her kişinin bedenlerinin siyaha döndüğünü görmüştük.Merlin "Halkı da kendisi gibi kara büyüyle kaplıyor.Eğer birşey yapmazsak Britanya Krallığı diye bir şey kalmayacak" deyince Arthur tahtan sinirli bir sekilde kalktı ve Excalibur'u aldığı gibi şehre indi.

Arthur,dönüşmemiş olan insanları krallığın içine gitmelerini emretti ardından ben ve Arthur şehirdeki bütün dönüşmüş olan insanları öldürdük.

Sayım yapıldığında halkın yarısından fazlasını kurtaramadığımızı ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri'nden 4 kişinin olmadığını öğrendik.Arthur bunu ülkeye ihanetten sayıp onları Morgarath'ın tarafına geçtiğini söyledi ve ardından büyük savaş başladı...

İlk başlarda kontrol bizdeydi ama ardından karşımızda 5 kişi belirdi. Gawain,Gingalain,Mordred,Warkaral ve Morgarath...

Onlar gelince savaşın gidişatı bir anda onlara doğru kaydı.Warkaral ve Morgarath dışındakileri bir şekilde yenmiştik.Daha sonra ben Warkaral ile birebir savaştım.Warkaral'ı yendikten sonra haraket edecek gücüm kalmamıştı.O sırada Arthur yanıma geldi.Beni kucağına almak üzereyken Morgarath'ın Arthur'u arkasından bıçaklayacağını gördüğümde hızımla onu korumak için arkasına geçtim.

Bıçak göğüsüme girdi ve kanlar fışkırmaya başlamıştı.Yavaşça bilincimi kaybederken boynumdaki Merlin'in bana savaştan önce verdiği elmas kolye parlamaya başladı. Kendime geldiğimde kolyenin içindeydim ve dünya sallanıyordu.

Nedenine bakmak için elmasın camından baktığımda Arthur ve Morgarath'ın savaştıklarını gördüm.

Arthur savaşın sonlarına doğru Excalibur'u onun kalbine geçirip Merlin'in ona öğrettiği bir yasak büyüyle bir kalkanın içine hapsetti.

Ağır yaralı olan abim yanıma geldi ve kolyeyi eline alıp "Özür dilerim, Sophia...Elimden geleni yaptım ama seni kurtarmayı başaramadım" dedi yüzünde akan göz yaşlarıyla ardından Excalibur'a kendini ruhunu yerleştirdi.Ruhsuz kalan bedeni kuruyup toza dönüştü ve onun bedeninden kalan toz yığını esen rüzgarla gökyüzüne dağıldı..."


Kral'ın Kılıcı(Taslak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin