Hatırlatma
Aynaya keskin bakış attığım sırada birden aynanın kalın kenarlarını sarmaşık sarmaya başladı korkudan iki adam sendeledim üstünde sembolik yazılar belirmeye başladı ve cam örümcek ağı gibi parçalandı ama yere düşmedi camın ayrılan parçalarında kan akmaya başladı ve tam tepesinde kocaman göz çıktı.
İşte bu daha korkunçtu çığlık atmaya çalıştım ama sesim çıkmıyordu aynaya ürkek bakışlarımı atarken aynadan bir el çıkarak elbisemin eteklerini tutarak içine çekti
------------
Şuan biyerden yuvarlanıyordum. Yuvarlanırken sırtıma birseyler batıyordu korkudan gözlerimi açamadım.
Uzun bir yuvarlanmanın sonunda
Gözlerimi açınca farklı bir yerde olduğumu farkedince şaşırdım çünkü en son hatırladığım şey ayna ve aynadan bir elin beni çekmesi sonra sını bende bilmiyorum işteDikkatsizce ayağa kalkınca heryerin meşe ağaçlarıyla kaplı olduğunu farketmemle geri geri sendelemem bir oldu.
Yere baktığımda ağzından dışarı kan akan solgun yüzlü az daha derinlere bakınca boğazı kesilerek öldürülen birini gördüğümde çığlığı bastığım ve bastığım anda bana kılıç çeken birini görmem bir oldu.
Bilmediğim yere ayak bastığım anda ayak basmayı geç uçarak geldiğim yerde ölmem an meselesiydi.
Tek istediğim sadece sevgilim den ayrıldığım için beni bir iki günlükte olsa herşeyi unutturacak biri istemiştim şimdi ise karşımda beni her an öldürecekmiş gibi bakan tanımadığım biri
Ya gerçekten benim şansım yok çünkü her o mükemmel masallardaki gibi dilek gerçekleştiricek sevimli Periler yerine pis pis sırıtan biri var ve çok hoş birşey değildi
Şuan bana çekilen kılıca karşı karşıyayız kılıç bana bakıyor ben kılıca
Kılıç çekmesi umrumda değildi umrumdaydı aslında ama göstermemek lazım yani kısaca köpekler korkunun kokusunu aldığında saldırır misali
Hani macera benim konuşmamı bekliyordu heralde sesslik hoş değildi
Önündeki kılıca aldırmayarak üstümü temizledim üstümde değişmişti. Tam bir prenses olmuştum.
Gülümseyerek kılıç çeken kişiye doğru ilerledim
"Neredeyim ben?"
Karşımdaki de şaşırmıştı ama şaşkınlığı çok kısa sürdü ve birden 32 sırıtarak
"Arkanda bir ölü ve senden nefret eden adama aldırmayarak ben neredeyim mi? Soruyorsun "
Ne diyeceğimi bilmediğim tekrar anda
"Bu sefer benden kaçmana izin vermicem "
Bla bla bla ay ne konuştu böyle onun dediklerini aldırmayarak
"Bu dönemin adı ne ?"
yine şaşırmıştı ne yani çok mu garip soru sordum şimdi
"3. Dolunay dönemindeyiz "
Bir anda heyecanlanarak
"Hani şu zeka ile yönetilen dönemdeyiz "
Kafasını sallayınca bunun bir rüya olduğunu düşündüm çünkü benim aklımda Yarattığım dönemdi ozaman bu karekteri ben yarattım acaba hangisiydi? Aman kimin umrunda? Kendi kurduğum ülkede rüya da olsa yaşamak istedim
Karşımdaki kişi benim karekterimse ozaman bana zarar veremez onun için elindeki kılıca aldırmayarak adamın yüzüne dokundum benim Yarattığım karekter bu kadar yakışıklı olmak zorundamıydı
Hayranla ona bakarak
"Sen bir rüya olmalısın " dedim
Karekterim yüzündeki elimi tutarak elimi aşağı indirdi
"Yüzüme dokunma sakın yoksa seni"
"Seni ne beni mi öldürceksin? Nefret ediyorsun ya tam bir fırsat "Hangi cesaretle dedim bilmiyorum sadece denemek istedim onu bilmiyorum
"Hayır sana olan nefretim geçer onun için dokunma "
Masum bir sesle
"Geçsin ne olucak ki?"
"Geçerse tekrar aşık olurum sana"
O sırada gerçekten utandım rüyada olsa gerçekten utandım
Ona tekrar bakarak elindeki o kılıcı alarak arkaya fırlattım ellerimiz birbirine değince yanaklarım kızarmaya başladı ona bakmayarak yerdeki desenleri izledim
Çenemde hissetiğim eller ona bakmamı sağladı
"Utanman çok güzel saklamana gerek yok çünkü Utanman seni sevmemi engellemiyor "
Daha utanmamı sağladı az önce kavga dövüş yaparken şimdi nasıl bu hale geldik bende bilmiyorum
En nefret ettiğim huy çok çabuk utanmaktı ve bunu hemen belli etmem
Ona bakarak
"Neden nefret ediyorsun ki benden buraya ilk kez geldim sana ne yapmış olabilirim? "
"Çünkü o beni seçeciğine o şerefsizi seçtin sana köpek gibi aşıkken bana değil ona gülümsedin "
Duraksadı
"Sırf o bir prens diyemi onu seçtin zengin diyemi? "
Ben kimden hoşlanıyormuşum ya
Bir anda merak ederek"Ben kimden hoşlanıyorum ?"
"O şerefsizden "
"Maşallah çok mukkemel bir cevap verdin ben hatırlamıyorum çünkü "
"Benimle oyun mu oynuyorsun? "
"Hayır "
"Sen ciddsin "
"Olmadığım kadar"
Uzaktan at sesleri duyduğumuzda bir anda üstüme pelerin giydirmesi ve bir anda beni kucağına alarak ata bindirmesi bir oldu
Oda binince bana dönüp gülümseyerek
"Sıkı tutun prenses seni kaçırıyorum "
"Kaçırmak mı? hani benden nefret ediyordun hemde öldürecek kadar"
"Sadece göz korkutmak için ayrıca senden nefret etmem benimle olmadığın günlereydi "
"Hafızamı kaybetmemden yararlanıyorsun çünkü bu kadar rahat olamazdın"
"Belkide ama bunu unutma hafızanı kaybetmeseydin benimle böyle rahat konuşmayacağınıda iyi bilirdin "
Sonrasımı sıcak bir gülümseme ve sesslik ve onunla beraber uzun bir yolculuk tanımadığım bir adamla tanımadığım yerlere tanımadığım duygulara güvenerek tanımadığım duygularla beraber gitmek
Belkide sonu güzel olcaktı veya tehlikeli her ne kadar tehlikeli olsada bu yolun sonunu merak ediyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıradan
KorkuKendi krallığımda Öldüm tekrar dirildim her seferinde aynı adam için öldüm aynı adam için dirildim bu bir hediyeden çok lanet gibi birşeydi. Asıl soru ben kimim ? Bir insan kendi bedeni içinde kaybolabilir mi? Evet ben kayboldum Şuan ölüyorum tekra...