"Size çok büyük havadislerim var liep Suzanne. Eğer bunu okuduğunuzda biliyorum, bana kızacaksınız. Hatta, 'Mihrimah, sevdiğin şeyleri bir deftere not etmeni istemiştim. Kastettiğim bu değildi!' Diyeceksiniz. Belki sizinle sohbet ediyor gibi, yazmamdan şikayet bile edecektiniz. Bunları bilhassa, tek tek okuyacak mısınız? Bundan tereddüt duymuyor da değilim. Çünkü, az evvel yazacaklarımdan sonra, bana yine kızıyor olacaksınız.İnanın, bile isteye yaptığım bir şey değil. Benim şahsıma aykırı aslında.. Şiddeti pek sevmem. Derslerinizde çok lakırdı ediyor olabilirim. Belki de sinirime yenilip, etrafla çok münakaşa yaşıyor olabilirim. Bir kere, ben çok sinirlenince ağlayan biriyim. Daha ilerisine gidemem. Kırılınca, üzülünce sinirlenirim fakat; saman alevi gibidir. İnsanlarla çok küs kalamam. Yakın görmediğim kimseye kırılmam bile..
Kin tutmak istesem, unuturum sebebini. Kimselere küs kalamamamın en büyük nedeni, matem havasını yansıtır bana. Korkarım.
Ama biri var ki, kafasını kırmak istediğim. Yıllarca küs bile kalabilirim hatta.
Bunu söylemek istemezdim ama, ben şiddete başvurdum liep Suzanne. Ali'nin kafasını yardım. Onun başından akan kanı görünce, çok da korktum. İnsan yaptığı şeyden pişmanlık duyarda, bu kadar mı yer bitirir kendini. Gözlerim dolu dolu oldu onu o halde görünce. Bana maymun deyişi gözümü kör etti adeta. Çıldırmıştım. Peki ya, beni o halde telaşlı ve gözlerim dolu dolu gördüğündeki ağır başlılığı ile idare edişi..Ne yaptığımı bile sorgulamamıştı. Başımdaki şalı çıkartıp, kanayan kafasına koyduğumdaki beni, teselli edişine daha bir üzüldüm düşündüğüm vakit. Ali'nin olgunluğuyla, benim hala sürdürdüğüm çocukluluğumla o zaman tanışmıştım. Ben, kendimde sevmediğim en kötü özelliğimle tanıştım."
"Sen ne yaptın Mihrimah! Nasıl yaparsın bunu!" Diyerek vaveyla oldu annem. Bir tarafta Ali, kimseye müsaade etmeden kafasına pansuman yapıyor, diğer tarafta ben ise, boynu bükük bir şekilde oturuyordum.
"Taş atmak ne demek? Çocuk musun sen!" Diyerek tekrardan fırçaladı annem beni. Gözlerim mahcup bir şekilde dayım ile yengem arasında döndüğünde, dayımın ortamı yumuşatmak için annemi sakinleştirmeye çalıştığını anladığım o an, daha da bir pişmanlık yüklenmişti üzerime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN MATEMİ
Fiction HistoriqueTarih 1930 Daha lise öğrencisi iken, dayılarının yanlarına gelmesi ile zamanını, halasının kızı besime, daysının oğlu Ali ve ablası Nesrin ile geçirir Mihrimah. Yıllar acele eder. Oyun oynar gibi oynar onlarla. Mihrimah gün geçtikçe büyür, genç bi...