23. MEZAR

20.6K 1K 263
                                    

Elindeki kuru papatyalara baktı adam . Artık kurtulma şansı olmayan çiçeklere . En sevdiği çiçeklerin bu olduğunu biliyordu . Ama çiçekler de onun gibi solup ölmüştü . Herkes ölecekti değil mi ? Ama neden bu kadar erkendi ki ? Neden kayıp gitmişti ellerinin arasından . Diğer eline aldığı sigaradan da derin bir nefes aldı . Zehir onu rahatlatan tek şeydi . Onu rahatlatan şeyler hep siyahtı zaten . Yağmuru umursamadan ilerlemeye başladığında gözlerini beyaz taşlarda gezdirdi. Aradığı şeyi bulmanın rahatlığıyla iri adımlarını atmaya başladı . Buraya bir gün sonra bile gelse unutuyordu yerini . Zihni onu unutmak isyiyordu . Mezar taşları arasından geçtikçe içi titriyordu . Her gün birini öldürse de buraya bir türlü ısınamıyordu . İlerledikçe tanıdık mezar taşına daha da yaklaşıyordu . Yağmur çoktan çekilmişti . Siyah bulutların kaybolduğunu fark edince içini karamsarlık kapladı . Zaten ne zaman normal insanlardan olmuştu ki ? Aydınlık günler ona huzur vermiyordu . Mezarın yanına geldiğinde adımlarını durdurdu . Mezar taşına bir süre odaklandıktan sonra derin bir nefes alıp sigarayı dudaklarından ayırdı . Karşılıklı mezarlardan öbürüne dayanarak ayaklarına bakınmaya başladı . Yağmurdan sıçrayan su damlaları çamur olarak siyah botuna bulaşmıştı . Botlarıyla uğraşmayı bırakıp gözünü mezara dikti . O kadar öfkeliydi ki ona . Kendisini bırakıp gittiği için içindeki öfke dağlara dönüşmüştü . Aşamayacağı yokuşlar olmuştu karşısında . Ağzını aralayarak bir süre bekledi . Ne diyeceğini bilmiyordu . Aslında onunla konuşmaya gelmişti . Ona çiçek getirmeyeli uzun süre oluyordu . Sonunda konuşmaya cesareti olduğunda kendisini dinliyormuş gibi konuşmaya girdi .

'Ben geldim ' tekrar nefes aldığında kafasını havaya kaldırdı . Karanlık bulutların geri gelmesini istiyordu . Sanki etrafı siyahlara bulanmayınca güçsüzleşiyordu . Bakışlarını tekrar mezara indirip toprağa bakındı . Üzerine diktiği bütün çiçekler solmuştu . Yok olmak üzere gibi duruyordu hepsi . 'Beni özledin mi ? ' dedikten sonra ayağa kalktı . Kendisini duygu karmaşasının içinde hissediyordu . O ki Mirza , kimsenin gidişine ağlamamıştı . Peki neden şimdi mezar taşlarına baktığında gözlerindeki yanma kendini belli ediyordu ? Onu gerçekten özlediğini fark etti ama bunu kendine yapmak istemiyordu . Kendi isteğiyle koptuğunu hatırlayınca sinirlerine hakim olamadı . Deli gibi bağırıp çağırmak istiyordu ona . Ama bir ölüden cevap alamadığı için hep susuyordu . Elinde tuttuğu papatyaları bir anda mezar taşına fırlattı . Artık nefes almayan papatyalar solmaktan umudun renklerini çoktan atmışlardı üstünden . Parçalara ayrılan papatyalar çaresizce mermere düştüğünde sinirle soludu .

'Bak sana en sevdiğin çiçeklerden getirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'Bak sana en sevdiğin çiçeklerden getirdim . Ama biliyor musun hiç bir farkınız yok . Onlar da senin gibi ölü !! ' kendine hakim olmak için elini saçlarına geçirdi . Derin bir nefes aldıktan sonra yavaşça arkasına dönüp gitme kararı aldı . Ama son anda aklına gelen şeyle hızla arkasına döndü . Yavaşça mezar taşına eğildi ve fısıltıyla konuşmaya başladı .

'Onu yanına göndermediğim için bana kızmış olmalısın . Malesefki , biraz daha benimle kalması gerek ' gülümsedikten sonra ilerlemeye başladı . İleriye park ettiği arabaya gitmek için hızlı hızlı yürüyordu . Bir daha buraya gelmemeyi aklına kazıdıktan sonra mezharlığın çıkışında son kez durdu . Arkasına döndükten sonra toprak olmuş kardeşinin mezarına biraz daha baktı . Bu yanına son gelişinin olmasını diledi . Sondu da zaten . Onu zihninden , aklından , rüyalarından ... Her şeyinden def ediyordu . Buna karar vermişti . Bakmayı kesip önüne döndü . Arabayı tam çıkışta bırakıp kapıları kilitlediğine emin olduktan sonra buraya gelmişti . Adımlarını hızlandırarak girişteki demir kapıdan çıktı . Cebinin köşesine attığı anahtarı bulduktan sonra açma tuşuna bastı . Açılan kapıların sesi geldiğinde hızla kulpu çekip arabaya atladı . Saçlarındaki yağmur damlalarını silkeledikten sonra yavaşça geriye yaslandı . Bir anda bu kadar büyük bir korku yaşamayı hiç aklından geçirmiyordu . Özellikle de nefret ettiği bir kişiye bu kadar değer vermek ... Değer vermek onun işi değildi bir kere . Yavaşça kafasını sağına çevirerek hala uyuyan kıza baktı . Elini uzatıp yüzüne düşen saçları kulağının arkasına koyduktan sonra iç geçirdi . İçinde ki sıkıntı onu gördüğünde kayboluveriyordu . Yavaşça fısıldadı .

DURAKTAKİ KATİL (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin