Elindeki kuru papatyalara baktı adam . Artık kurtulma şansı olmayan çiçeklere . En sevdiği çiçeklerin bu olduğunu biliyordu . Ama çiçekler de onun gibi solup ölmüştü . Herkes ölecekti değil mi ? Ama neden bu kadar erkendi ki ? Neden kayıp gitmişti ellerinin arasından . Diğer eline aldığı sigaradan da derin bir nefes aldı . Zehir onu rahatlatan tek şeydi . Onu rahatlatan şeyler hep siyahtı zaten . Yağmuru umursamadan ilerlemeye başladığında gözlerini beyaz taşlarda gezdirdi. Aradığı şeyi bulmanın rahatlığıyla iri adımlarını atmaya başladı . Buraya bir gün sonra bile gelse unutuyordu yerini . Zihni onu unutmak isyiyordu . Mezar taşları arasından geçtikçe içi titriyordu . Her gün birini öldürse de buraya bir türlü ısınamıyordu . İlerledikçe tanıdık mezar taşına daha da yaklaşıyordu . Yağmur çoktan çekilmişti . Siyah bulutların kaybolduğunu fark edince içini karamsarlık kapladı . Zaten ne zaman normal insanlardan olmuştu ki ? Aydınlık günler ona huzur vermiyordu . Mezarın yanına geldiğinde adımlarını durdurdu . Mezar taşına bir süre odaklandıktan sonra derin bir nefes alıp sigarayı dudaklarından ayırdı . Karşılıklı mezarlardan öbürüne dayanarak ayaklarına bakınmaya başladı . Yağmurdan sıçrayan su damlaları çamur olarak siyah botuna bulaşmıştı . Botlarıyla uğraşmayı bırakıp gözünü mezara dikti . O kadar öfkeliydi ki ona . Kendisini bırakıp gittiği için içindeki öfke dağlara dönüşmüştü . Aşamayacağı yokuşlar olmuştu karşısında . Ağzını aralayarak bir süre bekledi . Ne diyeceğini bilmiyordu . Aslında onunla konuşmaya gelmişti . Ona çiçek getirmeyeli uzun süre oluyordu . Sonunda konuşmaya cesareti olduğunda kendisini dinliyormuş gibi konuşmaya girdi .
'Ben geldim ' tekrar nefes aldığında kafasını havaya kaldırdı . Karanlık bulutların geri gelmesini istiyordu . Sanki etrafı siyahlara bulanmayınca güçsüzleşiyordu . Bakışlarını tekrar mezara indirip toprağa bakındı . Üzerine diktiği bütün çiçekler solmuştu . Yok olmak üzere gibi duruyordu hepsi . 'Beni özledin mi ? ' dedikten sonra ayağa kalktı . Kendisini duygu karmaşasının içinde hissediyordu . O ki Mirza , kimsenin gidişine ağlamamıştı . Peki neden şimdi mezar taşlarına baktığında gözlerindeki yanma kendini belli ediyordu ? Onu gerçekten özlediğini fark etti ama bunu kendine yapmak istemiyordu . Kendi isteğiyle koptuğunu hatırlayınca sinirlerine hakim olamadı . Deli gibi bağırıp çağırmak istiyordu ona . Ama bir ölüden cevap alamadığı için hep susuyordu . Elinde tuttuğu papatyaları bir anda mezar taşına fırlattı . Artık nefes almayan papatyalar solmaktan umudun renklerini çoktan atmışlardı üstünden . Parçalara ayrılan papatyalar çaresizce mermere düştüğünde sinirle soludu .
'Bak sana en sevdiğin çiçeklerden getirdim . Ama biliyor musun hiç bir farkınız yok . Onlar da senin gibi ölü !! ' kendine hakim olmak için elini saçlarına geçirdi . Derin bir nefes aldıktan sonra yavaşça arkasına dönüp gitme kararı aldı . Ama son anda aklına gelen şeyle hızla arkasına döndü . Yavaşça mezar taşına eğildi ve fısıltıyla konuşmaya başladı .
'Onu yanına göndermediğim için bana kızmış olmalısın . Malesefki , biraz daha benimle kalması gerek ' gülümsedikten sonra ilerlemeye başladı . İleriye park ettiği arabaya gitmek için hızlı hızlı yürüyordu . Bir daha buraya gelmemeyi aklına kazıdıktan sonra mezharlığın çıkışında son kez durdu . Arkasına döndükten sonra toprak olmuş kardeşinin mezarına biraz daha baktı . Bu yanına son gelişinin olmasını diledi . Sondu da zaten . Onu zihninden , aklından , rüyalarından ... Her şeyinden def ediyordu . Buna karar vermişti . Bakmayı kesip önüne döndü . Arabayı tam çıkışta bırakıp kapıları kilitlediğine emin olduktan sonra buraya gelmişti . Adımlarını hızlandırarak girişteki demir kapıdan çıktı . Cebinin köşesine attığı anahtarı bulduktan sonra açma tuşuna bastı . Açılan kapıların sesi geldiğinde hızla kulpu çekip arabaya atladı . Saçlarındaki yağmur damlalarını silkeledikten sonra yavaşça geriye yaslandı . Bir anda bu kadar büyük bir korku yaşamayı hiç aklından geçirmiyordu . Özellikle de nefret ettiği bir kişiye bu kadar değer vermek ... Değer vermek onun işi değildi bir kere . Yavaşça kafasını sağına çevirerek hala uyuyan kıza baktı . Elini uzatıp yüzüne düşen saçları kulağının arkasına koyduktan sonra iç geçirdi . İçinde ki sıkıntı onu gördüğünde kayboluveriyordu . Yavaşça fısıldadı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DURAKTAKİ KATİL (TAMAMLANDI)
Mystery / ThrillerDonuk gözlerini ucunda durduğu uçurumdan çekti. Bakışları beni bulduğunda gözlerindeki acı ifadenin ne kadar can yaktığını hissedebiliyordum. "Ve ben o gün..." durakladı. Kelimeler boğazına diziliyor, nefes almasını engelliyordu. "Ben o gün annemin...